10. Hukuk Dairesi 2015/3446 E. , 2016/12046 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile 17.01.2007-30.09.2011 tarihleri arasında sigortalı sayılmayan ve bu nedenle yaşlılık aylığı şartlarını kaybettiğinden bahisle aylığın kesilmesine dair Kurum işleminin iptali ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması ve kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, 29.12.1996-29.01.2012 tarihleri arasında geçen 506 Sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi ve 4247 gün üzerinden 01.05.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alan davacı hakkında 2013 yılında yapılan iki ayrı denetim ile davadışı ... adına kayıtlı işyerinden davacı adına 01.10.2011-29.01.2012 tarihleri arasındaki sürelerde yapılan bidlrimler ile, ... İnşaat san. Tic.Ltd.Şti. adına kayıtlı işyerinden davacı adına 01.10.2009-30.09.2011 tarihleri arasındaki sürelerde yapılan bildirimlerin fiili çalışmaya dayalı olmadığı gerekçesi ile iptali nedeniyle yaşlılık aylığı şartlarını da 506 Sayılı Yasa kapsamında 3600 günden aşağı düşen gün sayısı nedeniyle kaybettiği anlaşılan davacının aylıkları başlangıç tarihi itibari ile iptal edilmiş olup, 01.05.2012-19.12.2013 tarihleri arasında ödenen tutarın yersiz ödeme kabul edilerek Kurumca borç çıkarıldığı anlaşılmakta olup, davaya konu uyuşmazlığın anılan dönemlerde davacı adına yapılan sigortalı bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olup olmadığı hususunda toplandığı ,buna göre davanın yasal dayanağının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86. Maddesi olduğu anlaşılmaktadır.
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, eldeki gibi sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davada ise, Mahkemece, davacının Kurumca iptal edilen bildirimlerinin fiili çalışmaya dayalı olmadığı kabul edilerek karar verilmiş ise de, verilen kararın eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden ve dava konusu dönem içerisinde davacı çalışmalarını Kuruma bildiren işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı kişiler ile, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, eldeki davaya yönelik olarak, Mahkemece, öncelikle davadışı işverenler ... İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. ile ... adına kayıtlı olan başka işyerleri bulunup bulunmadığı araştırılmalı, başka işyerleri var ise davacının beyanındaki demir tesisatçısı olarak çalışmasının varlığı araştırılmalı, hangi işyerinde kimlerle birlikte çalıştığı hususları sorulduktan sonra bu kişilerin beyanlarına başvurulmalı, yine dava dışı ... ve ... İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. hakkında vergi dairesince yapılması gereken yoklama tutanaklarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davacının çalışmalarının geçtiğini beyan ettiği işyerleri adresleri de sorulmak suretiyle bu işyerlerinden bildirimleri yapılan kimselerin varlığı halinde beyanlarına başvurulmalı, aynı şekilde, Kurum teftiş raporunda adı geçen muhasebeci Mahir İncedayı ve dava dışı işveren ile davacı hakkında suç duyurusu ile ceza davasının varlığı halinde de ceza davasında alınan ifadeler de dikkate alınmak suretiyle, bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının talep alinde davacıya iadesine 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.