Esas No: 2021/13779
Karar No: 2022/3596
Karar Tarihi: 03.03.2022
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2021/13779 Esas 2022/3596 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, işyerinde bırakılan kredi kartını çalarak ve başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanımı suretiyle yarar sağlayarak suç işlemiştir. Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle, sanığın hüküm açıklama koşulları oluşmamıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle zamanaşımı durmamakta ve denetim süresi başlamamaktadır. Bu nedenle, mahkumiyet kararı hukuki değerden yoksun olduğundan, sanık hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 245/1 maddeleri (hırsızlık, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçları)
- 66/1-e maddesi (zamanaşımı hesabı)
- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi (tebligatı yapma yöntemi)
- Tebligat Kanunu'nun 21/1, 21/2, 23/1-8 maddeleri (tebligat işlemleri ve adres kayıt sistemi)
- 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi (zamanaşımı süresi)
- 5271 sayılı CMK'nın 223/
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Karar tarihinde Kula (Kapatılan) K2 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanığa hükmün 24/06/2016 tarihinde yüze karşı tefhim edildiği, ancak cezaevinde bulunan sanığa yasa yolu bildiriminde CMK'nın 263. maddesine göre yasa yolu başvurusunun gerçekleştirileceğinin belirtilmemesi nedeniyle, sanığın 12/07/2016 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (Bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerini tamamlanması gerekirken; sanığın yokluğunda verilen 20/06/2013 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın aynı zamanda beyan adresi olan MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince MERNİS şerhi ile yapıldığının ve bu itibarla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında hırsızlık ve başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçlarndan hükmün açıklanması koşullarının oluşmadığı,ancak Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04/10/2018 tarihli ve 2017/8-952 esas, 2018/403 sayılı kararında da açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmemesi nedeniyle zamanaşımının durmayacağı,denetim süresi başlamadığı için de, bu süre içerisinde kasıtlı suç işlendiğinden bahsedilemeyeceği ve açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması koşullarının bulunmadığına dair kararına göre de, Yerel Mahkemece verilen 24/06/2016 tarihli ve 2016/516 Esas, 2016/888 Karar sayılı hükmün açıklanmasına ilişkin kararın hukuki değerden yoksun olduğu, hukuki değerden yoksun olan mahkumiyet kararlarının da dava zamanaşımını kesmeyeceği nazara alınarak yapılan incelemede,
Sanığın gündüz vakti katılanın işyerinde soyunma kabininde bıraktığı kredi kartını çalması ve temyiz dışı sanık Şaban Kırcılı’ya ait işyerinde bulunan pos cihazından işlem yapması şeklindeki eyleminin suç tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b, 245/1 maddelerinde tanımlanan hırsızlık ve başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçlarını oluşturduğu, bu suçlar için öngörülen cezaların türü ve üst sınırına göre, aynı Yasa'nın 66/1-e maddesine göre hesaplanan 8 yıllık zamanaşımının, dava zamanaşımını kesen son işlemin hırsızlık suçu yönünden sanığın savunma tarihi olan 12/04/2013 tarihinden;başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama suçu yönünden ise temyiz dışı sanıklar Şaban Kırcılı ve Umut Bozkurt hakkında mahkumiyet kararının verildiği 20/06/2013 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın,temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan,hükümlerin açıklanan nedenle BOZULMASINA,bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 03.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.