22. Hukuk Dairesi 2015/6091 E. , 2016/11403 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, hak kazanmasına rağmen kıdem tazminatının ve bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile izin, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ..., zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş, davacının iş sözleşmesinin belirli süreli olması sebebi kıdem tazminatına hak kazanamayacağını ve işyerinde fazla çalışma yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davacının iş sözleşmesinin belirli süreli olması sebebi kıdem tazminatına hak kazanamayacağını ve işyerinde fazla çalışma yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının fazla çalışma talebi tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Davacı tanıklarının da davalı aleyhine dava açtıkları ve somut davada çıkacak sonuçtan menfaat elde edecekleri tartışmasız olduğundan, başka delillerle desteklenmeden tek başına husumetli tanık anlatımına itibar edilmesi mümkün değildir. Ancak somut dosya bakımından, davacı ile aynı işyerinde çalışan tanıkların açtığı davalarda dava konusu fazla çalışma alacağının kısmen kabulüne karar verildiği ve kararların Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda tanıklar, beyanlarını Yargıtay incelemesinden de geçen mahkeme kararı ile kısmen doğrulamış olup; dava konusu alacaklar bakımından tanık ..."ın dava dosyası (Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/... esas, 2012/... karar sayılı dosyası) celp edilerek o dosyadaki çalışma şekline yönelik hesaplama ve kabule itibarla sonuca gidilmelidir. Ayrıca, davacı tanıklarının davalı işveren işyerinde 31.07.2008 tarihine kadar çalıştıkları anlaşıldığından, davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları süreler ile bağlı kalınmak suretiyle davacının fazla çalışma alacağı konusunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Zira tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma şekli ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir. Belirtilen sebeplerle; davacının fazla çalışma alacağı 31.07.2008 tarihine kadar olan dönem için tanık ..."in dosyasında yapılan hesaplama esas alınarak yeniden hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır. Bu yönler göz önünde bulundurulmadan sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyeri devrinin esasları ve sonuçları 4857 sayılı İş Kanunu"nun 6. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü edilen hükümde, işyerinin veya bir bölümünün devrinde devir tarihinde mevcut olan iş sözleşmelerinin bütün hak ve borçlarıyla devralan işverene geçeceği öngörülmüştür. Devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlarda ise, devreden işverenle devralan işverenin birlikte sorumluluğunun devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı Kanun"un 120. maddesi hükmüne göre mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesi halen yürürlükte olduğundan, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yöntemi bakımından işyeri devirlerinde belirtilen hüküm uygulanmalıdır. Anılan hükme göre, işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet sözleşmeleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde feshe yönelik açıklamada bulunmamış ve sadece hak kazanmasına rağmen kıdem tazminatının ödenmediğini ileri sürmüştür. Davacının iddia ettiği 31.12.2010 tarihinden sonra 01.01.2011 tarihinde başka bir işyerinden işe girişi bildirilmiş olup, bu işyerinin hangi şirkete ait olduğu ve davalıdan o dönem ihale ile iş alıp almadığı tespit edilmediğinden; davacının 31.12.2010 tarihinden sonra da farklı bir alt işverene bağlı olarak aynı işyerinde kesintisiz olarak aynı işi sürdürüp sürdürmediği denetlenememektedir. Mahkemece, davacının sigortalı hizmet cetvelinde 01.01.2011 tarihinde bildirimde bulunan işyerinin hangi işverene ait olduğu ve davalı Belediyeden ihale ile iş alıp almadığı, davacının bu kapsamda aynı işyerinde kesintisiz olarak aynı işte çalışmaya devam edip etmediği hususları araştırılarak tespit edilmeli, işyeri devri olduğunun belirlenmesi halinde feshe bağlı alacaklar olan kıdem tazminatı ile yıllık izin taleplerinin reddine, aksi halde şimdiki gibi kabulüne karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.