4. Hukuk Dairesi 2018/962 E. , 2020/1499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... Gazetecilik AŞ aleyhine 10/02/2014 gününde verilen dilekçe ile (internet) basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 23/09/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; ... Gazetecilik AŞ’nin yayın sahibi olduğu www.gazetevatan.com’’ isimli internet sitesinde 29/01/2014 tarihinde yer alan ‘’...’ın fezlekesiyle ilgili flaş gelişme’’başlıklı haberde davacının şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde, şeref, haysiyet ve onuruna yönelik gerçek dışı, suç isnadı içeren, iftira ve hakaretlerde bulunulduğunu, davacı hakkında fezleke bulunduğu iddiasının doğru olmadığını, , dava konusu haber nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; davaya konu haberin basın özgürlüğü çerçevesinde hukuka uygun olarak kaleme alındığını, kişilik haklarına saldırı kastını içermediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haberin muhalefet parti başkan yardımcısının ifadelerine atıfta bulunularak yayınlandığını, yayının haber niteliği taşıdığı, güncel olduğu , haberin bir söylenti ve iddia niteliğinde bulunduğu, basının somut gerçekliği araştırma yükümlülüğü bulunmadığı,haberin görünür gerçeğe uygun olduğu, siyasi kişilerin sert eleştirilere katlanma yükümlüğünün bulunduğu, haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde yayınlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davaya konu haberde “ CHP Genel Başkan Yardımcısı ..., yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili olarak hakkında fezleke hazırlanan bakan sayısının 7 olduğunu ileri sürdü. Fezlekelerden beşinin Adalet Bakanı ... ile eski Bakanlar ..., ..., ... ve ... hakkında olduğu öne sürüldü. İddiayı gündeme getiren ... , diğer 2 kişinin ismini vermezken , kulislerde söz konusu isimlerin eski Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı ... ile Devlet Bakanı ... olduğu söylentisi yayıldı.’’ ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamından, davacı tarafından 05/02/2014 tarihinde ..."e noter aracılığı ile gönderilen ihtarname ile, 30/01/2014 tarihli Sözcü gazetesinde yer alan ve iş bu davaya konu haber içeriğiyle aynı olan iddialar ile ilgili olarak, başlatılacak hukuki sürece esas olmak üzere; haberde yer alan şekilde davacının ismini de zikretmek suretiyle hakkında fezleke olduğuna dair bir iddiada bulunup bulunmadığının bildirilmesinin istendiği, sözü geçen ihtarnameye ... tarafından yine noter aracılığı cevap verildiği, gönderilen cevabi ihtarnamede ise, “Cumhuriyet Halk Partisi"nin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) gündemiyle ilgili düzenlediğim basın toplantısında, haklarında fezleke düzenlenen bakanların isimlerini zikretmedim." ifadelerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Anayasal güvence altında bulunan basın özgürlüğünün özel hukuk alanındaki sınırı BK. m. 49 (TBK m. 58) ve MK. m. 24 hükümleri ile belirlenmiştir. Bu bağlamda haber verme hakkı; gerçeklik, kamu yararı, güncellik, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık temel kuralları ile sınırlıdır. Bu kurallardan birisine aykırı davranış durumunda, haber verme hakkının kullanıldığından ve hukuka uygunluk nedeninin varlığından söz edilemez.
Somut olayda; dava konusu haberde davacı Bakan hakkında fezleke bulunduğuna dair iddialarda bulunulduğu, haberin kaynağı olarak da CHP Genel Başkan Yardımcısı ..."in basın açıklamasının gösterildiği, yapılan habere ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, söz konusu basın açıklamasında davacının isminin geçmediği , davaya konu haberde kamuyararı bulunmadığı, görünür gerçeğe uygun olmadığı, basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğinin anlaşılmasına göre davaya konu haberde geçen iddialar davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak niteliktedir. O halde, mahkemece uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup; kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.