7. Hukuk Dairesi 2021/1243 E. , 2021/2837 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.07.2010 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 22.02.2018 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 09.11.2021 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, Mersin 6. Noterliğinin 26.04.2002 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile vaat borçlusu ve davalıların murisi...’ın, müvekkiline önceki eşi olan ...’dan intikal eden dava konusu 254 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini satmayı vadettiğini, muris Mustafa Ayhan’ın 16.02.2003 tarihinde öldüğünü, geriye mirasçısı olarak davacı ile davalıların kaldığını belirterek, dava konusu 254 parsel sayılı taşınmazda davalılar adına kayıtlı hisselerin davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. 28.11.2017 tarihli beyan dilekçesinde ise tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde 30.000TL tazminatın satış tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini istemiştir.
Davalılar vekili, satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu, murislerinin satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte akıl sağlığının yerinde olmadığını, açılan vesayet davasından daha sonra vazgeçildiğini, murisin müvekkillerinden mal kaçırmak amacıyla önceleri bakıcısı olan ancak daha sonra evlendiği davacıya dava konusu taşınmazı gerçekte bağışladığı halde satış gibi göstermek suretiyle satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini beyan ederek davanın reddini olmadığı takdirde tenkis kurallarının uygulanması gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2014/8353 Esas, 2014/14198 Karar sayılı ilamıyla, “Davalılar murislerinin kendilerinden mal kaçırmak amacıyla davacı ile satış vaadi sözleşmesi düzenlediğini yani sözleşmenin muvazaalı olduğunu savunduğundan mahkemece gerçek amacın belirlenebilmesi için sözleşmenin yapıldığı tarihteki murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mal varlığına oranı, murisin temlikle elde edilecek satış bedeline ihtiyaç durumu ve bu bedelin makul kalacak bir sınırda olup olmadığı dikkate alınmalı, savunmada bildirilen nedenler açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar.
Somut olayda; bozma ilamında özellikle davalı tarafın satış vaadi sözleşmesinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğuna yönelik savunması ile diğer savunmalarının açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilmiştir. Ancak mahkemece, bozma ilamında değinilen hususlar yönünden sadece kolluk araştırması yapılarak ve murisin unutkanlığı olduğunu beyan eden tanık anlatımları doğrultusunda muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur. Hâl böyle olunca; mahkemece, davalıların satış vaadi sözleşmesinin ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğu savunması yönünden, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa murise ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın 2659 sayılı Yasanın 7 ve 16. maddeleri hükümleri gereğince Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihte murisin ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması gerekir. Murisin ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde mahkemece, davalıları muvazaa savunması üzerinde durularak murise ait taşınmaz kayıtları dosyaya getirtilerek, bu taşınmazlardan dava dışı olanların değerleri ile satış vaadi sözleşmesi ile satışı vadedilen dava konusu taşınmazda murisin satmayı vadettiği hissenin değeri belirlenerek dava konusu taşınmazın murisin tüm mamelekine oranının belirlenmesi, bunun makul karşılanabilecek sınırda kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Öte yandan, taraflarca usulüne uygun bildirilen tanıklar dinlenerek, murisin davalılardan mal kaçırmasını gerektirir bir husus olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek miras bırakanın 26.04.2002 tarihinde taşınmazdaki hissesine yönelik satış vaadi sözleşmesi yoluyla yaptığı temlikteki gerçek iradesinin açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.050.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın davacı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.