Esas No: 2021/8357
Karar No: 2022/2872
Karar Tarihi: 21.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/8357 Esas 2022/2872 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/8357 E. , 2022/2872 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davasının Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davacının itirazının kabulüne, davalının itirazının kısmen kabulü ile UHH kararının kaldırılmasına, başvurunun kısmen kabulüne dair verilen 14/03/2018 tarih ve 2018/İHK-1510 sayılı kararın taraf vekillerince süresi içinde temyizi istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; 06/03/2016 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın, davacının sürücüsü olduğu araçla karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucu davacının ağır şekilde yaralandığını, Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 01/03/2017 tarihli raporun ekte ibraz edildiğini, davalıya yapılan başvurudan sonuç alınamadığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak 16.000,00 TL tazminatın kaza tarihiden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş; 19/10/2017 tarihli miktar artırım dilekçesinde talebini 143.408,29 TL'ye artırmıştır.
Davalı vekili; kusur tespiti gerektiği, davacının kontrol süresi geçtikten sonra yeni bir maluliyet raporu alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve sağlık hizmet bedellerinin teminat dışı olduğunu belirterek, başvurunun reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun kabulü ile 125.558,98 TL sürekli ve 7.849,31 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 143.408,29 TL'nin 23/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara karşı taraf vekilleri itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince; davacının itirazının tümden, davalının itirazının kısmen kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti karanının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle başvurunun kısmen kabulü ile 107.810,08 TL sürekli iş göremezlik ve 8.849,31 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 115.659,39 TL'nin 23/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve özellikle geçici iş göremezlik zararının trafik sigortasının teminatı kapsamında olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2) Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Hacette Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 27/07/2017 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti %25 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellerin kullanılması gerekirken, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ve ekindeki cetveller kullanılmış olup, raporun kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğe göre düzenlenmiş bir rapor olmadığı açıktır.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, kaza nedeniyle maluliyeti oluşup oluşmadığı ve varsa maluliyet oranının, 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi amacıyla, en yakın üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı başkanlığından önceki raporun da irdelendiği yeni bir rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, hatalı maluliyet raporuna göre karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
b) Davacı vekili, meydana gelen kaza nedeniyle zararının tazmini amacıyla açtığı eldeki davada faiz türü olarak avans faizine karar verilmesini talep etmiş, Uyuşmazlık Hakem Heyetince yasal faize hükmedilmiş, davalıya trafik sigortalı aracın şirket adına kayıtlı ve ticari faaliyet kapsamında kullanılması nedeniyle avans faizine hükmedilmesi gerektiğine dair davacının itirazı İtiraz Hakem Heyetince kabul edilerek, avans faizine hükmedilmiştir. Oysa zarara neden olan araç otomobil olup, araç ruhsatında kullanım amacı “yolcu nakli-hususu” şeklinde olduğu gibi, soruşturma aşamasındaki ifadelerden aracın hususi kullanımı sırasında zararın gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle faiz türü olarak yasal faize karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
c) İtiraz Hakem Heyetince; davacının vekalet ücretine ilişkin itirazını kabul ederek, kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine 12.002,75 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30.maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik'in 16. maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17. maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyeti'nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
a) İtiraz Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan hesap raporunda, hesaplama TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz esasına göre yapılmış, davacı vekili hesap raporuna karşı itirazında ve temyiz dilekçesinde, PMF 1931 yaşam tablosunun kullanılması gerektiği yönünde itiraz etmiş, İtiraz Hakem Heyeti tarafından davacının itirazı reddedilmiştir.
Trafik kazasında bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa'dan alınan 1931 tarihli "PMF 1931" cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi'nin çalışmalarıyla "TRH 2010" adı verilen "Ulusal Mortalite Tablosu" hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu'na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla; tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş olmakla birlikte birlikte, davacı vekilinin gerek hükme esas alınan hesap bilirkişi raporuna itirazında gerekçe temyiz dilekçesinde PMF 1931 tablosunun kullanılması gerektiğine ilişkin itiraz ve kabulü nedeniyle, tazminat hesabında PMF 1931 Tablosunun (TRH 2010 tablosundan daha kısa ömür süresi belirlediği ve davalı lehine olduğundan) kullanılması gerekli görülmüştür.
Davacının hak kazanabileceği iş gücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından da karara esas kabul edilen aktüer raporunda; yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de; Anayasa Mahkemesi'nin 17/07/2020 tarih- 2019/40 E.- 2020/40 K. sayılı kararı gereği, sürekli iş göremezlik tazminatının hesabında, yeni ... Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1.8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanmasının mümkün olmadığı Dairemizce kabul edilmektedir. Açıklanan nedenle tazminat hesaplamasının %1.8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir ki, İtiraz Hakem Heyeti tarafından esas alınan rapor, bu yönüyle de yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında, davacı için PMF 1931 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi (davalı lehine olacak biçimde daha kısa ömür süresi belirlediği ve davacı vekilinin itiraz ve temyiz dilekçesindeki talebiyle bağlı kalınması gerektiğinden), %1.8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre hesaplanmasında her yıl gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yöntemi kullanılarak tazminat hesaplanmasının gerektiği dikkate alınmak suretiyle, bilirkişiden ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
b) Uyuşmazlık Hakem Heyetince alınan 09/10/2017 tarihli hesap raporunda aleyhe hususları kabul etmediğini belirten davacı vekili, bu rapor uyarınca talebini artırmış, uyuşmazlık hakem heyetince bu hesap raporu benimsenerek verilen karara karşı taraf vekilleri itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince, davalının TRH tablosu ve %1.8 teknik faiz esasına göre hesaplama yapılmasına yönelik itirazı uyarınca, bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş, düzenlenen 07/03/2018 tarihli ek raporda, önceki 09/10/2017 tarihindeki veriler esas alınarak hesaplama yapılmış, davacı vekili tarafından ek rapora karşı itiraz edilerek hüküm tarihine yakın verilerin kullanılması yönünde itiraz edilmiş; İtiraz Hakem Heyetince, yanılgılı değerlendirmeyle hakem heyetince verilen karara esas alınan aktüer rapora sadece davalı tarafından itiraz edildiği ve davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle, davacı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyetince yeni/güncel verilerle hesaplama yapılmayarak 09/10/2017 tarihli ilk hesap raporunda kabul edilen asgari ücrete ilişkin verilere göre kısmen kabul kararı verilmişse de, hükme en yakın tarihteki yeni asgari ücrete ilişkin veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği gözetilerek, ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2-a,b,c) bendinde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına, (3-a,b) bendinde açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 21/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.