Hukuk Genel Kurulu 2021/113 E. , 2021/395 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiş, Hukuk Genel Kurulu tarafından direnme kararının usul yönünden bozulmasından sonra mahkemece Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyularak yeniden direnme kararı verilmiştir.
2. Direnme kararı davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı idare vekili; davalıya ait taşımazın Ilısu Barajı ve HES Baraj Gölü alanında kalması nedeniyle kamulaştırmasına karar verildiğini, kamulaştırılacak taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla uzlaşma komisyonu kurulduğunu ve mülk sahibinin kamulaştırmaya konu taşınmazı pazarlıkla satmak hususunda iradesini bildirmek ve uzlaşma komisyonu ile pazarlık görüşmeleri yapmak üzere davet edildiğini, ancak mülk sahibinin pazarlık görüşmesine katılmadığını, bu nedenle de kamulaştırma işleminin satın alma usulü ile gerçekleşmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalıya usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemenin Kararı:
6. Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.03.2014 tarihli ve 2013/564 E. 2014/174 K. sayılı kararı ile; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 25. maddesinde 02.08.2013 tarihinde yapılan değişiklik ile kamu yararı kararının ilanından sonra taşınmaz üzerinde yapılacak sabit tesisler ile dikilecek ağaç değerinin bedel tespiti davasında dikkate alınmayacağının Kanun hükmü hâline geldiği, madde gerekçesine bakıldığında düzenlemenin amacının kamulaştırmanın öğrenilmesinden sonra kamulaştırılacak alanda kalan taşınmaz üzerinde yapı ve sabit tesis yapılmak suretiyle haksız kazanç elde edilmesinin önüne geçmek olduğu, dava tarihi itibariyle anılan düzenlemenin yapılmamış olduğu iddia edilse dahi haksız kazanımların koruma görmeyeceğinin hukukun bilinen ilkeleri arasında yer aldığının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi ile Borçlar Kanunu’nun (BK) 77. ve devamı maddelerindeki düzenlemelerden anlaşılacağı, kamulaştırılacak taşınmazla ilgili davacı idare tarafından düzenlenen kıymet takdir raporundaki taşınmaz bilgileri ile yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporundaki taşınmaz bilgilerinin birbirini tutmadığı, keşif sırasında taşınmaz üzerinde kıymet takdir raporunda yer almayan yeni yapıların ve fidanların bulunduğunun gözlemlendiği, kamulaştırma kararı alınan ve kısa süre sonra terk edileceği bilinen bir alana yeni yapıların inşa edilmesinin ve fidan dikilmesinin olağan bir durum olmadığı ve söz konusu davranışın, taşınmazın kamulaştırma bedeline etkili olması amacıyla yapılan bir inşa faaliyeti olarak kabul edilmesinin gerektiği, yapıların ebadı, köydeki ve hanedeki nüfus sayısı ile yeni yapıların sayı ve alan bakımından uyumsuzluğu, adres kayıt bilgilerine göre taşınmaz maliklerinin büyük kısmının Siirt dışında yaşamaları nedeniyle konut ihtiyaçlarının bulunmaması ve yapıların kısa sürede yapımına başlanıp bitirilmiş olmasının da bu yargıyı desteklediği, bu yönüyle kıymet takdir raporundan sonra ve keşiften önceki bir zamanda yapıldığı anlaşılan yeni yapıların ve dikilen fidanların değerinin toplam bedele dahil edilmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ve taşınmaz malikleri lehine haksız bir kazanç oluşturacağı gerekçesiyle yapı ve fidan için belirlenen miktarlar çıkarıldıktan sonra belirlenen bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 25.12.2014 tarihli ve 2014/23390 E. 2014/31767 K. sayılı kararı ile; “…Arazi niteliğindeki taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Dava konusu taşınmazdaki ağaçların 6495 sayılı yasa uyarınca köyde yapılan ilanın askıdan indiği tarihinden önce dikildiklerinden, Kamulaştırma Kanununun 25/2. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan fidanların bedellerinin tahsiline karar verilmesi gerekli ise de; ağaçların dosya içerisindeki fotoğraflarına göre dava tarihi itibari ile 2 yaşında olduğundan, bu yaşdaki ağaçlarının dava tarihi itibari ile ve adet olarak maktu bedelleri İl Tarım Müdürlüğünden getirtilip, bilirkişi raporunun denetlenmesi, İl Tarım Müdürlüğü resmi verisi ile bilirkişi raporu faklı ise İl Tarım Müdürlüğü resmi rakamlarına göre ağaç bedellerinin objektif değer arttırıcı unsur oranı eklenmeden tespit edilip, sonucuna göre ağaç bedeline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin Birinci DirenmeKararı:
9. Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.04.2015 tarihli ve 2015/128 E. 2015/349 K. sayılı kararı ile; mülkiyet hakkının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 35., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (AİHS) 1 nolu protokolünün 1 ve TMK"nın 683. maddesinde düzenlendiği ve sahibine mülkiyet konusunu kullanma, ondan yararlanma ve üzerinde tasarruf etme gibi en geniş hakları tanıdığı, kamulaştırmanın ise belirli şartlar altında idareye özel mülkiyet konusu taşınmaza bedeli karşılığında el atma imkânı veren idari bir yetki olduğu, yine kamulaştırma işleminin Kanun’a aykırı olması durumunda kamulaştırmadan etkilenecek kişilerin işlemin iptalini isteme hakkının bulunduğu, TMK"nın 2. maddesinde hakkın dürüstlükle kullanılması gerektiği ve hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunamayacağına dair düzenlemeye yer verildiği, davalının, hakkında kamulaştırma kararı alınan ve kamulaştırma işleminin iptali yönünde herhangi bir dava da açılmadığı için kısa süre sonra el atılacağı kesin olan taşınmaza, idari tespit sırasında bulunmayan nar fidanlarını dikmesinin olağan bir tarım faaliyeti olmadığı, değerinin yüksek olması da dikkate alındığında bu eylemin taşınmazın kamulaştırma bedelini arttırma amaçlı bir tasarruf niteliğinde bulunduğu, mahkemenin ilk kararında davalıların dürüstlük kuralına aykırı davranarak haksız kazanç elde etme amacıyla taşınmaz üzerine fidan diktikleri, bu eylemin ise Kanun tarafından korunmayacağı ilkesi gereğince fidan bedelinin kamulaştırma bedeline dahil edilmeden taşınmaz bedelinin tespit edildiği belirtildiği hâlde Özel Dairece bozma kararında bu gerekçesiyle ilgili bir değerlendirme yapılmadığı, oysa her hak gibi mülkiyet hakkının da dürüstlükle kullanılması gerektiğine ve hakkın açıkça kötüye kullanılmasının korunmayacağına ilişkin yasal düzenleme uyarınca mahkeme tarafından verilen kararın yerinde olduğu belirtilerek ve usulüne uygun yapılan tebligata rağmen gelmeyen, mazeret dilekçesi de ibraz etmeyen taraf vekillerinin yokluğunda direnme kararı verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
11. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.2018 tarihli ve 2017/5-2583 E. 2018/776 K. sayılı kararı ile; “…Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce Özel Daire bozma kararı üzerine yeniden esas defterine kaydedilen dosyada taraflara yeni duruşma gününü bildirir tebligatların gönderildiği ve bu tebligatların usulüne uygun olarak taraflara tebliğ edildiği, buna karşın tarafların duruşmaya gelmedikleri ve mazeret dilekçesi de sunmadıkları, ancak yerel mahkemece yargılamaya devam edilerek direnme kararı verildiği, bu durumun HMK’nın 150. maddesine aykırılık teşkil edip etmediği hususu öncelikli olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
…
Yapılan bu kısa açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; yerel mahkemece Özel Dairenin bozma kararı üzerine tarafların beyanlarının alınması amacıyla “Belirlenen gün ve saatte duruşmaya gelmediğiniz veya gelip de davayı takip etmediğiniz taktirde dosyanın işlemden kaldırılacağı, sulh için gerekli hazırlığı yapmanız, duruşmaya gelmediğiniz taktirde diğer tarafın yargılamaya devam etmek istemesi durumunda yokluğunuzda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceğiniz ve diğer tarafın muvafakatiniz olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ihtar ve tebliğ olunur” şerhi yazılmak suretiyle HMK’nın 150. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak tebligat gönderildiği; davacı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü vekili adına çıkartılan tebligatın 03.03.2015 tarihinde, davalı vekili adına çıkartılan tebligatın ise 26.02.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak taraf vekillerinin bozma kararı sonrası ilk celseye gelmedikleri ve mazeret dilekçesi de ibraz etmedikleri, buna karşın mahkemece tarafların yokluğunda yargılamaya devam edilerek direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Mevcut bu durum dikkate alındığında duruşmaya katılmayan tarafların yokluğunda HMK. 150. maddesi gereğince işlem yapılıp dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken resen direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesiyle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmek suretiyle karar bozulmuştur.
12. Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, davacı idare vekilinin yenileme talebi üzerine dosyaya kaldığı yerden devam edilmiştir.
Mahkemenin İkinci Direnme Kararı:
13. Siirt 1. Asliye HukukMahkemesinin 05.11.2020 tarihli ve 2018/610 E. 2020/788 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulu bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın yeniden işleme konulması üzerine mahkemece çekişmeli hususlara ilişkin yeni delil toplanması yoluna gidildiği, Özel Daire bozma kararında taşınmaz üzerinde bulunan fidan bedellerinin taşınmazın kamulaştırma bedeline eklenmesi gerektiği hususuna değinildiği, mahkemece taşınmaz üzerinde yer alan fidanların kamulaştırma askı ilan tarihinden önce dikilip dikilmediğinin tespiti amacıyla TURKSAT kurumuna müzekkere yazıldığı, gelen müzekkere cevabına göre taşınmaz üzerinde yer alan fidanların askı ilan tarihinin kesinleşmesinden sonra dikildiği, bu nedenle taşınmazın kamulaştırma bedeli tespit edilirken fidan bedellerinin göz önünde bulundurulmadığı, mahkemece ilk karar da tespit edilen bedelin ödenmesine karar verildiğinden ve tescil yönünden kararın kesinleşmiş olduğu dikkate alınarak bu yönlerden yeniden hüküm kurulmasına yer verilmediği, ayrıca yeni deliller toplandığından ve gerekçe değiştirildiğinden verilen iş bu kararın direnme kararı olmayıp yeni hüküm mahiyetinde olduğu gerekçe gösterilerek karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davacı idare vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemiyle açılan eldeki davada taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların kamulaştırma bedelinin arttırılması amacıyla dikilip dikilmediği ve TMK’nın 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının uygulanmasının gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre ağaçların değerinin kamulaştırma bedelinin tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararının ardından Siirt İl Tarım Müdürlüğü ile TURKSAT A.Ş’ye müzekkere yazılarak kamulaştırma konusu taşınmazın ilan tarihi öncesine ve sonrasına ait uydu görüntülerinin istenmesine ve dava konusu ağaçların dava tarihi itibariyle ve adet olarak maktu bedellerinin sorulmasına yönelik ara karar kurulduğu ve ayrıca direnme adı altında verilen kararda “…yeni deliller toplandığından ve gerekçe değiştirildiğinden verilen iş bu kararın direnme kararı olmayıp yeni hüküm mahiyetinde olduğu…” gerekçe gösterilerek karar verilmesi karşısında direnme adı altında verilen kararın yeni bir gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
17. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunun yukarıda esas ve karar numarası belirtilen kararı (bkz. §11) ile bozulmuş; mahkemece yeni bir karar verilmiştir.
18. Bu durumda dosya üzerinde Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılacak bir işlem bulunmamaktadır. Mahkemece verilen yeni hükme yönelik temyiz istemlerinin Özel Dairesince incelenmesi gerekir.
19. O hâlde dosya yeni hükme yönelik temyiz itirazları incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı üzerine mahkemece verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 01.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.