Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11869
Karar No: 2016/12031
Karar Tarihi: 04.10.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/11869 Esas 2016/12031 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/11869 E.  ,  2016/12031 K.
"İçtihat Metni"


... adına Av. ... ile S...B...adına Av. ... arasındaki dava hakkında Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinden verilen 07.04.2015 gün ve .../...-.../...sayılı hükmün, Dairemizin 16.11.2015 gün .../...-.../... sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 25.02.2016 gün ve .../...-.../... sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. Maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı Kurum işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkin olup, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün Dairemizce, "27.02.2014 tarih, .../...-... Esas Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, hakkında verilen boşanma kararı 26.04.2004 tarihinde kesinleşen davacıya, hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesildiği, ölüm aylığının yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti ile Kurum işleminin iptali istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiş olup, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle yapılan başvurunun, Anayasa Mahkemesi"nin 15.12.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 28.04.2011 gün ve 2009/86 Esas - 2011/70 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, dolayısıyla iptal edilmeyen fıkranın yürürlükte olduğu belirgindir.
Eldeki dosya kapsamına göre; 12.06.2012 tarihli müfettiş raporunda, yapılan çevre soruşturmasında davacının eşi olarak bildikleri kişi ile aynı adreste ikamet ettiklerini bildirildiği, boşanılan eşin işyerine gidildiğinde, davacının da işyerinde bulunması nedeniyle beyanına başvurulduğu, pasajda bulunan komşu işyerlerinde yapılan soruşturmada davacının eşi sorulduğunda boşanılan eşin beyan edildiği, kolluk araştırması sonucu tutulan 25.05.2012 tarihli tutanak içeriği ve özellikle boşanılan eşin, annesi ile yaşadığını beyan etmesi sonrası yapılan incelemede, birlikte kalındığı belirtilen ikamette boşanılan eşe ait kişisel giyim eşyasının bulunmadığının belirlendiği, tutanağın davacı ve boşanılan eş tarafından da imzalandığı belirgin olup, dava konusu dönemde davacı ile boşanılan eşin fiilen birlikte yaşadığının anlaşılması karşısında davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, "…Yargıtay .. Hukuk Dairesi" nin 16.11.2015 tarih ve .../... esas .../... karar sayılı bozma ilamına, bozma ilamının bizzat kendi içerisinde çelişkili olduğu, 25.05.2012 tarihli saat 23:10 yazılı tutanakta özellikle eski eşe ait herhangi bir eşyanın bulunmaması ve muhtemelen annesine ait bayan kıyafetlerinin bulunduğunun yazılı olması karşısında davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşamadığı anlaşılmasına rağmen davanın reddine karar verilmesi gerekirken denilerek bozulması usul ve kanuna uygun görülmediğinden önceki kararda direnilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile direnme kararı verildiği anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar karşısında, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 04.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi