11. Hukuk Dairesi 2017/4363 E. , 2019/1464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 25/01/2017 tarih ve 2016/374 E. 2017/58 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen 10/07/2017 tarih ve 2017/635- 2017/699 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin davalı şirketin ortağı olup, 2008 yılında vefat ettiğini, davalı şirketin 23.02.1997 tarihli olağan genel kurul toplantısında gerginlik nedeniyle hiçbir karar alınmadan toplantı sona ermiş olmasına rağmen, sanki toplantı devam etmiş gibi kararlar alındığını, bu kararlara ilişkin olarak sermaye artırım taahütnameleri düzenlendiğini, bir kısım ortakların tasfiye edildiğini, diğer genel kurul toplantılarında ve hazirun cetvellerinde de imza sahteliğinin devam ettiğini, 19.11.2004 tarihli hazirun tutanağının bu hususu ortaya koyduğunu, sermaye artırımı taahütnamelerinde ve genel kurul tutanaklarında sahte imzalar atıldığının sabit olduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada alınan bilirkişi raporunda da hazirun cetveli ile taahütnamelerdeki imzaların söz konusu kişilere ait olmadığının tespit edildiğini, genel kurul tutanaklarının her bir sayfasında hükümet komiserinin atmış olduğu imzalar arasında fark olmasının sahteliği gösterdiğini ileri sürerek, 24.11.1994 ve 23.02.1997 tarihli genel kurul kararlarının butlanına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacıların aktif husumet ehliyetine sahip olmadığını, ceza soruşturmasından alınan bilirkişi raporunun butlanı talep edilen genel kurul kararlarıyla ilgisi bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılarının murislerinin ölümüyle hisseler üzerinde hak sahibi olmalarına rağmen dava tarihine kadar genel kurul kararının iptalini istemedikleri, davacı tarafça dava dışı başka ortakların imzalarının sahte olduğu ileri sürülmüş ise de, bu ortakların davaya taraf olmadığı, ayrıca bu konuda bir dava da açılmadığının sabit olduğu, bu halde davada taraf olmayan üçüncü kişilerle ilgili imzaların sahteliğinin incelenmesinin mümkün bulunmadığı, davalı şirketin tutmakla yükümlü olduğu defter ve kayıtları saklamakla yükümlü olduğu sürenin TTK"nın 82/5(E TTK 68) gereği 10 yıl olup davalı şirketin bu kayıtların bulunmadığını belirttiği, gerek davacıların murisi ve gerekse davacıların 1994 ve 1996 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının iptalini uzun süre ileri sürmediği, hakkın her daim ileri sürülmesinin MK"nın 2. maddesinde yer alan hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacıların, murisleri ..."un davalı anonim şirket hissedarı olmasına dayanarak 24.11.1994 ve 23.02.1997 tarihli genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitini istediği, dava konusu 23.02.1997 tarihli genel kurul toplantısında faaliyet raporunun ve bilanço kar/zarar hesaplarının onaylanmasına, yedek akçe ayrılmasına ve yönetim kurulu üyelerinin seçimine dair kararlar alınmış olup alınan kararların TTK"nın 447. maddesinde belirtilen butlan halleri içinde değerlendirilemeyeceği, söz konusu genel kurul toplantısında davacılar murisinin ... başkanı olarak seçildiği, toplantıyı yürüttüğü, tutanağı imzaladığı ve davacıların murislerine ait imzanın sahteliğinin iddia ve ispat edilmediği, bu nedenle dava konusu 23.02.1997 tarihli genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine dair istemin reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı, batıl olduğunun tespiti istenen 24.11.1994 tarihli genel kurulda sermaye artırım kararı alınmış olduğundan butlan halleri içerisinde değerlendirilebilse de, 1997 yılında genel kurul toplantısında ... başkanlığı bile yapan davacıların murisinin 1997 yılına hatta vefat ettiği 2008 yılına kadar genel kurul kararının iptali için dava açmamış olması ve imzaları sahte olduğu ileri sürülen diğer ortakların da dava açmamış bulunması karşısında artık mirasçıların butlan istemli dava açmasının hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilmesinin yerinde olduğu, davacılar, mirasçı ..."un 2012 yılında suç duyurusunda bulunması üzerine başlatılan ve takipsizlik kararıyla sonuçlanan soruşturma dosyasındaki imza incelemelerine dayanmışsalar da, söz konusu imza incelemelerinin dava konusu olmayan 1995 tarihli hazirun cetveline ve 1995 tarihli sermaye artırım taahütnamelerine ilişkin olduğundan sonuca etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 25/02/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.