17. Hukuk Dairesi 2016/1621 E. , 2016/5980 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi
Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkiline zorunlu trafik sigortalı davalı sigortalıya ait aracın sürücü belgesiz kullanımı sonucu dava dışı araç için müvekkilince 25/07/2014 tarihinde ödenen 11.091 TL hasar tazminatının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davasının reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, zorunlu mali mesuliyet sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun"un kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun"un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK"nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun"un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu olayda, davacı zorunlu trafik sigorta şirketince sigortalı araç için ödenen hasar tazminatının sürücü belgesiz kullanım sonucu davalı sigortalısından rücuen tazmini istenmekte olup, dava 02.01.2015 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Mahkemece her ne kadar ticaret mahkemesi sıfatıyla hüküm verilse de, Gerede"de ayrı tüketici mahkemesi bulunmadığından tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
3- Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının "tazminatın azaltılması veya kaldırılması sonucunu doğuran haller" başlıklı 4/c maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu"na göre gereken ehliyetnameye haiz olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda vukua gelmiş ise, sigortacının bu hususu zarar görenlere karşı ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Poliçede yer alan bu şart esasen KTK"nin 95. maddesi düzenlemesinin poliçeye aksettirilmiş bir hükmüdür.
Zorunlu trafik sigorta şirketi ehliyetsiz araç kullanılması sebebine dayanarak kendi sigortalısına onun veya sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında rücu edebilir. Zira araç sahibinin sorumluluğu diğer bir deyişle karşı araç malikine tazminat ödeme yükümlülüğü aracı kullanan sürücü ehliyetsiz olsa dahi kusur esasına dayalıdır. Sigortalı aracın, gereken ehliyetnameye haiz olmayan kişi tarafından kullanılması ve bu kişinin (sürücünün) kusurlu olması rücu etmek için yeterli olup, rizikonun gerçekleşmesinde, ehliyetsiz araç kullanmanın asli unsur olması ya da münhasıran ehliyetsizlik sebebiyle kazanın meydana gelmesi gerekmemektedir.
Bu durumda, mahkemece davacının gerçek zararı konusunda alanında uzman bir makine mühendisi bilirkişiden rapor aldırılarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda(1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz
isteminin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.