Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6674
Karar No: 2014/1182
Karar Tarihi: 27.01.2014

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/6674 Esas 2014/1182 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2013/6674 E.  ,  2014/1182 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ile müdahil davacı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı ... Yönetimi, ... Köyü, 716 parsel sayılı taşınmazın, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ve davalıların elatmalarının önlenmesine karar verilmesi istemleriyle dava açmıştır. 716 parsel sayılı 11640,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, zeytinli tarla niteliği ile paylı olarak ... ve ortakları adlarına tapuda kayıtlıdır.
    Mahkemece, davalılardan ...’ın dava tarihinden önce öldüğü, ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gerekçesi ile ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu yönünden reddine, tapu maliklerinden ölü ...’ın payı dikkate alınarak dava konusu taşınmazın 8047,5 m² yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına, 1237,5 m²"sinin ölü olduğu belirtilerek ... adına, 1950,00 m²"sinin ..., 585,00’şer m²"sinin ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... adlarına, 1170,00 m²"sinin ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı ... Yönetimi ile bir kısım davalı gerçek kişilerin temyizi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.05.2010 tarih ve 2010/231 - 6314 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “çekişmeli taşınmazın tapu maliklerinin paylarına karşılık gelen yüzölçümlerine göre ifraz edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı, ayrıca, davanın niteliği itibariyle ormanların paylı olarak tesciline karar verilemeyeceğinden ve çekişmeli taşınmazın tapu maliklerinden ... dava tarihinden önce ölmüş olduğundan, davacı ... Yönetimine, ... mirasçıları aleyhine dava açması için uygun önel verilip, dava açılması halinde veya daha önceden dava açılmış ise temyize konu dava dosyası ile birleştirildikten sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile infazda duraksama yaratacak şekilde karar verildiği, kabule göre ise, istem aşılarak taşınmazın tahdit dışında kaldığı belirlenen bölümü hakkında da hüküm kurulması doğru olmadığı belirtilerek, Orman Yönetimine, ...’ın mirasçıları aleyhine dava açması için uygun önel verilmesi ve dava açılması halinde temyize konu dosya ile birleştirilmesi ve H.M.U.K.’nun 74. maddesi gözetilerek sadece taşınmazın kesinleşen orman tahdidi içinde kalan bölümü hakkında infaza elverişli hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir.
    -2-
    Bozma kararından sonra, müdahil davacı Hazine 06.12.2010 tarihli dilekçesiyle, taşınmazın bilirkişi krokisinde (C) harfi ile gösterilen 3625,00 m² yüzölçümündeki bölümünün Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılan 2/B Madde kapsamında kalan yerlerden olduğu iddiasıyla, bu bölümün Hazine adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davacı ... Yönetimi ve müdahil davacı Hazinenin davalarının kabulüne ve dava konusu ... Köyü, 716 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (D) harfi ile gösterilen 8700,00 m²’lik ve (C) harfi ile gösterilen 3625,00 m²’lik bölümlerinin tapularının iptali ile, (D) harfi ile gösterilen bölümünün orman niteliğiyle, (C) harfi ile gösterilen bölümünün ise 2/B madde kapsamında Hazine adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmiş; davacı ... Yönetimi ile müdahil davacı Hazine vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05.06.2012 tarih ve 2011/16145 - 2012/8507 sayılı kararı ile hüküm kısmen onanmış ve kısmen de bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan onama-bozma kararında özetle; “çekişmeli 716 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporlarına ekli krokide (A ve B) harfleri ile gösterilen bölümleri kesinleşmiş orman tahdidi dışında, (C) bölümü kesinleşmiş 2/B madde uygulaması kapsamı içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davacı ... Yönetimi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerektiği belirtilerek temyize konu krokide (A ve B) harfleri ile gösterilen bölümleri yönünden usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına" karar verilmiştir.
    Müdahil davacı Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise; "...19.4.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun hükümlerinin dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi için çekişmeli 716 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) harfi ile gösterilen 2/B madde kapsamında kalan bölümü yönünden hükmün bozulması" gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra 716 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) harfi ile gösterilen bölümü hakkında davanın reddine karar verilmiş, hüküm müdahil davacı Hazine ile davacı ... Yönetimi vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan ve kesinleşen orman kadastrosu içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan taşınmazın tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 19.12.1943 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 21.05.1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesinde, 2/A veya 2/B niteliğindeki taşınmazlar hakkında dava açılamayacağı ve açılan davalardan vazgeçileceğinin hüküm altına alındığı gerekçe gösterilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmiştir.
    Gerçekten 6292 sayılı Kanunun “2/A veya 2/B belirtmelerinin terkini ve iade edilecek taşınmazlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; “Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir…” hükmüne yer verilmiştir.
    Somut olayda Hazine tapuda gerçek kişiler adına kayıtlı olan taşınmazın 2/B madde kapsamında kaldığı iddiasıyla tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğuna göre, 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesindeki düzenlemenin mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Zira,
    -3-
    sözü edilen Kanun maddesinde, “açılan davalardan vazgeçilir” şeklinde amir hüküm mevcuttur. Yani sözkonusu düzenlenme ile Hazineye takdir hakkı tanınmamış, bu tür davalardan vazgeçileceği yönünde emredici hüküm ihdas edilmiştir.
    Ancak buradaki vazgeçme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde düzenlenen ve “davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi” olarak tanımlanan "davadan feragat" niteliğindeki bir vazgeçme değildir. Burada, kanundan kaynaklanan ve davalının rıza ve muvafakatının da aranmadığı, kendine özgü (davanın geri alınması niteliğinde) bir vazgeçme söz konusudur.
    O halde; mahkemenin, somut uyuşmazlığa 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesinde düzenlenen emredici hükmün uygulanması gerektiği yönündeki gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki, gerekçe doğru olmakla birlikte, mahkemece hükme dayanak yapılan kanunî düzenlemeyle bağdaşmayacak şekilde “davanın reddine” şeklinde karar ittihazı isabetli değildir. Yukarıda açıklandığı üzere 6292 sayılı Kanunun 7/1-a maddesindeki emredici hüküm “açılan davalardan vazgeçileceği” yönündedir.
    Bu itibarla, mahkemece hükme dayanak yapılan kanunî düzenlemede ifade edilen şekliyle, “davacı Hazinenin, davadan kanun gereği vazgeçmiş sayılmasına" karar verilmesi gerekirken, bu hükme aykırılık oluşturacak ve taşınmazın 2/A veya 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olmadığı sonucunu doğuracak şekilde “davanın reddine” denilerek hüküm kurulması, ayrıca, mahkemece, dava konusu 716 sayılı parselin kesinleşen bölümleri hakkında yeniden hüküm tesis edilmemesi gerektiği ve hüküm yerinde sadece 716 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) harfi ile gösterilen bölümü hakkında hüküm kurulduğu halde, “davanın reddine” denilerek kesinleşen bölümleri de kapsayacak ve infazda karışıklığa yol açacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Ancak, belirtilen bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan “davanın reddine” ibaresi hükümden çıkartılarak yerine, “Dava konusu 716 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi krokisinde (A, B ve D) harfleriyle gösterilen bölümleri yönünden mahkememizce daha önce verilen kararlar kesinleştiğinden, bu bölümler hakkında yeniden hüküm tesisine yer olmadığına, 716 parsel sayılı taşınmazın krokide (C) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik dava yönünden ise, davacı Hazinenin 6292 sayılı Kanun uyarınca davadan vazgeçmiş sayılmasına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcın istek halinde iadesine 27/01/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi