Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu ..sayılı parsele, komşu parsel maliki davalıların taşkın bina yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil istemiştir.Davalılar, binayı iyiniyetle yaptıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararı Dairece, binanın imar uygulaması ile tecavüzlü hale gelip gelmediğinin araştırılması ve sonucuna göre İmar Yasasının 18.maddesinin gözetilmesi hususlarına işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak tamamlanan soruşturma sonunda tecavüzün imar uygulaması ile meydana geldiği gerekçesiyle, 245.317.24.-YTL yapı bedelinin depo edilmesi karşılığında elatmanın önlenmesine ve yıkıma, ecrimisil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.3.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat .. ...ile temyiz edilen F..Ş.. vekili Avukat T..K..B..geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen vs. vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü :
-KARAR-
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne yönelik kurulan karar Dairece, davalıların inşa ettiği yapının davacı taşınmazına mevcut taşkınlığının imar uygulamasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması ve 3194 Sayılı Yasa’nın 18. maddesinin uygulama yeri bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi yönünden bozulmuş; hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda tamamlanan soruşturma sonunda, tecavüzlü durumun imar uygulaması ile oluştuğu benimsenerek yapı bedelinin depo edilmesi karşılığı elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiş, ecrimisil isteği reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalıların 3983 sayılı imar parselini satın alma suretiyle edindikleri, üzerine yaptıkları binanın kısmen davacıya ait 3984 sayılı komşu parselde kaldığı, bir kısmının ise imar yolunu tamamen kapattığı sabittir
Öte yandan, söz konusu bina hakkında ruhsatsız ve kaçak olması, imar yolunu kapatması ve ayrıca .. parsele tecavüzlü bulunması nedenleriyle idari yıkım kararı alındığı, bu karara göre de davacı taşınmazında kalan bölümünün kısmen yıkıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan olgular karşısında; satın aldıkları imar parseli üzerinde yola ve davacı taşınmazına tecavüzlü biçimde, ayrıca korunması hukuken mümkün olmayan nitelikte bina inşa eden davalıların bu duruma kendilerinin sebebiyet verdikleri ve 3194 Sayılı Yasa’nın 18. maddesindeki düzenlemeden yararlanamayacakları açıktır.
Hal böyle olunca, yapı bedeline hükmedilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 27.3.2007 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Hükmüne uyulan Daire bozma kararında taraflara ait .ve.parsellerin öncesinin ..sayılı parsel olduğu, bu yönde 23.5.1995 tarihinde yapılan imar düzenlemesiyle imar parsellerinin oluştuğu, imar parsellerinin oluşması sonucu çekişmeli yapının inşaa edildiğinin saptanması halinde mahkemece öngörüldüğü anlamda hüküm kurulması gerekeceği, tecavüzlü yapının imar uygulaması ile meydana geldiği belirlendiği takdirde 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi hükmünün gözetileceğine değinildikten sonra, tecavüzlü yapının ne zaman yapıldığının saptanması gereğine işaret edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulmuştur. Bilindiği gibi, bozmaya uyulmakla Yargıtay bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bozmadan sonra yapılan araştırma sonunda tecavüzlü yapının 1993 yılında yapıldığı, saptanmış, Ümraniye İlçesi Belediye Başkanlığından alınan cevabi yazıda da (16.3.2006 tarihli) 1988 yılında yapılan imar planının idare mahkemesince iptal edildiği, takiben 1995-1999 yıllarında ıslah imar planının devreye sokulduğu, en son imar planının ise 18.8.2004 tarihli olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, imar öncesi kayden davalılara ait olan taşınmazdaki yapının imar uygulaması sonucu davacı taşınmazına tecavüzlü hale geldiği saptandığı göre, hükmüne uyulan bozma ilamında da değinildiği gibi, 3194 Sayılı Yasanın 18.maddesi hükmünün gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Öte yandan, davacı taşınmazı 2.7.2002 tarihinde üzerindeki yapıyı görerek satın almak suretiyle kayden malik olmuştur. Davalılar, ayrıca, makul ölçüler içerisinde olduğu takdirde bina bedelini ödemeyi kabul edebileceklerini bildirmişlerdir. (6.7.2004 tarihli dilekçesi)
Diğer taraftan, yapının kaçak ve ruhsatsız olduğu kabul edilse bile, salt imara aykırılık idareyi ve idari yaptırımı gerektirir. Kaldı ki, 16.3.2006 tarili belediye başkanlığı yazısında .. parselde tecavüzlü kısmın değil, bunun dışında arta kalan kısım için imar izni verilmediği vurgulanmıştır.
Bir başka hususla davacı tarafından taşınmazdan yararlanma durumu, başka bir anlatımla "kullanma yararı" söz konusu olup, bu yönden de yapının ekonomik değer taşıdığı da açıktır.
Açıklanan sebeplerden dolayı hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.