17. Hukuk Dairesi 2014/11364 E. , 2016/6282 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.05.2016 Salı günü davalı ... vekili Av. ... geldi. Davacı vekili Av. ... geldi. Davalı ... tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı ... vekili ile davacı vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazı davalı ..."e devrettiğinden bu devre ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın açılması için gerekli aciz belgesinin olmadığını ve zamanaşımı süresinin geçirildiğini, dava konusu taşınmazın raiç bedel üzerinden satın alındığını, muvazaalı satış olmadığını ancak alacağın muvazaalı olduğunu amacın davalıya satılan taşınmazın geri alınması olduğunu ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı borçlu, duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, borcun doğumundan sonra borçluya ait taşınmazın tapudaki satış bedeli ile raiç bedel arasında fahiş fark olacak şekilde satıldığı, satışa rağmen borçlunun taşınmazda oturmaya devam ettiği, davalı tarafından sunulan 28.02.2011 tarihli sözleşmenin davacının iddiasını teyid eder nitelikte olduğunun anlaşıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.
Dava koşulları yönünden somut olay incelendiğinde; davalı borçlunun evinde 06.12.2012 tarihinde haciz yapılmış ve hacze kabil mal bulunmamış ise de borçlunun taşınmaz ve araç kaydı, bankalarda alacağının olup olmadığı araştırılmadığından bu haliyle Haciz tutanağının İİK"nun 105.madde anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu söylenemez.Bu nedenle borçlunun aciz durumunun bulunup bulunmadığı öncelikle tesbit edilmelidir. Aciz halinin varlığının tesbiti halinde ise, davalı üçüncü kişi dava dayanağı alacağın gerçek olmadığı iddiasında bulunduğundan bu husus üzerinde durulmalıdır. Gerçekten, davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak uyuşmazlık bulunduğu, taşınmazın teminat amaçlı satıldığı 01.08.2011 tarihine kadar borçlunun oturmasına izin verildiği ancak çıkmayınca davalı ... tarafından borçlu hakkında 16.05.2012 tarihinde ecrimisil ve el atmanın önlenmesi davası açtığı davanın lehine sonuçlandığı, yargılama sırasında bu takibin 05.11.2012 tarihinde başladığı dava konusu takibin 01.12.2010 tanzim tarihli bonoya dayandığı, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, her zaman takip konusu alacağın gerçek bir alacak, yani davacının gerçekten alacaklı, borçlunun da gerçekten borçlu olduğunu göstermez. Borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasına rağmen
davacının gerçekten alacaklı olup olmadığının mahkemece res"en değerlendirilmesi gereklidir. Borcun gerçek olmadığı yönündeki itirazı bu olgular karşısında irdelenmesi gerektiği açıktır.
Yapılacak iş, borçlu şirket ile davacı alacaklı arasındaki takip konusu çek düzenlenmesini gerektirecek bir alacak borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı, gerekirse tacir olan borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, alacağın gerçek olduğunun tesbiti halinde, aciz hali var ise şimdiki gibi davanın kabulüne aksi durumda davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."ya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."ya geri verilmesine 24/05/2016 oybirliği ile karar verilmiştir.