15. Hukuk Dairesi 2019/3820 E. , 2020/2014 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesi niteliğindeki kat karşılığı inşaat sözleşmesinde vekâletin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptâli ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili taleplerinde özetle; müvekkillerinin davalı ...’a vermiş oldukları... 3. Noterliği’nin 14.05.2012 tarihli, 5571 yevmiye No’lu vekâletnamenin kötüye kullanılarak aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması halinde 1 dükkan, 7. katta ön cepheye bakan 2 daire, 8. katta ön cepheye bakan 2 daire, 10. katta ön cephe... tarafında dubleks daire verilmesinin kararlaştırılmasına karşın diğer davalı ile yapmış olduğu sözleşmede kararlaştırılanların aksine, 2. kat arka tarafta 1 daire, 6 kat ön tarafta 2 daire ve 7. katta 4 daire verilmesinin kararlaştırılmış olduğunu, yüklenici ...’un diğer davalı ...’un babası olduğunu, muvazaalı olarak bu sözleşmenin düzenlendiğini, vekâletin kötüye kullanıldığını belirterek sözleşmenin iptâlini ve davalı ... adına kayıtlı 6 parsel üzerinde inşa edilen binadaki bağımsız bölüm tapu kayıtlanının iptâline, müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçelerinde özetle; davacıların malik oldukları 1591 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın 5 No’lu parselle tevhit edilerek 6 no’lu parselin oluştuğunu, davacıların vekili ile yapılan anlaşmanın devamında...’a ait hisse ve diğer bir kısım hissenin müvekkili ...tarafından satın alındığını, davacıların aldatılmasının söz konusu olmadığını, tüm resmi işlemlerin onların verdiği vekâletname ile yapıldığını, vekâletnamenin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını beyan etmişlerdir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile; davalı ... adına kayıtlı bir kısım tapu kayıtlarının iptâline, davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiş, verilen kararı davalı taraf süresi içinde temyiz etmiştir.
Davacılar tarafından verilen... 3. Noterliği’nin 28.12.2010 tarih ve .... yevmiye No’lu vekâletnamesine istinaden vekil sıfatıyla hareket eden ... ile yüklenici ... arasında... 3. Noterliği’nin 14.05.2012 ve 5571 yevmiye No’lu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacılar açmış oldukları davada, vekilleri ...’un aralarında kararlaştırdıkları hisse ve bağımsız bölümler dışında ve daha az değerde bağımsız bölüm verilmesi konusunda diğer davalı ... ile muvazaalı olarak vekâletin kötüye kullanılarak sözleşmenin yapıldığını ileri sürerek sözleşmenin iptâli, tapu kayıtlarının iptâli ve tescil talebinde bulunmuşlardır. TBK’nın 505. maddesi (eski BK’nın 359. maddesi) gereğince vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Vekil talimattan ayrılırsa, bundan doğan zarar karşılanmadıkça işi görülmüş olsa bile vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz. Yine aynı Kanun"un 506/2 maddesi (eski BK’nın 390. maddesi) gereğince vekil, üstlendiği iş ve hizmetlerin, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekâletin kötüye kullanıldığı iddiasının ileri sürülmesi halinde, ispat külfeti iddiayı ileri süren davacılara ait olup, kural olarak delil sınırlaması söz konusu değildir. Davacılar tarafından eldeki davada bu iddia ileri sürülerek tanık gösterilmiş, mahkemede gösterilen tanıkları dinleyerek vekâletin kötüye kullanıldığını kabul etmiş ise de; TBK’nın 506/3 maddesi (eski BK’nın 390/2 maddesi) gereğince, vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesine, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışı esas alınır. Yasa’nın açık hükmünde yer alan özen yükümlülüğünün yerine getirilip getirilmediğinin tespiti somut olayda uzmanlık gerektiren bir konu olduğundan ancak bu hususda alanında uzman bilirkişiden görüş alınarak sonuca ulaşılabilir.
Davacılar taleplerinde, sözleşmenin iptâli ile birlikte tapu iptâli ve tescil talebinde bulunmuşlar, mahkemece vekâletin kötüye kullanıldığının kabulü ile sözleşmenin iptâli-feshi konusunda bir karar verilmeden bir kısım tapu kayıtlarının iptâline karar verilmiş, verilen karar davacılar tarafından temyiz konusu yapılmadığından bu konuda davalı taraf lehine usulî müktesep hak oluştuğundan bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacılar taleplerinde, davaya konu parsel üzerinde inşa edilen taşınmazların tümünün tapu kayıtlarının iptâli talep edilmiş olup, mahkemece alınan bilirkişi raporu da dikkate alınarak bir kısım taşınmazın tapu kaydının iptâline karar verilmiştir. Davacılar tarafından vekâletin kötüye kullanıldığının ispat edilmesi halinde, davacıların tüm tapu kayıtlarının iptâlini talep etmeleri nedeniyle “Çoğun içinde az da vardır” ilkesi gereğince, talimata konu taşınmazların belirlenmesi halinde bunlar hakkında, bunların verilmesinin mümkün olmaması halinde, belirlenecek muadil taşınmazlar hakkında karar verilmesi de mümkündür.
Tüm bu hususlar dikkate alındığında mahkemece yapılacak iş; alanında uzman bilirkişi veya bilirkişilerden oluşacak bir heyetle mahallinde keşif yapılmak suretiyle, davacıların malik olduğu taşınmaz hissesi nedeniyle, aynı sözleşme tarihinde bir sözleşme
yapmış olsalardı o yörede bu tür sözleşmelerde ne oranda taşınmaz alacakları belirlenip belirlenecek oran ile mevcut sözleşmedeki oran arasında açık bir nispetsizlik bulunması halinde dinlenen tanık beyanları ve delillerle birlikte vekâletin kötüye kullandığı iddiasının değerlendirilmesi ve vekâletin kötüye kullanıldığı sonucuna varılır ise, davacıların talepleri dikkate alındığında "Çoğun içinde az da vardır" ilkesi gereğince ve ispat ettikleri hususlar da dikkate alınarak kendilerine verilmesi gereken taşınmazlar, bunların mevcut olmaması, satılmış olması halinde ise yine bu taşınmazlar yerine verilecek aynı değerde taşınmazların bilirkişi görüşü de gözönünde bulundurularak belirlenmesi suretiyle hüküm altına alınmasından ibarettir. Bu hususlar dikkate alınmadan karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalılar lehine bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 143,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalılara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 01.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.