8. Hukuk Dairesi 2013/18148 E. , 2013/19922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
... (...) ile ... aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair ... 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 21.06.2013 gün ve 673/495 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.12.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, 31.08.1997 tarihinde evlenen tarafların boşandıklarını, tarafların evlilik birliği içinde ... ili ... ilçesi ... Mahallesinde bulunan taşınmazı davalı adına aldıklarını ve bu taşınmazın 2002 yılından sonra alınması sebebiyle davacının edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında katılma alacağı bulunduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 01.01.2002 tarihinden itibaren geçerli olan yasal mal rejimi gereğince edinilen malların tasfiyesi ile katılma alacağı olarak şimdilik 10.000 TL alacağın talep tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 29.04.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 43.237,50 TL katkı payı alacağı, 19.262,50 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 62.500 TL talep ettiğini açıklamıştır.
Davalı ... vekili, süresi içinde açılmayan davanın usulden reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazın davalının babasından karşılıksız kazanma yolu ile elde ettiği ...’deki evi satarak aldığını, ayrıca davalıya ait aracın satımı ve İşbankası ... şubesinden çektiği krediden aldığı paranın da alımda kullanıldığını, davacının edinmede herhangi bir katkısı olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne, 43.237,50 TL katkı payı alacağının ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 19.262,50 TL katılma alacağının 10.000 TL"sının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, 9.262,50 TL"sının ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 31.08.1997 tarihinde evlenmişler, 13.01.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 11.07.2011 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM"nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK"nun 202. maddesine göre edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.
Dava konusu ... 755 ada 1 parseldeki 2 numaralı mesken taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli iken 12.02.2009 tarihinde davalı ... adına alınarak tapuya tescil edilmiştir.
Dava; katılma alacağı isteğine ilişkindir. Evlilik içinde 01.01.2002 tarihi sonrası eşlerden biri adına edinilen mal varlığı üzerinde diğer eşin yasadan kaynaklanan artık değerin yarısı oranında katılma alacağı isteme imkanı bulunmaktadır (TMK"nun 231, 236/1.m.). TMK"nun 222. maddesi gereğince, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bir eşin bütün mallarının aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilmesi gerekir. Katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmaması veya herhangi bir katkıda bulunup bulunmamasının bir önemi de yoktur. Katılma alacağı yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gerekir.
Mahkemece, davalının babası ... adına kayıtlı iken 17.11.1999 tarihinde davalı ...’e devredilen ...’deki taşınmazın tapuda “satış” ile devredilmesi sebebiyle hibe sayılamayacağı, mal ayrılığı geçerli iken alınması sebebiyle taraf gelirleri ve TKM 152.maddeye göre davacının %50 katkıda bulunmuş sayılması gerektiği, ...’daki meskenin ise edinilmiş mal olduğu, İş Bankasından 11.02.2009 tarihinde çekilen banka kredisi ile alımda kullanılan ... plakalı aracın yine edinilmiş mal kabul edilmesi gerektiği, ...’daki meskenin katılma alacağı hesabında ...’deki taşınmazla ilgili hesaplanan alacağın düşüleceği, bu kabuller ve hesaplama sonunda davacının ...’deki taşınmaz için 43.237,50 TL, ...’daki mesken için 19.262,50 TL alacak hakkı olduğunu içeren 04.03.2013 tarihli bilirkişi raporuna değer verilerek yazılı şekilde hüküm ...lmuştur.
Dosyada bulunan tapu kaydına göre ... 2912 ada 9 parseldeki 6 numaralı mesken davalının babası ... adına tapuda kayıtlı iken 17.11.1999 tarihinde tapuda “satış” gösterilerek davalı ...’ye devredilmiş, bu mesken davalının babasına verdiği vekaletname ile 17.01.2009 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye satılmış, davalının babası tarafından 37.500 Euro miktarındaki bedel 02.02.2009 tarihinde davalı ...’in hesabına gönderilmiş ve davalı tarafından da 12.02.2009 tarihinde çekilmiştir. Yine ...’daki meskenin alımında (alım tarihi 12.02.2009) kullanılan ... plakalı 2003 model ... araç 21.02.2008 tarihinde davalı ... adına alınmış ve 20.1.2009 tarihinde 14.700 TL.ye dava dışı gerçek kişiye satılmıştır. ...’daki meskenin alımında İş Bankasından 11.02.2009 tarihinde davalı adına çekilen 20.000 TL miktarında da kredi kullanılmış olup, bu kredinin tüm ödemeleri evlilik içinde yapılarak 24.11 2009 tarihinde kapatılmıştır.
...’daki meskenin alımında kullanılan banka kredisinin evlilik içinde çekilerek yine mal rejimi sona ermeden kapatılmış olması, alımda kullanılan ... plakalı aracın ise evlilik içinde alınarak ...’daki meskenin alımından kısa süre önce satılması, mal rejimi sona erdikten sonra yapılan bir ödeme bulunmaması, TMK.nun 222/3.fıkrası hükmüne göre bir eşin evlilik birliği içinde edindiği tüm malları, aksi kanıtlanıncaya kadar edinilmiş mal kabul edilmesi, belirtilen maddede getirilen edinilmiş mal karinesine rağmen bu malın edinilmiş mal olmayıp, kişisel mal olduğunu iddia eden eşin bunu kanıtlamakla yükümlü olması sebebiyle banka kredisi ve araçla ilgili ödemelerin edinilmiş mal olarak hesaplamada dikkate alınmalarında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
...’deki taşınmaz ise davalının babasına ait iken 17.11.1999 tarihinde tapuda “satış” gösterilerek davalıya devredilmiştir. Davalı taraf bu devrin karşılıksız kazanma niteliğinde olduğunu savunurken, davacı taraf ise tapuda satış olarak gösterilmesine itibar edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Tapuda “satış” gösterilerek yapılan devirlerde lehine devir yapılan kişi bakımından bu devrin diğer deliller değerlendirilmeden karşılıksız kazanma niteliğinde olduğunu kabul etmek doğru olmadığı gibi bu ibareden hareketle satış olarak kabulü de doğru değildir. Bu sonuca dosyada taraflarca sunulan diğer tüm deliller de birlikte değerlendirilerek ulaşılması gerekir. Eldeki dosyada ...’deki taşınmazın davalının babasına ait olduğu ve bu taşınmazın davacının ziynetlerinin davalının babası tarafından alınması sebebiyle davalıya devredildiği, bu sebeple karşılıksız olmadığı iddia edilmiştir. Ziynetlerin davalının babası tarafından gelini davacıdan alındığına dair dosyada bir takım tanık beyanları bulunmakta ise de bu tanık beyanları soyut bilgiler içermekte olup, birbiri ile çelişkilidir. Davacının annesi tanık ..., ziynetlerin dava konusu ...’daki meskenin borcunun ödenmesinde kullanıldığını söylerken, davacının kardeşi tanık ... ise, ziynetlerin davacının kayınpederi tarafından davacıdan alındığı ifade edilmiştir. Davacı tarafından başka bir tanık bildirilmemiş, bir delil de sunulmamıştır. Bu tanıklar dışında ziynetler veya takılara dair sunulmuş bir belge veya delil de yoktur. Davalı tanıkları birbiri ile uyumlu beyanlarında ...’deki taşınmaz davalının babasına ait olup karşılıksız olarak davalıya devredildiği ve satılarak elde edilen bedelin dava konusu ...’daki meskenin alımında kullanıldığını belirtmişler, davacı tanıklarından davacının annesi Necmiye de “davalının ...’de bulunan kendisine babasından kalmış evinin davalı tarafından satılarak satıştan gelen paranın dava konusu ev alınırken ev borcunun ödenmesinde kullanıldığı” bildirilmiştir.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular ile açıklamalar ve toplanan deliller karşısında ...’deki taşınmazın taraf gelirleri ile alındığı kabul edilemeyeceği gibi, davalının karşılığını ödeyerek edindiği bir taşınmaz olmadığı, davalının babasından karşılıksız kazanma yolu ile devraldığı kişisel mal niteliğinde kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Mahkemece, ...’deki taşınmazın satışından elde edilen ve dava konusu ...’daki meskenin alımında kullanılan satıştan elde edilen bedelin davalının kişisel malı olarak hesaplamada dikkate alınması, artık değer ve davacının katılma alacağının bu kabul ve hesaplamaya göre tespit edilmesi gerekirken ...’deki evin evlilik içinde davalının karşılığını ödeyerek elde ettiği bir taşınmaz olduğundan hareketle bu taşınmaz yönünden de davacı lehine alacak hesabı yapılması doğru olmamıştır. Bu hesaplamada, ...’deki taşınmazın 37.500 Euro bedelle satıldığının, ...’daki meskenin değerinin ise kararın bozulması sebebiyle yeniden yeni karar tarihine en yakın değer gözetilerek güncel sürüm değerinin tesbit edileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Katılma alacağı davalarında da dava veya ıslah tarihi değil karar tarihinden geçerli olmak üzere faize hükmedilmektedir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.094,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.