13. Hukuk Dairesi 2016/11413 E. , 2019/4523 K.
"İçtihat Metni"........
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı asıl davada, davalı müteahhit ... ile diğer davalı arsa sahipleri arasında düzenlenen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre, davalı müteahhide bırakılan zemin kat girişteki bağımsız bölümün davacıya satışı hususunda noterde satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, satış bedelinin davalı müteahhide ödendiğini fakat davalı müteahhidin ekonomik nedenlerden inşaatı tamamlayamadığını, inşaatın diğer davalılar arsa sahipleri tarafından tamamlandığını, müteaahidin inşaatı getirmiş olduğu seviye itibariyle hak edişi oranında bağımsız bölümün adına tescilini talep etmeye hak kazandığını ileri sürerek; satış vaadi sözleşmesine konu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve kendi adına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, birleşen davada ise, aynı sebepler davalı ..."in vefat etmesi nedeniyle mirasçılarına karşı aynı taleplerini yöneltmiştir.
Davalılar davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi nedeniyle talep edilen tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde rayiç bedelin tahsili istemine ilişkindir. Her ne kadar mahkemece, ... ..... dışındaki davalıların davacıya karşı bir sorumluluğunun olmadığı, bağımsız bölüm bedeli olan 30,000,00 TL"nin davalı ........ödendiği, dava tarihi itibariyle konusu taşınmazın değerinin 350.000,00-TL olduğu, tapu iptali ve tescilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, bu bedelin davalı .....alınarak davacıya ödenmesine, diğer davalılar yönünden ise davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş ise de; HMK."nun 297/2. maddesi gereğince hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı Kanunun 389. maddesinde de, hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Öte yandan davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri kararda belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir. Somut olayda asıl ve birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmamıştır. Bu hali ile verilen karar HMK."nın 297/2.maddesine uygun değildir. Mahkemece asıl ve birleşen davalar bakımından az yukarıda açıklandığı şekilde HMK.’nın 297/2. maddesine uygun olarak ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacınınair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.......