12. Ceza Dairesi 2014/5077 E. , 2015/4610 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Her iki sanık hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK"nın 53/1, 52/2 maddeleri uyarınca mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ..."ın adli sicil kaydında bulunan ... Sulh Ceza Mahkemesi"ne ait 28/11/2006 tarih, 2005/861 Esas, 2006/403 Karar sayılı ilamın tekerrüre esas olup, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nın 58/6 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış olup;
Sanıkların,... Koruma Kurulu"nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisine izin almaksızın toprak dökümü yaptıklarının iddia olunduğu, 13/05/2009 tarihli “havzalarda çevre denetim tutanağı” na göre, sanıklara ait ikametin yanında bulunan arazide toprak dökümü gerçekleştirildiği, kolluk kuvvetlerince düzenlenen 18/10/2010 tarihli tutanak ile, suça konu arazi üzerinde iki katlı betonarme bir bina ve binanın hemen önünde yaklaşık 2000 metre karelik bir bahçe bulunduğunun, bahçede sebze ekili olduğunun belirlendiği, sanık ..."ın da aynı tarihte kolluk kuvvetlerine verdiği ifadede, arazi üzerinde bulunan iki katlı evin farklı dairelerinde kendisinin ve ağabeyi olan ..."ın ikamet ettiklerini, sözü edilen araziye hafriyat toprağı dökülmediğini, kendisinin ve ağabeyinin yıllardan beri araziye sebze ektiklerini beyan ettiği, 30/11/2011 tarihinde icra edilen keşif sonrası fen bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, 2000 metre karesine toprak dökümü yapılan 7025 metre karelik bahçe vasıflı taşınmazın Maliye Hazinesi adına tapu siciline tescil edilmekle birlikte, kadastro tespitine göre sanıkların kullanımında olduğunun belirtildiği, inşaat bilirkişisince düzenlenen raporda ise, suça konu araziye hafriyat malzemesi dökülüp, dökülen malzemenin tesviye edildiğinin, 13/05/2009 tutanak tarihi öncesinde başlanıp zaman içinde devam eden fiilin “fiziki müdahale” ve aynı zamanda doğal yapının bütünselliğini bozucu nitelik taşıdığının, dökülen toprağın kaldırılması durumunda dahi doğal yapının eski hale gelmesinin mümkün olmadığının belirtildiği, tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ile, tapuda Maliye Hazinesi adına kayıtlı olup sanıklar tarafından kullanılan araziye izinsiz toprak dökümü yapıldığının sabit olduğu, her ne kadar sanıklar aşamalardaki savunmalarında suçlamayı kabul etmemişlerse de, gerek kolluk kuvvetlerince tanzim edilen gerekse fen bilirkişi raporunda mevcut olay yeri krokisine göre, sanıkların ikametlerinin toprak dökülen arazi içerisinde yer aldığı ve sözü edilen arazinin sanıklar tarafından tarımsal amaçla kullanıldığı, 2000 metre karelik alana toprak dökülmesi fiilinin zaman ve iş gücü bakımından yoğunluğu dikkate alındığında, sanıkların, araziye toprak döktürmediklerine yönelik savunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, doğal yapıya eski hale gelmeyecek şekilde zarar veren sanıkların eylemlerinin “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” kapsamını aşıp, zarar suçu boyutuna ulaştığı anlaşılmakla, hatalı nitelendirme ile hüküm tesisi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış olup, gerekçelendirmedeki eksiklik nedeniyle bozma öneren tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafinin, sanıkların isnat edilen suçu işlemediklerine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan zarar görmediğinden, anılan suçtan açılan davaya katılma hakkını haiz olmayan ... adına kurum vekilinin katılma talebi kabul edilerek, yargılama sonunda lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi,
2- Suçtan zarar gören ... Bakanlığı adına hazine vekilince sanık ... hakkında açılan dava yönünden katılma talebinde bulunulması ve anılan talebe atfen katılma kararı verilmesi karşısında, katılan kurum lehine vekalet ücretinin sanık ..."dan tahsil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının yargılama giderlerinden önce gelen paragrafı, “Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan... Bakanlığı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.200 TL vekalet ücretinin sanık ..."dan alınarak katılan kuruma verilmesine” şeklinde düzeltilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 12/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.