21. Hukuk Dairesi 2018/5712 E. , 2019/3499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacılar murisinin kalp krizi şeklinde gerçekleşen iş kazasında vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde sigortalının %30, davalının ise %70 oranında kusurlu oldukları, dava dilekçesinde veya ıslah dilekçesinde manevi tazminatlar yönünden faiz isteminde bulunulmadığı, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda kusur indirimi yapılacağı belirtilmesine rağmen belirlenen maddi zarar tutarlarından sigortalının kusuru oranında indirim yapılmadığı anlaşılmaktadır.
3-Mahkemece taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiği HUMK’nun 74 ve HMK ’nun 26. Maddelerinin emredici kuralıdır. Hal böyle olunca, davacıların manevi tazminat istemleri yönünden faiz isteminde bulunmadıkları gözden kaçırılarak hüküm altına alınan manevi tazminat tutarlarına faiz işletilmesine karar verilmesi hatalı olmuştur.
4-Maddi zararın saptanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgöremezlik ve müterafik kusur oranları, Kurum tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonra da bakiye ömrüne kadar (pasif) dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı, sigortalının geçici iş göremez kaldığı dönemde iş gücünün tamamınından yoksun bulunduğu kabul edilerek %100 malul olduğu kabul edilerek hesap yapılması, sürekli iş göremezliğe girdiği tarihten itibaren ise maluliyet oranı üzerinden hesap yapılması ve sigortalının kusuru oranında indirim yapılarak hesap edilecek tazminat alacağından bağlanan gelirlerin rücuya tabi kısmı tenzil edilmek suretiyle netice tazminat alacağının belirlenmesi Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda belirlenen maddi zarar tutarlarından murisin kusuru oranında indirim yapılmamış olması isabetsizdir.
Yapılacak iş, davacıların maddi zararlarının hesaplanması noktasında hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda belirlenen maddi zarar tutarlarından murisin kusuru oranında indirim yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 07/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.