Abaküs Yazılım
İkinci Bölüm
Esas No: 2013/1644
Karar No: 2013/1644
Karar Tarihi: 5.11.2015

Kurumlar arası yanlış bildirim - Borç çıkarılması - Mülkiyet hakkı - Adil yargılanma hakkı - AYM İkinci Bölüm 2013/1644 Esas 2013/1644 Karar Sayılı İlamı

 

 

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NURDAN SARI BAŞVURUSU

Başvuru Numarası: 2013/1644

 

Karar Tarihi: 5/11/2015

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Alparslan ALTAN

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

Raportör Yrd.

:

Gökçe GÜLTEKİN

Başvurucu

:

Nurdan SARI

Vekili

:

Av. Tahsin ÖZER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi hizmetlerinin Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK/Kurum) tarafından BAĞ-KUR’a yanlış bildirilmesi sonucu adına çıkarılan borcun prim aslı dışındaki kısmının iadesi talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/2/2013 tarihinde İzmir 9. İş Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/6/2013 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 26/3/2015 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir.

6. Bakanlığın 27/4/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucunun 24/7/1979 tarihi ile 15/11/1994 tarihi arasında aralıklı olarak Kurum’a tabi çalışmalarının bulunduğu, 1/2/1995 ile 30/9/1999 tarihleri arasında da isteğe bağlı prim ödediği tespit edilmiştir.

9. Başvurucu, şirket ortaklığına istinaden BAĞ-KUR sigortalılığının başlaması üzerine Kuruma tabi olan eski çalışma süresinin eklenmesi talebinde bulunmuş, bu çalışma süresi Kurum tarafından Bağ- Kur"a 2612 yerine 2232 gün olarak bildirilmiştir. BAĞ-KUR bu bildirim üzerine başvurucunun 7. derece olması gereken basamak intibakını 6. dereceden yapmıştır.

10. Başvurucu 2005 yılında tekrar Kuruma bağlı olarak çalışmaya başlamış, bahsedilen yanlışlığın düzeltilmesi için 25/11/2005 tarihinde BAĞ-KUR"a bildirimde bulunmuştur.

11. Başvurucu 2009 yılında emeklilik talebinde bulunmuş, basamak farkından kaynaklanan 512,46 TL’si prim aslı olmak üzere toplam 3.671,61 TL borcu olduğu başvurucuya bildirilmiştir. Başvurucu ihtirazi kayıtla borcu ödemiş ve kendisine yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

12. Başvurucu, 1/10/1999 ile 30/6/2005 tarihleri arasında şirket ortaklığı nedeniyle BAĞ-KUR kapsamında olduğunu, primlerini düzenli şekilde ödediğini, kesilen cezanın mahiyetinin belli olmadığını belirterek emeklilik aşamasında kendisinden hatalı basamak intibakı nedeniyle tahsil edilen 3.159,15 TL cezanın iadesi talebiyle 3/2/2010 tarihinde İzmir 9. İş Mahkemesinde dava açmıştır.

13. Mahkemenin 25/8/2010 tarihli ve E.2010/94, K.2010/511 sayılı kararıyla alınan bilirkişi raporunda başvurucunun 7 olması gereken basamağının 6 olarak belirlenmesine göre yapılan basamak intibakından doğan basamak farkı, prim farkı, basamak yükseltme farkı ve giriş keseneği olmak üzere toplam 595 TL borcu bulunduğunun ifade edildiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne, 3076,61 TL"nin başvurucuya iadesine karar verilmiştir.

14. Temyiz üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin, 24/5/2012 tarihli ve E.2010/11225, K.2012/9088 sayılı kararıyla Kurum tarafından yapılan basamak intibakının yerinde olduğu, başvurucunun SSK hizmetlerini ve basamağını bilmesi gerektiği, basamak farkları ve gecikme zammının tahsilinde isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.

15. Bozmaya uyularak yürütülen yargılama sonucunda Mahkemenin 26/9/2012 tarihli ve E.2012/355, K.2012/508 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.

16. Kararın temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 20/12/2012 tarihli ve E.2012/21435, K.2012/24083 sayılı kararıyla İlk Derece Mahkemesinin kararı onanmıştır.

