17. Hukuk Dairesi 2016/1009 E. , 2016/6057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı "ın sürücüsü ve işleteni olduğu, davacının maliki olduğu ve davalıya Oto Sigorta (kasko) Poliçesi” ile sigortalı ambulansın bariyerlere çarptığını, kazada müvekili idareye ait ambulansın hasar gördüğünü, 01.10.2010 tarihinde davalı ... şirketine başvurulduğunu ancak davalının sürücünün alkolü olduğunu belirterek 22.09.2010 tarihli cevabi yazısı ile ödeme yapmayı reddettiğini, sürücünün alkolsüz olduğunu belirterek fazlaya ilşkin hakları saklı kalmak kaydıyla kasko bedeli olan 27.900,00 TL"nin talep tarihinden itbaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kazanın alkolün etkisi altında meydana geldiğini, zararın teminat dışı olduğunu, araç pert ise sovtaj değerinin tazminattan düşülmesi gerektiğini, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; araç sürücüsün %100 kusurlu olduğu, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediği, sovtaj değeri düşüldükten sonra ortaya çıkan gerçek zarar olarak 20.000,00 TL"nin davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 20.000,00 TL hasar tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak sigortalı tarafından kasko sigorta şirketi aleyhine açılan alacak davasıdır. Kasko Sigortası Genel Şartları"nın B.3.3.1.2.1 maddesi hükmü uyarınca "onarım masrafları sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşar ya da taşıt onarım kabul etmez ise taşıt tam hasara uğramış sayılır. Bu durumda değeri tamamen ödenen araç ve aksamı talep ettiği takdirde sigortacının
malı olur." Davalı ... şirketi meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup, sigortalı araç hurdasını sigorta ettiren kendisine verilmesini açıkça istemedikçe, sigortacı tarafından hasarlı araç sigortalının uhdesinde bırakılıp, sovtaj bedelinin tazminattan düşülmesi mümkün değildir. Zira kasko sigortasında aslolan amaç gerçek zarar bedelinin tamamen (azami poliçe teminatına kadar) karşılanmasıdır.
Somut olayda, sigortalı ambulansın kaza sonucunda pert olduğu anlaşılmaktadır. Sigorta ettiren davacı ..., sigortalı ambulansın hurdasının kendisine verilmesini istememiştir. Ancak Mahkmece, aracın hurda değeri olarak tespit edilen 7.000,00 TL aracın kazadan önceki 2. el değerinden tenzil edilerek bakiye miktara hükmedilmiştir. Tüm bu açıklamalara göre, davalı ... şirkletinin davacının zararının tamamının karşılanması gerekirken sigortalı ambulansın sovtaj (hurda) değerinin tazminattan düşülmesi ve bakiye miktara hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozma nedeni yapılmıştır.
2-Zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz isteme hakkına sahiptir. Sigorta sözleşmesinden doğan alacağın muaccel olduğu en erken tarih, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.3.1. Maddesine göre, hasar miktarına ilişkin belgelerin sigortacıya verilmesinden itibaren hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorunda olduğu 15 günün son günüdür. Somut olayda, davacı tarafça, davadan önce 01.09.2010 tarihinde davalı ... şirketine başvurulmuş, davalı ... şirketi tarafından 22.09.2010 tarihinde başvuru red edilmiştir. Başvuru (İhbar) tarihine 15 gün ilave edildiğinde, davalının 15.09.2010 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Bu durumda, hükmedilen tazminata temerrüt tarihi olan 15.09.2010 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 18/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.