8. Hukuk Dairesi 2012/3353 E. , 2012/9526 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Tazegül Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Aşkale Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 08.12.2011 gün ve 96/234 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, miras yoluyla intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle mevkii ve sınırları dava dilekçesinde yazılı kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... Tüzel Kişiliği temsilcisi, yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davacının 160, 1641, 165 ve 1648 nolu parsellerle çevrili tespit dışı bırakılan dava konusu taşınmazın zilyedi olduğu, davacının dedesinden babasına babasından da davacıya intikal etmek suretiyle nizasız ve fasılasız 20 yıl devam ettiği, zilyetlik koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 160, 164, 165 ve 1648 nolu parsellerle çevrili tespit dışı bırakılan dava konusu taşınmazın 12250,25 m2 alan ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir Hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın davacıya babasından intikal etmesi nedeniyle zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve dava şartının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazların dedesinden babasına, babasındanda kendisine kaldığını bildirmiştir. Daha sonra davacı vekili 30.09.2010 tarihli oturumda dava konusu yerin davacının babasından kaldığını kardeşler arasındaki taksimle davacıya bırakıldığını beyan etmiştir. Yargılamanın 09.12.2010 tarihli oturumunda ise davacı dava konusu yerin babasındanda kaldığını, kardeşleri ile arasında yapılan harici satım sözleşmesiyle kendine intikal ettiğini açıklamıştır.
Dosya arasındaki mirasçılık belgesine ve Uyaptan alınan nüfus aile kayıt tablosuna göre davacının miras bırakanı-babası 10.08.1966 tarihinde ölmüştür. Davacının miras bırakanının ölüm tarihine göre TMK.nun 701 maddesi gereğince terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygın bulunmaktadır. TMK.nun 640 ve 702.maddeleri hükümlerine göre elbirliği mülkiyetinde tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Yani tasarrufi işlemler tüm mirasçıların katılımıyla yapılabilir. Kural olarak, dava açmak da tasarrufi bir işlemdir. Miras bırakandan intikal ettiği iddiasıyla 3.kişilere karşı açılan davalarda, uyuşmazlık konusu taşınmazın taksim, bağış vb. şekilde mirasçılardan birine veya bir bölümüne bırakıldığının kanıtlanamaması halinde, mirasçılardan biri veya bir kısmı adına tescil isteyemeyeceğine ve dava dışı mirasçılar olması halinde tüm mirasçılar adına tescil istenilmediği için, dışarıda kalan mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla da davanın yürütülmesi mümkün olmadığına göre işin esasına girilmeksizin davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir.
Ne var ki, somut olayda miras bırakandan kaldığı iddia olunan taşınmazın taksim edilip edilmediği hususu üzerinde durulmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, HMK.nun 288 vd.maddeleri gereğince mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklara uyuşmazlık konusu taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, zilyetliğin davacıya ne şekilde intikal ettiği hususlarının sorularak dava şartı üzerinde durulması, uyuşmazlık konusu taşınmazın miras bırakandan intikalen davacıya kaldığının doğrulanması halinde yargılamaya devamla iddia ve savunma doğrultusunda inceleme yapılarak davanın esası bakımından hüküm kurulması; dava konusu taşınmazın miras bırakandan intikalen davacıya kaldığının ispatlanamaması-tüm mirasçılara ait bulunduğunun anlaşılması halinde ise dava yalnız davacı adına tescil istemiyle açıldığından, tüm mirasçılar adına tescil istenilmediğinden diğer mirasçıların davaya dahil edilmesi veya temsilci atanması suretiyle de dava şartının yerine getirilmesi mümkün olmadığına göre davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK.nun 440/2. bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna 19.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.