Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, 2044 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan S...Ö...adına kayıtlı olduğunu, kadastro çalışmalarında parsel sınırlandırmalarının paftaya tersimatlarının hatalı yapıldığından gerçek yüzölçümün pafta ve tapuya yansıtılmadığını ve eksik olarak tespitinin yapıldığını, taşınmazın kuzey batısında bulunan yaklaşık 300-350 m2’lik bölümün 2044 parsel içerisinde olması gerekirken tapulama harici bırakıldığını ileri sürerek, tapulama harici bırakılan ve keşifte belirlenecek miktarın anılan parsele ilavesini istemişler, yargılama sırasında ıslah ile dava konusu taşınmazın tapuları kapsamında kaldığını belirtmişlerdir.
Davalı Hazine, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tapuya dayalı tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanının kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2044 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayanmak suretiyle davacıların miras bırakanı S... Ö... adına tespit ve tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar anılan parsele uygulanan kaydın kapsamında bir bölüm yerin tespit sırasında kadastro harici bırakıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlar ve mahkemece yapılan araştırma neticesinde teknik bilirkişilerce düzenlenen 14.9.2007 tarihli krokide (B) ile gösterilen 172.30 m2 lik bölümün tapu kaydı kapsamında kaldığı belinsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 3402 Sayılı Yasanın 20.maddesi hükmü uyarınca haritası bulunan tapu kayıtlarının kapsamının haritasının uygulanmak suretiyle belirleneceği açıktır.Yok eğer tapu kaydının haritası yok ise sınırlarının sabit olması halinde kapsamının sınırlarına değer verilerek benimseneceği bir başka ifade ile sabit sınırlı kayıtlarda sınırlar nereyi kapsıyorsa kaydın kapsamının bu olacağı yok eğer gayri sabit sınırlı ise kaydın miktarı ile geçerli olacağı tartışmasızdır.Gerek anılan bu ilkeler gerekse tapu kayıt sınırları gözetildiğinde kaydın sabit sınırlı olduğunu kabule olanak yoktur.O halde kaydın miktarı ile geçerli olacağında şüphe bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere; harita ve krokisi bulunan tapu kayıtlarına Medeni Kanunun 719, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi uyarınca kapsam belirleneceği kuşkusuzdur.Ancak böyle bir harita ve kroki yoksa veya uygulanabilir nitelik taşımıyorsa öncelikle tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gittileri ile birlikte Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilmesi,gitti kayıtlarının yüzölçümlerinde veya sınırlarında bir değişiklik varsa dayandığı belgelerin incelenip,doğru ve yasal bir nedenin bulunup bulunmadığının araştırılması,doğru esasa dayanmıyorsa,ilk tesisindeki sınırlara itibar edilmesi,ayrıca uygulamada yararlanmak üzere varsa komşu taşınmaz kayıtlarının getirtilmesi,böylece yanların dayandığı,usulüne uygun olarak çıkarılmış tüm belgeler toplandıktan,dosya öteki yönlerden de keşfe hazır hale geldikten sonra yöreyi iyi bilen yaşlı ve yansız yerel bilirkişi veya bilirkişiler aracılığı ile uygulama yapılması, kayıtlardaki her sınır yerel bilirkişi veya bilirkişilerden sorulup arazi üzerinde tespit edilmesi;gerektiğinde sınırlar hakkında açıklayıcı doyurucu bilgiler alınması, bilinmeyen sınırlar yönünden taraflara tanık dinletme olanağının sağlanması,komşu taşınmaz kayıtlarının da aynı şekilde uygulanarak yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin denetlenmesi gerekir.Öte yandan sınırlar değişebilir nitelikte ise veya tam olarak kapanmayıp açık yönler kalıyorsa, kayda değişmez sınırlarla bağlantı kesilmemek suretiyle miktarına göre kapsam belirlenmesi, ayrıca tapu fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilerden keşifte saptanan bilgi ve bulgulara uygun ve uygulamayı tam olarak yansıtan, infaza elverişli rapor ve kroki alınması zorunludur.
Somut olaya gelince, 2044 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının müfrez kayıt olduğu oysa mahkemece iskanen oluşan ana kayıt varsa haritası ile birlikte kapsamı tayin edilmeden ifraz tapusu kapsamında kaldığı yönündeki yetersiz araştırmaya dayalı olarak yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.Oysa yapılan uygulamanın yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
O halde, davalı Hazinenin temyiz itirazlaroı yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.