17. Hukuk Dairesi 2016/2482 E. , 2016/5946 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıların işleten/sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, tali yoldan kontrolsüz şekilde çıkmasıyla oluşan kazada davacı aracının hasar gördüğünü, araçta değer kaybı oluştuğunu ve tamir süresince kullanılamaması nedeniyle de mahrumiyet zararı doğduğunu, davalının kazada tam kusurlu olduğunu, davalı sigortacı hasar ve mahrumiyet bedelinden sorumlu olmak ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL. tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 30.12.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 15.246,77 TL"ye yükselterek bu bedelin tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili, diğer davalı aracının trafik sigortacısı olduklarını, davacının gerçek zararından poliçe limitiyle sınırlı olarak ve sigortalılarının kusuru oranında sorumlu olduklarını, davacının değer kaybı ve mahrumiyet bedeli taleplerinin teminat dışı olduğunu, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, kazadaki kusur oranlarının keşifle tespiti gerektiğini, davalının tam kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, kazada davacının da kusurlu olduğunu, ikame araç kiralandığının belgelenmesi gerektiğini, davacı taleplerinden trafik sigortacısının sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 5.801,01 TL"nin yasal faiziyle (davalı sigortacı için dava tarihinden, diğer davalı için kaza tarihinden olmak üzere) davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranlarının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı tarafça, kazada oluşan hasarın onarımı için gerekli olan süre boyunca davacının aracını kullanamaması nedeniyle uğradığı zararın davalılardan tahsili talep olunmuş; mahkemece, davacının kendi aracı yerine ikame araç kiraladığına ilişkin fatura ya da delil sunmadığı gerekçesiyle talebin reddi yoluna gidilmiştir. Davacının araç mahrumiyet bedeli talebinin reddine ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Zira davacının kazada hasar gören aracını, makul onarım süresi boyunca kullanamayacağı, bu nedenle de ulaşım ihtiyacını karşılamak üzere masraf yapıp ek külfete katlanmak zorunda kalacağı aşikardır.
Bu durumda mahkemece, daha önce rapor alınan makine mühendisi bilirkişiden tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait aracın mevcut hasarına göre makul tamir süresinin ne olduğu, belirlenen makul tamir süresi içinde emsal nitelikteki bir aracın (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) kiralama ücretinin miktarı konularında ayrıntılı, açıklamalı ve denetime elverişli bir ek rapor alınması; davacı vekilinin itirazları olmadığını ve kabul ettiklerini bildirdiği 13.03.2015 havale tarihli bilirkişi raporu ile saptanan mahrumiyet bedeline ilişkin miktarın, davalılar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturduğu hususu da gözetilerek davacının mahrumiyet bedeli talebi hakkında hüküm tesisi gerekirken, hatalı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davacı tarafça işbu davada, araç hasar bedeli, araç mahrumiyet bedeli ve değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 2.000,00 TL. tazminat için dava açılmış; ıslah yoluyla talep olunan toplam miktar 15.246,77 TL"ye yükseltilmiştir. Davacı tarafın ıslah yoluyla talep ettiği 15.246,77 TL"lik alacağın 11.496,77 TL"si araç hasar bedeline ilişkindir. Yargılamanın devamı sırasında 4.284,65 TL"lik hasar bedelinin davalı ... şirketi tarafından ödendiği, tarafların ve mahkemenin kabulünde olup bu bedel, ödenmesi gereken bedelden mahsup edilmiştir. Yargılamanın devamı sırasında davalı sigortacı tarafından ödenen bu bedel yönünden dava konusuz kalmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 331/1 maddesinde "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder." düzenlemesi benimsenmiştir. Temyiz incelemesine konu olan davada, davacı tarafın kaza nedeniyle oluşan zararlarının davalılar tarafından ödenmemiş olması nedeniyle, davacının dava açmakta haklı olduğu, davacının hasar bedeli talebine ilişkin bir kısım ödemenin (4.284,65 TL.) yargılamanın devamı sırasında yapıldığı göz önünde bulundurularak davacının yaptığı yargılama giderlerinin davalılardan tahsili hususunda oranlama yapılırken bu bedel yönünden de davacı lehine yargılama giderlerinin hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirme ile bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmiş gibi, yargılama gideri hesabında davacı aleyhine olacak şekilde eksik yargılama giderine hükmolunması doğru görülmemiştir.
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ...."nin 3/2 maddesinde "müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda, davalılar .... ve ..."ün davada kendilerini vekille temsil ettirdikleri, davalıların davaya konu edilen tazminattan davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları, her iki davalı bakımından red sebebinin aynı olduğu gözetilerek, anılan tarife hükümleri gereği tek vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.