17. Hukuk Dairesi 2016/2999 E. , 2016/6234 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 08/09/2015 gün, 2014/6756.31 Esas, 2015/8962 Karar sayılı karar ve itiraz hakem heyetinin 02.12.2015 tarih 2015/İHK-1328 karar sayılı kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı, kendisi adına kayıtlı davalı şirkete kasko poliçesi ile sigortalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı trafik kazası sonucu hasar gördüğünü ancak davalı şirket tarafından başvuruya rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek 97.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta tahkim komisyonunca, talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından 21/09/2015 tarihinde komisyon nezdinde itiraz edilmiştir, itirazen de talebin reddine karar verilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortasısı türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindedir.
Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması
veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1282. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı Yasanın 1281. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.1.5. maddesi ve Türk Ticaret Kanunu’nun 1292/3. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, davacı vekili müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı kaza sonucu hasarlandığını belirtip, şimdilik 97.000 TL sigorta bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı vekili, davaya konu kazanın bildirildiği gibi meydana gelmediğini, araç sürücüsünün alkol veya başka bir nedenle başka bir kişi olarak bildirildiğini, davacının doğru ihbar mükellefiyetine uymadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı sigortacı ve mahkemece ispat külfetinin yer değiştirdiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davalı tarafından kazanın teminat dahilinde olmadığı ileri sürüldüğünden olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu savunmasını soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya içerisinde ispat yükünün değiştiğine dair somut bir delil bulunmamaktadır. Kaldı ki
Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2015/3553 soruşturma 2015/3555 Karar sayılı kararında sigortalı davacı ..."in aracı kullandığına ilişkin herhangi bir delil elde edilemediği belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ve dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden poliçe geçerlilik süresi içinde sigortalı aracın belirtilen yer ve şekilde kaza yaptığı sabittir. Dava konusu sigortalı araç sürücüsünün kaza yerini terk etmiş olması tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemez.
Bu durumda hakemce, ispat yükünün davalı ... şirketinde olduğu kabul edilerek esasa ilişkin tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 23/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.