5. Hukuk Dairesi 2017/11084 E. , 2018/1741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R –
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki ... Köyü 104 ada 422, 424, 425 ve 433 parsel sayılı taşınmazlara gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde yöntem itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmaz hakkında sulu ya da kuru arazi olarak kesin bir belirleme yapılmadan iki ayrı alternatife göre hesaplama yapılmak suretiyle değerlendirme yapılmış ise de; sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yeraltı suyundan hangi sistemle yararlanıldığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompalama veya damla sulama yöntemi ile yapılan bir sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği
düşünülmeden ve sulama kaynağı, suyun her mevsim yeterli olup olmadığı açıklanmadan taşınmazın sulu ya da kısmen sulanabilen arazi olarak iki ayrı alternatife göre yapılan hesaplamayla düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna dayanılarak eksik incelemeyle hüküm kurulması,
2- 6495 sayılı kanunun 27.maddesi ile Kamulaştırma Kanununun 25.maddesine eklenen son fıkra uyarınca köyde yapılan ilanın askıdan indiği 14.05.2014 tarihinden önce ağaçların dikildiği sabit olup, Kamulaştırma Kanununun 25/2. maddesi uyarınca ağaçların bedellerinin tahsiline karar verilmesi gerektiğinden, yazılı gerekçe ile ağaç bedellerine hükmedilmemesi,
3-Gerekçeli kararın hüküm kısmında dava konusu taşınmazların ada numaraları gösterilmeksizin, parsel numaraları üzerinden hüküm kurulması,
4- Kamulaştırma bedeline karar tarihine kadar faiz işletilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde faiz bitiş tarihinin gösterilmemesi,
5-Dava konusu taşınmazlardan 104 ada 425 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında yer alan ipotek şerhinin hükmedilen bedele yansıtılmaması,
Kabule göre de;
6-Dava konusu taşınmazlardan 104 ada 425 parsel sayılı taşınmazın değeri hesaplanırken, işlem hatası yapılarak 267.464,72 TL yerine 259.326,85 TL kamulaştırma bedelinin tespiti,
Doğru görülmemiştir.
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.