Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/11446
Karar No: 2019/11340
Karar Tarihi: 16.12.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/11446 Esas 2019/11340 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/11446 E.  ,  2019/11340 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı Hazine vekili, dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazların 7010 sayılı ..., ..., ..., ... ve ... Vilayetleri Dahilinde Meydana Gelen Yer Sarsıntısında Zarar Görenlere Yapılacak Yardım Hakkında Kanuna göre nafia vekaleti tarafından kamulaştırılarak ve aynı Kanunun 18. maddesine göre yapılan kadastro işlemi sonucunda müvekkil idarenin mülkiyetine geçmiş ve 04.04.1967 ve 03.12.1968 tarihleri itibariyle 775 sayılı gecekondu kanununa göre konut alanı olarak kullanılmak üzere davalı belediyeye devredildiğini, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında Eski eserdir şerhi bulunduğunu, tarihi ve turistik bölge olarak belirlenen alan içinde kaldığını, zeminin ise deniz kıyısında bulunduğu görüldüğünden dolayı davalı adına olan tapu kayıtlarının iptal edilerek müvekkil kurum adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili: davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece ilk olarak davanın tümüyle reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine hükmün 1.Hukuk Dairesi"nin 27.06.2011 tarihli ve 2011/3433 Esas, 2011/7629 Karar sayılı ilamı ile "..Ne varki, davacı Hazine tarafından davaya konu taşınmazların bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı da ileri sürülmüş olup, anılan istek yönünden hükme yeterli uygulama yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur."" gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, ilgili taşınmazların fen bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 17.02.2014 tarihli raporu ve ekli krokisinde gösterilen kısımlarının tapusunun iptali ile bu kısımların taşınmazdan ifraz edilerek maliye hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.
    Mahkemece her ne kadar bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine getirildiğinin kabulü mümkün değildir.

    Anayasanın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Yasası"nın 5. maddesine göre kıyılar; Devlet"in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. 4.madde hükmüne göre Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi, Kıyı Kenar çizgisi: Kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınır, Kıyı ise: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır. TMK"nin 999.maddesine göre de; özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz, tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.
    Uyuşmazlığın bu niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.
    İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu"nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanunun 5 ve 9.maddeleri ile 13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanunun 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardıkları bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir. İdarenin söz konusu çalışmalarını yok saymak da doğru olmaz.
    Açıklanan nedenlerle, idarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

    Somut olayda; her ne kadar idarece belirlenmiş kıyı kenar çizgisine göre 17.02.2014 tarihli fenni bilirkişi raporunda ilgili parsellerin bir kısmının kıyı çizgisi içerisinde kaldığı belirlenmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, gözlem çukuru açılmamış ve aynı raporda "" sınırın tam olarak belirlenmesi için kıyı kenar çizgisi sınırları boyunca sondajlar yapılarak kesinleştirilmesi mümkündür"" şeklinde tespitlere yer verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda, fenni bilirkişi raporuna atıf yapılmakla yetinilmiş yöntemince kıyı kenar çizgisi tespit edilmemiş, tespit edilen kıyı kenar çizgisi kroki üzerinde gösterilmemiş, kıyı kenar çizgisinin muhtemelen geçebileceği yerin neresi olduğuna değinilerek, esasen bilirkişilerce yapılması gereken, gerekli görülen yerlerde, uygun sayıda sondaj ve/veya araştırma çukurları açımı ile kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi işi heyetçe yapılmayarak, rapor içeriğinde yapılması gereken iş olarak belirtilmekle yetinilmiş, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı, hükme esas alınmaya elverişli bulunmayan bilirkişi heyet raporuna göre hüküm tesis edilmiştir.
    Mahkemece yapılacak iş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı doğrultusunda, idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanmak, az yukarıda açıklanan şekilde yöntemine uygun olarak kıyı kenar çizgisini belirlemek, bilirkişi kurulunca belirlenen kıyı kenar çizgisi ile İdarece oluşturulan kıyı kenar çizgisinin örtüşüp örtüşmediği, örtüşmemekte ise kıyı kenar çizgisinin parselin neresinden geçtiği, idarece oluşturulan kıyı kenar çizgisi ile bilirkişiler tarafından tespit edilen kıyı kenar çizgisi arasındaki çelişkinin nedenleri hakkında bilirkişi kurulundan bilimsel gerçeklere ve maddi bulgulara dayalı, denetime açık rapor almak, yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması durumunda ise ne kadarlık bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, sonucuna göre karar vermektir.
    Anılan yönler gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
    Kabule göre de; mahkemece hüküm kurulurken taşınmazların ilgili kısımlarına ait tapu kaydının iptali ilen taşınmazdan ifraz edilerek kıyı olarak terkinine karar verilmesi gerekirken, Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ : Hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi