Esas No: 2020/4312
Karar No: 2020/6965
Karar Tarihi: 28.12.2020
Danıştay 10. Daire 2020/4312 Esas 2020/6965 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4312
Karar No : 2020/6965
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. H. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi ... Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminata ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2003 yılında uzman çavuş olarak göreve başlayan davacı tarafından, 01/11/2012 tarihinde yapılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesinden sonra kulaklarında çınlama ve uğuldama meydana geldiği, yapılan tedavilerin ardından "TSK'da görev yapamaz" raporu verilerek vazife malüllüğü aylığı bağlandığından bahisle uğranılan zararlara karşılık 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 10.444,00 TL) maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi ... Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; (Kapatılan) Gülhane Askeri Tıp Akademisi Askeri Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesi Başhekimliğince düzenlenen 02/04/2015 tarihli raporda davacının çalışma gücü kayıp oranının %14,1 olduğunun bildirildiği, dava konusu olay incelendiğinde, davacının TSK'da görev yapamaz ve malul hale gelmesi ile neticelenen olayda hizmetin kurulması ve işletilmesinden doğan idareye atfı kabil bir hizmet kusurunun varlığı söz konusu değil ise de, olayın 01/11/2012 tarihinde yapılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesinden sonra meydana geldiği, olayın hizmetin ifası sırasında meydana gelmiş, zararın hizmetten kaynaklanmış olması sebebiyle olay ile hizmet arasında nedensellik bağı bulunduğundan, meydana gelen zararın, kusursuz sorumluluk ilkesine göre, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma paylaştırılmasının, adalet, eşitlik ve hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği sonucuna ulaşıldığı, davacıya ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına istinaden, 15/06/2013 tarihinden itibaren 6. derece vazife malulü olarak kabul edilerek vazife malullüğü aylığı bağlandığı, 10 yıl 3 ay fiili hizmetine göre hizmetine karşılık emekli ikramiyesi ödendiği, kurumlarınca bağlanan vazife malullüğü aylıklarının rücua tabi olmadığı, ayrıca 5434 sayılı Kanun'un ek 79. maddesi uyarınca ek ödeme yapıldığı, yapılan değerlendirme sonucunda, vazife malüliyet aylığı yarar olarak tazminatın hesaplanmasında dikkate alınmamasına, bu kısmı aşan miktarın dikkate alınmasına, ayrıca rücu edilip edilmediğine bakılmaksızın 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar uyarınca ödenen aylıklardaki artışların ve ek ödemenin (tütün ikramiyesinin) tazminatın hesaplanmasında yarar olarak dikkate alınması gerektiğine karar verildiği, hesap bilirkişisi tarafından hazırlanan 19/06/2015 tarihli raporda, davacının maddi tazminat hak edişinin 10.444,00 TL olduğunun belirtildiği, bilirkişi tarafından, tazminat hesabı yapılırken normal vazife malülü aylığının yarar hesabında dikkate alınmadığı, sadece, ek ödeme (tütün ikramiyesi) ile bu olay nedeniyle aldığı emekli ikramiyesinin yarar kabul edildiği, Mahkemece kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan ehil olduğu değerlendirilen bilirkişi tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda uygulama yapıldığı, davacının olay nedeniyle çektiği acı ve ıztıraplarını kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, olay tarihi ve paranın alım gücü ve istemi göz önünde bulundurularak uygun miktarda manevi tazminata hükmedildiği gerekçesiyle, maddi tazminat isteminin (10.444,00 TL) kabulüne, manevi tazminat isteminin (14.000,00 TL) kısmen kabulüne (26.000,00 TL) kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya bağlanan aylıkların maddi zarar kaleminden düşülmesinin hukuka aykırı olduğu, bu aylıkların rücu edilemeyen sosyal güvenlik kurumu ödemeleri kapsamında olduğu, aksi durumun sosyal devlet ve kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil edeceği, adil yargılanma ve mülkiyet hakkı ihlalini doğurduğu ileri sürülerek kararın maddi tazminata ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Mahkemece verilen kararın yürürlükteki Kanun ve içtihatlara uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının, 05/03/2003 tarihinde davalı idare bünyesinde uzman çavuş olarak göreve başladığı, 01/11/2012 tarihinde Ankara ili … ilçesinde bulunan … Mekanize Piyade Tugayı … Mekanize Piyade Taburu Karargah Bölüğü Sıhhıye Takımında ilk yardım görevlisi olarak çalışmakta iken Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesi yapıldığı, kulaklarında çınlama ve uğuldama başlaması üzerine tugay revirine, akabinde de (Kapatılan) Gülhane Askeri Tıp Akademisi kulak burun boğaz servisine sevk edildiği, burada yapılan muayene ve tedavisinin ardından 17/04/2013 tarih ve 5125 sayılı sağlık kurulu raporu ile "sensorinöral işitme kaybı, bilateral (bilateral yüksek frekans sensorinöral işitme kaybı)" tanısı konularak TSK'da görev yapamayacağının belirtildiği, anılan raporun 07/05/2013 tarihinde MSB Sağlık Daire Başkanlığı tarafından onaylandığı, vazife malulü sayılması istemiyle 12/06/2013 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme karşı açtığı davada, ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla anılan işlemin iptaline karar verilmesi sonrasında davacıya vazife malulü aylığı bağlandığı, (Kapatılan) Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesinin … tarih ve … sayılı özürlü sağlık kurulu raporunda %22 engelli olduğunun belirtildiği, davacı tarafından, olay nedeniyle uğradığı zararlarının karşılanması istemiyle 17/04/2014 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesine göre, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise; kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar, idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin malvarlığında meydana gelen azalma veya elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zarardır. Kamu görevlisi olan davacının meydana gelen kazada malül olması nedeniyle vazife malullüğü aylığı bağlanmak suretiyle yasal yaş haddinden önce emekli edilmesi sonucunda uğradığı maddi zarar, mahkemece aşağıda belirtilen ilkeler çerçevesinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hesaplanmalıdır:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere "adi malullük aylığı"; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila 60 oranında zam yapılmak suretiyle "vazife malullüğü aylığı" bağlanacağı hükmü yer almıştır.
Sosyal güvenlik, bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin, kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek, ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardının güvence altına alınmasını ifade eder. Bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak, kişilerin yaşlılık, hastalık, malûllük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır.
Kamu görevlilerine, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak bağlanan vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan, bir başka ifade ile adi malüllük aylığına yapılan zamma ilişkin kısmının, vazife malüllüğüne sebep olan olay nedeniyle sağlanan yarar olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu zam, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ifa amacını taşıyan bir ödeme niteliğinde olup, yarar kabul edilip hesaplanan zarardan indirim yapılacak bir kalem değildir. Aksine bir yaklaşım, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı kamu görevlilerine/hak sahiplerine bağlanan vazife malüllüğü aylığının idarenin bir lütfu, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ise gerçekleşmesi istenilen ve beklenilen bir olay olduğu sonucunu ortaya çıkarır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Yasa koyucu, görevin neden ve etkisinden dolayı malül olan kamu görevlilerinin şartları taşımaları halinde bağlanacak adi malüllük aylığına, maluliyet derecelerine göre zam yapmak suretiyle zararlarının bir kısmının karşılanmasını amaçlamıştır. Şayet kamu görevlisi terör eylemleri nedeniyle malul olmuş ise kendisine, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 21. maddesinde olduğu gibi görevdeki emsalinin almakta oldukları aylık kadar vazife malüllüğü aylığı bağlanacağı, bu hüküme göre ilgililere fazla olarak yapılan ödemelerin ise, faturası karşılığı Sosyal Güvenlik Kurumunca Hazineden tahsil edileceği kurala bağlanmak suretiyle kamu görevlileri ile dul ve yetimlerinin maddi zararlarının tamamının karşılanmasını amaçlamıştır.
