Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5339
Karar No: 2013/20003
Karar Tarihi: 26.12.2013

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/5339 Esas 2013/20003 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2013/5339 E.  ,  2013/20003 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı, değer artış payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katılma alacağı, değer artış payı alacağı davasının kısmen reddine ve kısmen kabulüne dair ... 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 12.12.2012 gün ve 478/1001 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı dava dilekçesinde; davacı ile davalının 30.03.2005 tarihinde evlendiklerini, halen birlikte oturdukları 1844 parsel 26 numaralı mesken niteliğindeki taşınmazın 82.000 TL"ye satın alınarak davalı adına tescil edildiğini, taşınmazın edinilmesinde 22.000 TL"nin peşin olarak ödenip kalan 60.000 TL için banka kredisi kullanıldığını, peşinat olarak ödenen 22.000 TL"nin 14.000 TL"sinin davacıya ait ziynetlerin satımından, 3.000 TL"sinin müşterek çocuğa ait ziynetlerin satımından ve kalan 5.000 TL"nin davacının babasının verdiği paradan karşılandığını, evin satın alınmasından sonra evde yapılan bir takım tadilat ve iyileştirme bedeli 6.000 TL"nin davacının babası tarafından karşılandığını açıklayarak taşınmaza yapmış olduğu katkıdan kaynaklanan 28.000 TL"nin davalıdan tahsili ile edinilmiş mal olan taşınmazın satılarak paylaştırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davacıya düğünde takılan altınların halen davacıda bulunduğunu, taşınmazın peşinatının bekarken biriktirdiği para ve teyzesinden aldığı borç ile ödendiğini, kredi ödemesinin halen devam ettiğini bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 14.017,78 TL"nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar, 30.03.2005 tarihinde evlenmişler, 10.11.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 01.07.2010 tarihinde boşanmışlardır. Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun m.202, 4722 sayılı Kanun m.10). Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir.
    Dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki açıklamalar ve dava konusu taşınmazın 18.07.2007"de edinilmiş olmasına göre, davacı vekilinin talebi taşınmaz üzerindeki değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK"nun 227.maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden birinin, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir.
    Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re"sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz (Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK"na göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, ... 2011, s.472). Anayasa"nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Az yukarıda vurgulanan hususlar, Hukuk Genel Kurulu"nun 19.06.1991 gün ve E:323, ...:391; 10.09.1991 gün ve E:281, ...:415; 25.09.1991 gün E:355, ...:440; 19.04.2006 gün ve E:2006/4-142, ...:229, 05.12.2007 gün ve E:2007/3-981, ...:936; 23.01.2008 gün ve E:2008/14-29, ...:4; 19.03.2008 gün ve E:2008/15-278, ...:254; 18.06.2008 gün ve E:2008/3-462, ...:432; 21.10.2009 gün ve E:2009/9-397, ...:453; 24.02.2010 gün ve E:2010/1-86, ...:108; 28.04.2010 gün ve E:2010/11-195, ...:238; 22.06.2011 gün ve E:2011/11-344, ...:436 sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde yer alan "Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir." şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı ...nun 297. (Mülga HUMK.nun 388.) maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir. Yine ...nun 27. maddesinin (HUMK.nun 73.m.) 2. bendi "c" bölümünde de hukuki dinlenilme hakkının "Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini" de içerdiği açıklanarak bu husus vurgulanmıştır.
    Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
    Temyize konu dava dosyasında mahkemece hüküm kısmında 14.017,78 TL"nin karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmişse de bu sonuca nasıl ulaşıldığına dair gerekçe kısmında hiçbir açıklama bulunulmadığı gibi ve dosya kapsamında atıf yapılan 09.03.2010 tarihli bilirkişi raporu da bulunmamaktadır. Ancak değişik alternatifler sunan 14.06.2012 tarihli uzman bilirkişi raporunda seçeneklerden birinde bu miktar yazılıdır. Bu bakımdan ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar olmadığına göre mahkemece yapılacak iş; özellikle Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK"nun 297. (Mülga HUMK"nun 381, 388 ve 389.) ve 27. maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olmalıdır.
    Öte yandan kabule göre varılan sonuçta dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki, dava konusu taşınmaz 18.07.2007 tarihinde davalı adına tescil edilmişse de, taşınmaza ilişkin satış sözleşmesi 21.05.2007 tarihinde ..."da bulunan ... İnşaat Yapı AŞ ile davalı ... arasında yapılmıştır. Sözleşmeye göre satım bedelinin 22.000 TL"si peşin ve kalan 60.000 TL"si banka kredisi ile ödenecektir. Peşinat 22.05.2007 tarihinde satıcının ..."da bulunan hesabına ... Vakıfbank ... Şubesi"nden yapılan EFT ile ödenmiş olup EFT dekontunda gönderen olarak davalı ... yer almaktadır. Ancak davalının sivil memur olarak çalıştığı Milli Savunma Bakanlığı ... İnşaat Emlak Bölge Başkanlığı"nın yazısında davalının 22.05.2007 tarihinde görevinin başında olduğu belirtilmekle, bu paranın tanık beyanları ile desteklenen davacı beyanlarına göre davacı tarafından gönderildiğinin kabulü gereklidir. Hal böyle iken davacı peşinatın 14.000 TL"sinin kendisine ait ziynetlerle karşılandığını ileri sürmüş ve aynı tarihli ..."de faaliyet gösteren ... Kuyumculuk"a ait altın bozdurulduğuna ilişkin belgeyi sunmuş olduğundan tanık beyanları ile de doğrulanan iddiası gereğince peşinat olarak ödenen 22.000 TL"nin çocuğa ait altınların bedeli olan 3.000 TL dışında kalan 19.000 TL "sinin davacının kişisel malı olduğu kabul edilerek değer artış payının hesaplanmasında dikkate alınmalıdır. Buna karşılık evin satın alınmasından sonra yapılan iyileştirmelerin kişisel maldan karşılandığı TMK"nun 222. maddesine göre davacı tarafından ispatlanmadığından değer artış payının hesabında dikkate alınmamalı, davacıya ait değer artış payının belirlenmesinden sonra yukarıda açıklandığı üzere usulüne uygun katılma alacağı hesabı yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollaması ile HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 957,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi