Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/525 Esas 2010/12536 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/525
Karar No: 2010/12536
Karar Tarihi: 24.05.2010

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2010/525 Esas 2010/12536 Karar Sayılı İlamı

12. Hukuk Dairesi         2010/525 E.  ,  2010/12536 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Alanya İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 15/09/2009
    NUMARASI : 2008/591-2009/1274

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
    Sair temyiz itirazların yerinde değil ise de;
    HUMK.nun 163. ve 159. maddeleri mahkemeye ve taraflara  belli işlemleri belli edilen sürelerde yapması  için sınırlamalar getirmiştir.  Bu sürelerin bir kısmı yasa  metninde  yer almış, bir kısmı ise hakimin taktirine  bırakılmıştır. Süre tayini  hakimin taktirine  bırakılan hallerde yapılacak  işlemin niteliğine göre  makul bir süre  belirlenmelidir. Hakimin verdiği  ve kesin olduğunu  belirttiği  sürede  taraf  belirtilen işlemi mutlaka  yapmalıdır. Sürenin  bitiminden sonra belirtilen  işlemin  yapılması  mümkün değildir. Şayet  yapılmamış ise taraf  bu konudaki  hakkını kaybeder. Hakkın zayi olması  gibi ağır bir müeyyideye bağlanan  verilen sürenin hukuki  sonuç doğurabilmesi için yapılması  gereken  işlemler ve ne kadarlık sürede yapılacağı  açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi  bunların  yapılmamasının doğuracağı  sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması  gerekir. (HGK.nun 21.9.1983 tarih 14/3447-825 sayılı kararı)
    Somut olayda  borçlu  vekiline  23/06/2009 tarihli  celsede  verilen kesin mehilde yatırılması gerekli müzekkere masrafı bildirilmediğinden, HUMK.nun 163. maddesine uygun  ve geçerli  bir kesin  mehilden söz etmek mümkün değildir. Kaldı ki, gerekli bilirkişi ücretinin kesin mehil içinde yatırıldığı görülmektedir. 
    Bu açıklamalar gözetildiğinde  verilen kesin mehile  rağmen  ara kararı  yerine  getirilmediğinden bahisle   talebin  reddine dair hüküm tesisi yerinde olmadığı gibi, imzası ikrar edilen senetler yönünden İİK.nun 170/3.maddesine dayalı iş bu davada ispat yükümlülüğü alacaklı tarafta olduğu halde, ispat külfetinin borçluya yüklenerek ispatlanmadığı gerekçesiyle istemin reddide doğru değildir. Öte yandan borçlu tarafından ibraz edilen PTT ödeme belgesine göre, 31.8.2007 tarihli borç senedine istinaden 1500.TL.nin alacaklı adresine gönderildiği, sözkonusu ödemenin taraflar arasında düzenlenmiş olan 31.8.2007 vade tarihli 1400.TL bedelli bonoya istinaden yapıldığı, bunun aksinin de alacaklı tarafça iddia edilmediği dikkate alındığında, borç ödemesi olarak kabulü gerekirken bu istemin de reddi isabetsizdir. 
    SONUÇ :Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/05/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
        

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.