17. Hukuk Dairesi 2016/3214 E. , 2016/6132 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat alacağına dayanan itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili; davacı ... şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalıya ait aracın park halindeki dava dışı araca kusurlu şekilde çarpıp kaçtığını, dava dışı araç için ödenen bedelin davalıdan rücuen tahsili amacıyla ...İcra Müdürlüğü 2014/588 takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu, davacı ... şirketinin ödediği tazminatı sigortalı davalıdan tazmin etme hakkına sahip olduğunu belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; meydana gelen kazada kendisinin herhangi bir kusurunun bulunmaması sebebiyle haklı sebebe istinaden hakkında yapılan icra takibine itirazda bulunduğunu, kazadan sonra yapılan muayene sonucunda alkollü olmadığının tespit edildiğini, davacı ... vekilinin bu şekilde iddiada bulunmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davalının ... İcra Müdürlüğü"nün 2014/588 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, icra takibinin kaldığı yerden aynen devamına karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; davalının yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayın incelenmesinde; sigortalı araç maliki davalı ..."ın kardeşi ..."ın kazadan sonra polis merkezinde verdiği ifadesinde ağabeyine ait aracı kendisinin kullandığını ve geri manevra yaparken .... plakalı araca çarparak hasar verdiğini söylediği, ..."ın bu ifadeden sonra beyanını değiştirdiği, kazayı ağabeyi ..."ın yaptığını, ancak ağabeyinin alkollü olması sebebiyle ehliyetinin alınması ihtimali karşısında kazayı kendisinin yapmış gibi baskı kurduğunu bu yüzden yalan söylemek zorunda kaldığını, kazayı alkollü ağabeyinin yaptığını beyan ettiği, davalının da aynı şekilde beyanını değiştirdiğini ve kazayı kendisinin yaptığını beyan ettiği görülmüştür. Dosya içerisinde mevcut kaza tutanağına göre kaza 01.07.2013 saat 23:45"de olmuş, davalının ve kardeşinin beyanlarını değiştirdikten sonra davalıya yapılan alkol testine ilişkin doktor raporu da 02.07.2013 saat 03:15"de alınmış ve davalıda alkol olmadığı tespit edilmiştir.
20.05.2015 tarihli nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik kusur uzmanından oluşan heyet raporunda ""olay sırasında derecesi tespit edilmeyen ve 4 saat sonra yapılan muayenesinde alkol yok raporu bulunan ancak ... Sulh Ceza Mahkememesi"nin kararında izah edildiği gibi gerek davalının gerekse kardeşinin beyanlarına itibar edilerek kazaya etkisinin olup olmadığından tıbbi olarak söz edilmesi mümkün olmayan almış olduğu alkol ile davalı sürücü ... "ın %100 oranında kusurlu bulunduğu "" mütalaa edilmiştir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK."nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında,
alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı TTK 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilâmları)
O halde, mahkemece aynı heyetten olay sonrası davalıya yapılan test ve davalının tüm beyanları dikkate alınarak bilimsel verilere göre olay saatindeki alkol oranı hesap edildikten sonra kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana
gelip gelmediği konusunda ek rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar vermek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.