8. Hukuk Dairesi 2013/18733 E. , 2013/20000 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile ... aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 29.07.2010 gün ve 681/669 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı ... temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, davacıya ait 21 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 8 dönümünün kadastro çalışmalarında taşlık vasfı ile tespit harici bırakıldığını, davacının işçi tutarak taşlardan temizlediği ve tarım arazisi olarak kullandığı bu yerin davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, taşınmaz taşlık vasfında, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalı ... Köyü Tüzel Kişiliği usulüne uygun tebligata rağmen cevap vermemiş ve yargılama oturumlarında da temsil edilmemiştir.
Mahkemece, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiğinden davanın kabulüyle 12.07.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda .... harfi ile gösterilen 9.985,76 m2"lik yerin davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmaz 1968 yılında yapılan kadastro çalışmalarında taşlık vasfı ile tescil harici bırakılmış iken 19.07.2011 tarihinde 112 parsel olarak idari yoldan tarla vasfı ile ... adına tescil edilmiştir.. Kural olarak taşlık vasfındaki yerler Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir yerin zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki koşullar altında imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının geçmiş olması gerekir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın 1967 yılında yapılan kadastro çalışmalarından sonra 2 yıllık süre içinde makine ve beden gücü ile imar-ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiğini bildirmiş ise de, makine ile yapılan çalışmaların niteliği üzerinde durulmadığı gibi, uyuşmazlığın çözümü için 1984 tarihli hava fotoğrafı uygulanmış ise de yapılan uygulama taşınmazın 1984 yılındaki niteliğini belirlemekten uzaktır.
Böyle bir taşınmazın niteliğini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Ne var ki taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde hava fotoğraflarından usulüne uygun yararlanılmamıştır.
O halde; dava tarihinden geriye doğru en az 20-30 yıl öncesine ait ( 1976-1986 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğü"nden, getirtilerek dosyaya eklenmesi, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılması aynı Kanunun 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların mümkün olduğunca keşif yerinde dinlenmesi, uzman bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri uzmanı mühendis, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla açıklanan hava fotoğrafları ve Kadastro Müdürlüğü"nden getirtilecek paftaların keşifte uygulanması, hava fotoğraflarının çekildikleri, Kadastro Müdürlüğü"nden gelen paftaların ise düzenlendikleri (1976-1986 yılları arasında düzenlenen paftalar olacak) tarihlere göre dava konusu taşınmaz bölümlerinin kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı veya hangi nitelikte bulundukları konusunda uzman bilirkişilerden tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, teknik bilirkişiye tescil konusu yerin pafta üzerinde işaret ettirilmesi, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kim tarafından hangi tarihte imar-ihyasına başlandığı, hangi tarihte tamamlandığı, ekonomik amacına uygun zilyetliğin dava tarihine kadar kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğü sorularak açıklığa kavuşturulması yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK"nun 261. maddesi uyarınca yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesi, HMK"nun 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip Mahkeme Hakimi tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konularak tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, mahkemenin hüküm fıkrasında 12.07.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 9.985,76 m2 lik yerin davacı adına tesciline karar verilmişse de 12.07.2010 tarihli teknik bilirkişi raporunda dava konusu yer 3 numaralı yer olarak gösterilmiş olup 6100 sayılı HMK"nun 297. maddesine aykırı olarak infazında tereddüt oluşacak şekilde hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
Davalı ... temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.