Dava konusu olayda, fiili hizmet süresi, fiili hizmet süresi zammı ve itibari hizmet süresi zammı olmak üzere toplam hizmet süresi itibarıyla (15 yıl, 9 ay, 23 gün) adi malüllük aylığı bağlanabilecek olan davacı tarafından, vazife malulü sayılması istemiyle 12/06/2013 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme karşı açılan davada, ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararıyla anılan işlemin iptaline karar verilmesi sonrasında, davacıya 15/06/2013 tarihinden itibaren vazife malullüğü aylığı bağlandığı, davacının söz konusu olaydan dolayı bedensel kayıp yaşadığından vazife malüllüğü aylığı bağlandığı iddiası ile 1.000,00 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Mahkemece hükme esas alınan raporda, davacının muhtemel ömrünün PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlendiği, olay nedeniyle davacıya muhtemel ömrü boyunca ödenecek tütün ikramiyesinin peşin sermaye değeri ile emekli ikramiyesinin hesaplanan tazminat tutarından yarar kapsamında indirildiği görülmektedir.
Raporda, davacının muhtemel ömrünün ülkemize özgü olan ve güncel verilere göre hazırlanan TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi gerekirken, PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesi; olayın 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar kapsamında olmadığı da dikkate alındığında, bu olay nedeniyle 12 tam fiili hizmet yılı üzerinden davacıya ödenen emekli ikramiyesinin yarar kapsamında olmadığı, dolayısıyla hesaplanan tazminat tutarından indirilmemesi gerektiği; 5434 sayılı Kanunun ek 79. maddesi kapsamındaki tütün ikramiyesinin (eğitim ve öğretim yardımının) ne kadar süre ödenmeye devam edileceğinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından sorularak tespit edilmesi sonrasında bu madde kapsamında yapılan ödemelerin hesaplanan tazminat tutarından yarar kapsamında indirilmesi gerekirken, bu ödemenin davacının muhtemel ömrü boyunca yapılacağı kabul edilip peşin sermaye değerinin buna göre belirlenerek hesaplanan tazminat tutarından indirildiği anlaşıldığından, bu şekilde yapılan hesaplamanın tazminat hukukunun yerleşik ilke ve kurallarına aykırı olduğu ve bu haliyle raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davacıya hizmetten kaynaklanan işgücü kaybından dolayı vazife malüllüğü aylığı bağlanması sebebiyle uğradığını iddia ettiği maddi zararı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenleneceği tarih itibarıyla davacının emsali uzman çavuşun almakta olduğu görev aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün davalı idareden, davacının almakta olduğu vazife malüllüğü aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün ise Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan istenilerek, gelen cevaplara göre görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak aradaki farkın, davacının aktif dönemde işlemiş zararı olduğu kabul edilmelidir.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenleneceği tarihten, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı/tamamlayacağı tarih arasını kapsayan bu dönemde, davacının emsalinin almış olduğu görev aylıkları ile bu dönem içerisinde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylıkları dikkate alınmak suretiyle, işlemiş dönem zararının hesaplanmasındaki yöntemle (görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı arasındaki fark zarar olarak kabul edilmek suretiyle) hesaplanmalıdır. İşlemiş dönem zararından farklı olarak, bu dönemdeki zararın hesabında, her iki aylıkta meydana gelen artışlar ile zararın peşin sermaye değerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre muhtemel ömrünün sonuna kadar olan pasif dönemdeki zararı ise, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yasal emekli olma koşullarına sahip olsaydı bağlanabilecek emekli aylığının tutarı Sosyal Güvenlik Kurumu'na sorularak gelen cevaba göre, emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır.
Yapılacak hesaplamada, 5434 sayılı Kanunun ek 79. maddesi kapsamında yapılan tütün ikramiyesi ödemesinin, davacıya ne kadar süreyle ödenmeye devam edileceğinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından sorularak tespit edilmesi sonrasında, bu madde kapsamında yapılan ödemelerin yarar kabul edilip, yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yasal faize göre güncel değerinin bulunarak yukarıda aktarılan şekilde hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Buna göre, maddi zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 26/06/2015 havale tarihli bilirkişi raporu, yukarıda aktarılan nitelikte ve mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette görülmediğinden uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için farklı bir bilirkişi tarafından yeniden bilirkişi raporu düzenlemesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen reddine kısmen kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili olan ... İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; kararın taraflara bildirilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.