17. Karar, başvurucuya 23/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 22/2/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

19. 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı mülga Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun (BAĞ-KUR Kanunu) “basamak göstergeleri” kenar başlıklı 50. maddesi şöyledir:

 “Bu kanuna göre sigortalıların ödiyecekleri primlere esas olmak üzere bildirecekleri aylık gelir basamakları;

 Birinci basamak : 400

 İkinci basamak : 540

 Üçüncü basamak : 700

 Dördüncü basamak : 900

 Beşinci basamak : 1 200

 Altıncı basamak : 1 600

 Yedinci basamak : 2 000

 Sekizinci basamak : 2 400

 Dokuzuncu basamak : 2 800

 Onuncu basamak : 3 250

 Onbirinci basamak : 3 750

 Onikinci basamak : 4 500 liradır.”

20. 1479 sayılı mülga Kanun’un 51. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Sigortalı seçtiği basamakta 2 tam yıl prim ödemedikçe ve sırası dışında basamak değiştiremez. Basamak değiştirme isteği Kuruma yazıyla bildirilir. Bu yazılı talebi takibeden aybaşından itibaren sigortalı, seçtiği basamak üzerinden primlerini öder.”

21. 1479 sayılı mülga Kanun’un 53. maddesi şöyledir:

 “Sigortalı, 49 uncu maddede belirtilen prim borcunu, (Ocak - Mart), (Nisan-Haziran), (Temmuz - Eylül) ve (Ekim - Aralık) sürelerine ait olmak üzere, ilgili dönemi takibeden ayın sonuna kadar Kuruma ödemek zorundadır.

 Primler, süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmiyen kısmına sürenin bittiği tarihten başlıyarak ilk dönem için% 10 fark ve bundan sonra geçecek her ay için% 2 gecikme zammı uygulanır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 5/11/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 22/2/2013 tarihli ve 2013/1644 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, hizmet süresinin BAĞ-KUR tarafından hatalı hesaplandığını, bu durum Kurum tarafından BAĞ-KUR"a bildirildiği hâlde BAĞ-KUR tarafından basamak düzeltmesine bağlı prim borcunun kendisinden tahsilinin sağlanmadığını, beş yıl sonra emeklilik için yaptığı başvuru sırasında durumdan haberdar olduğunu, prim borcunun gecikme zammı ile birlikte tahsilinin kendisinden talep edilmesi nedeniyle zarara uğratıldığını, yapılan hatalı işlemden haberdar edildiği takdirde prim borçlarının yapılandırılmasına yönelik kanundan yararlanabileceğini, uğradığı zararın giderilmesi istemiyle açtığı davanın reddedildiğini, İdarenin hatalı işleminde kendi kusurunun bulunmadığını, Yargıtayın güncel ve yerleşik içtihadına göre emsal olaylarda verilen kararlarında prim aslı dışındaki borçtan sigortalının sorumlu tutulamayacağının belirtildiğini ifade ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

24. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun; hizmet süresinin BAĞ-KUR tarafından hatalı hesaplanması sonucunda ortaya çıkan prim borcunun kendisine gecikme zammı ile birlikte ödetilmesi nedeniyle zarara uğratıldığını, İdarenin hatalı işleminde kusurunun bulunmadığını, Yargıtayın emsal olaylardaki kararlarında prim aslı dışındaki borçtan, sigortalının sorumlu tutulamayacağının belirtildiğini ifade ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun tüm iddialarının mülkiyet hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Açıkça dayanaktan yoksun olmayan ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmayan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

26. Başvurucu, hizmet süresinin BAĞ-KUR tarafından hatalı hesaplanması sonucunda ortaya çıkan prim borcunun kendisine gecikme zammı ile birlikte ödetilmesi nedeniyle zarara uğratıldığını belirterek Anayasa"da güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür (bkz. § 23).

27. Başvurucunun ihlal iddiasına konu olan mülkiyet hakkı, Anayasa"nın 35. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"ne (Sözleşme) Ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesinde düzenlenmiştir.

28. Anayasa"nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

 Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

 Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

29. Sözleşme’ye Ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesi şöyledir:

"Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

 Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez."

30. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı; mevcut mal, mülk ve varlıkları koruyan bir güvencedir. Bir kişinin hâlihazırda sahibi olmadığı bir mülkün mülkiyetini kazanma hakkı, kişinin bu konudaki menfaati ne kadar güçlü olursa olsun Anayasa ve Sözleşme"yle korunan mülkiyet kavramı içinde değildir. Bu hususun istisnası olarak belli durumlarda, bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir "alacağı" elde etmeye yönelik "meşru bir beklenti", Anayasa"nın ve Sözleşme"nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı güvencesinde yer alır (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, B. No: 2012/636, 15/4/2014, § 36, 37).

31. Başvurunun konusu, hizmet süresinin BAĞ-KUR tarafından hatalı hesaplanması sonucunda ortaya çıkan prim borcunun gecikme zammı ile birlikte başvurucuya ödetilmesi nedeniyle başvurucunun mal varlığında meydana gelen eksilmedir.

32. Başvurucu, şirket ortaklığına istinaden BAĞ-KUR sigortalılığının başlaması üzerine Kuruma tabi olan eski çalışma süresinin eklenmesi talebinde bulunmuş, bu çalışma süresi Kurum tarafından BAĞ-KUR’a 2612 yerine 2232 gün olarak bildirilmiştir. BAĞ-KUR bu bildirim üzerine başvurucunun 7. derece olması gereken basamak intibakını 6. dereceden yapmıştır. Başvurucunun 2009 yılında emeklilik talebinde bulunduğu sırada basamak farkından kaynaklanan 512,46 TL"si prim aslı olmak üzere toplam 3.671,61 TL borcu olduğu kendisine bildirilmiştir. Başvurucu, ihtirazi kayıtla borcu ödemiş ve kendisine yaşlılık aylığı bağlanmıştır.

33. Başvurucunun, sigorta primlerini düzenli şekilde ödediğini belirterek emeklilik aşamasında kendisinden hatalı basamak intibakı nedeniyle tahsil edilen 3.159,15 TL cezanın iadesi talebiyle 3/2/2010 tarihinde İzmir 9. İş Mahkemesinde açtığı dava; alınan bilirkişi raporunda başvurucunun 7 olması gereken basamağının BAĞ-KUR tarafından 6 olarak belirlenmesine göre yapılan basamak intibakından doğan basamak farkı, prim farkı, basamak yükseltme farkı ve giriş keseneği olmak üzere toplam 595 TL borcu bulunduğunun ifade edildiği belirtilerek kısmen kabul edilmiş, temyiz üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 24/5/2012 tarihli kararıyla başvurucunun SSK hizmetlerini ve basamağını bilmesi gerektiği, basamak farkları ve gecikme zammının tahsilinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuş, Mahkemece yeniden yürütülen incelemede davanın reddine karar verilmiş, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi tarafından karar onanmıştır (bkz. §§ 11-15).

34. 1479 sayılı Kanun’un 53. maddesinde sigortalıların prim borçlarını ilgili dönem sonunda ödemelerinin zorunlu olduğu, süresinde ödenmeyen primlere sürenin bittiği tarihten başlayarak ilk dönem için %10 oranında farkın, daha sonra geçen her ay için %2 oranında gecikme zammının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

35. Anayasa’nın 35. maddesine göre kişilerin mülkiyet hakları ancak kanunla öngörülmüş usullerle ve kamu yararı gereği sınırlanabilir. Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi gereği, kişilerin mülkiyet haklarına getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmaması ve ulaşılmak istenen kamu yararı ile bireyin sınırlandırılan hakkı arasında adil bir dengenin kurulması gerekir.

36. Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarında da belirtildiği gibi sosyal devlet ilkesiyle yakından ilgisi olan ekonomik ve mali politikalarda devlet tarafından üstlenilen sorumluluğun gereklerinin sağlıklı bir şekilde yerine getirilebilmesi için birtakım düzenlemeler yapılması kaçınılmazdır. Dolayısıyla devletin sosyal ve ekonomik politikalara ilişkin takdir yetkisi geniştir. Bununla birlikte mülkiyet hakkına yönelik müdahale oluşturan düzenlemenin -meşru kabul edilebilmesi bakımından- kamu yararını gerçekleştirme amacını taşıması ve müdahale sonucunda ortaya çıkan yeni durumun ve bozulan yararlar dengesinin bireye kişisel ve aşırı bir yük yüklememesi gerekir (Korkut Bahadır, B. No: 2014/4025, 11/12/2014, §§ 42, 43). Belirtilen tespitler sosyal güvenlik sistemini ilgilendiren düzenlemeler ve bireylere uygulanan yaptırımlar açısından da geçerlidir.

37. Somut olayda, başvurucunun haberdar olmadığı hatalı idari işlem nedeniyle gecikme cezası ödemek zorunda bırakıldığı iddiasıyla açtığı davada, Yargıtayın bozma ilamına uyan İlk Derece Mahkemesinin 26/9/2012 tarihli kararıyla başvurucunun SSK hizmetlerini ve basamağını bilmesi gerektiği, basamak farkları ve gecikme zammının tahsilinde isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Başvurucu tahsil edilen 3.159,15 TL’nin mahiyetinin belli olmadığını iddia etmiş; prim borcu dışında ödenen parasal fark, Mahkeme tarafından gecikme zammı olarak nitelendirilmiş ve davanın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda prim borcu asıl alacağının 595 TL olarak belirtildiği ve İdarenin hatalı işlemi nedeniyle başvurucudan 3.076,61 TL’nin fazladan tahsil edildiğinin ifade edildiği anlaşılmıştır.

38. Başvuru konusu olayda, SSK tarafından BAĞ-KUR’a yapılan hatalı bildirim sonucunda BAĞ-KUR tarafından hatalı işlem tesis edilmiş, söz konusu hatanın Kurum tarafından BAĞ-KUR’a bildirilmesine karşın başvurucunun emeklilik talebinde bulunmasına kadar geçen sürede herhangi bir düzeltme işleminin yapılmadığı anlaşılmıştır. Başvurucu tarafından açılan davada, Mahkemenin 25/8/2010 tarihli kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; temyiz üzerine Yargıtay tarafından kararın bozulması sonucunda Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verildiği belirlenmiştir. Başvurucu tarafından sunulan emsal Yargıtay kararlarının incelenmesi neticesinde İdarenin hatalı işlemi nedeniyle basamak farkından doğan prim alacaklarına uygulanan gecikme zammından bireylerin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı yönünde kararların verildiği tespit edilmiştir (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi E.2010/130, K.2011/7751, 26/5/2011; Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, E.2004/9146, K.2004/12678, 28/12/2004). Belirlenen kararlar gözönüne alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin başvurucu açısından öngörülebilir nitelikte olmadığı anlaşılmış, bunun yanısıra basamak farkından kaynaklanan prim borçları için geç ödeme nedeniyle ortaya çıkan değer kaybını da aşarak geç ödeme yapan bireylerin cezalandırılması yönünde sonuç doğuran gecikme zammı uygulaması nedeniyle 512,46 TL tutarındaki prim borcu için başvurucudan 3.076 TL tutarın tahsil edilmesiyle başvurucu üzerinde aşırı ve orantısız bir yüke sebep olunmuş, hakkın özüne dokunur şekilde ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir.

39. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

40. Başvurucu 4.467,10 TL maddi tazminata hükmedilmesini veya yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

 “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

42. Başvurucu, emeklilik işlemleri sırasında İdarenin hatalı işlemi nedeniyle basamak intibakından kaynaklanan prim borcu ve gecikme zammı olarak toplam 3.671,61 TL ödeme yapmıştır. Söz konusu hatalı idari işlem dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği tespit edilmiş olup başvurucunun kişisel yararı gözönünde bulundurulduğunda başvurucu açısından yalnızca ihlalin tespitiyle giderilemeyecek bir maddi zarar bulunduğu anlaşıldığından başvurucudan tahsil edilen 3.076,61 TL tutarındaki tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

43. Dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harçtan ve 1.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Başvurucunun Anayasa"nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucudan tahsil edilen net 3.076,61 TL"nin tahsilat tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte TAZMİNAT OLARAK ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,

D. 198,35 TL harç ve 1.500 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,

F. Kararın bir örneğinin İzmir 9. İş Mahkemesine gönderilmesine

5/11/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi