21. Hukuk Dairesi 2013/17973 E. , 2014/1797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2010/1132-2013/588
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan A.... Elektropanç Elektromekanik Sanayi Mühendislik Taahhüt ve Ticaret A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı A.... Elektropanç Elektrokekanik San. Müh. Taah. ve Tic. A.Ş."nin tüm; davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, geçirdiği iş kazası neticesinde yaralanan işçinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Kazalı işçinin, geçirdiği iş kazasında %31,1 oranında sürekli iş göremezliğinin; %20 oranında kusurunun bulunduğu; davalı işverenin ise %80 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Mahkemece, Davalı SGK"ya yönelik davanın husumet yokluğundan reddine; davacının, maddi zararının davalı SGK tarafından bağlanan gelirle karşılanması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddi ile 20.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı işverenden alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
A-Maddi tazminat talebi yönünden;
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, hükme esas alınan ve içeriğinden 2013 yılında düzenlendiği anlaşılmakla birlikte, üzerinde düzenlenme tarihi yer almayan hesap raporunda, Dairemizin yerleşik içtihadlarına aykırı olacak şekilde davacı işçinin bakiye ömrünün, PMF 1931 yaşam tablosu yerine, CSO 1980 adlı başkaca yaşam tablosu kullanılarak hesaplandığı ve yine iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında uygulanan ve Dairemizce kabul gören hesaplama yönteminin dışına çıkılarak, sigorta hukukunda uygulanan başkaca bir hesaplama yönteminin kullanıldığı; buna göre işlemiş-işleyecek ile aktif-pasif dönem ayrımları yapılmaksızın maddi zararı hesabı yapıldığı, bilinen toplam zarardan Borçlar Kanununun 55. maddesine aykırı olarak Kurumca belirlenen ilk peşin sermaya değeri ve sosyal yardım zammının tamanının mahsup edildiği anlaşılmaktadır.
Bu haliyle uyuşmazlık, maddi tazminatın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Tazminatın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik ve karşılık kusur oranları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Tazminat miktarının, PMF yaşam tablosuna göre işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Bu verilere göre dairemizin yerleşik uygulamalarına uygun şekilde aktüerya uzmanından hesap raporu aldırılarak toplam zararın belirlenmesi gerekir. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Davaya konu işkazası, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana geldiğinden, Kurumca rücu edilebilen peşin değer 506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre belirlenmelidir. İşverenin 506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayanan sorumluluk hali, kendisinin zamanında bildirimde bulunmamasından kaynaklandığından, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından, bu halde dahi 26. maddeye göre rücu edilebilen miktar kadar indirim yapılması gerekecektir.
Anayasa Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E: 2003/10, K: 2006/106 sayılı Kararı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı yada hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, rücu davasında, ilk peşin değerli gelirin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir.
Yapılacak iş; uzman hesap bilirkişiden yukarıda belirtilen prensiplere uygun şekilde hesap raporu aldırılması; bu rapora göre belirlenen toplam zarardan, davacı işçiye SGK tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ve varsa Kurumdan sorularak tespit edilecek geçici iş göremezlik ödeneğinin davalı işverene rücu edilebilir kısımlarının tenzili sonucu karşılanmayan zararın tespit edilmesi ile sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
B-Manevi tazminat talebi yönünden ise;
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 20.000 TL manevi tazminat azdır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalılardan A......Elektropanç Elektromekanik Sanayi Mühendislik Taahhüt ve Ticaret A.Ş."ne yükletilmesine, 10/02/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.