17. Hukuk Dairesi 2014/8595 E. , 2016/5905 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin trafik sigortacısı olduğu davalıya ait aracın, davalı idaresinde iken karıştığı tek taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan ..."un vefat ettiğini, müteveffanın hak sahiplerine poliçe kapsamında ödeme yaptıklarını, sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkollü olduğunu, kaza alkol etkisiyle meydana geldiğinden rücu haklarının doğduğunu belirterek 27.864,54 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; hatır taşıması bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 27.864,54 TL tazminatın 16.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan “b-2” bendinde alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektirin olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun kaza tarihinde yürürlükte bulunan 48. maddesinin ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve mütakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin kaza tarihi itibariyle yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yürürlük tarihindeki yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 1409. maddesi (Eski TTK 1281.) gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Bu durumda mahkemece, kazanın münhasıran alkol etkisi altında meydana gelip gelmediği, kazanın meydana gelmesinde başka etkenlerinde rol alıp almadığı hususunda, içlerinde nöroloji uzmanının da bulunduğu uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Somut olayda; davacı şirkete trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olan aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat eden ..."un hak sahiplerine poliçe kapsamında davacı tarafından tazminat ödemesi yapılmış olup davacı, poliçe kapsamında yaptığı ödemenin sigortalıdan rücuen tahsilini talep etmiştir.
Trafik sigortacısı tarafından sigorta sözleşmesi uyarınca sigortalıya karşı açılan rücuen tazminat davalarında, sigortalının sorumlu olduğu miktar yapılan ödeme miktarı olmayıp gerçek zarar miktarı kadardır. Bu nedenle mahkemece, zarar görenlere yapılması gereken gerçek ödeme miktarı tespit edilerek davacı tarafça yapılan ödeme miktarı daha fazla olsa da davalının gerçek zarar miktarıyla sorumluluğuna karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece öncelikle ..."un yakınlarının yoksun kaldığı gerçek destek zararı miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki mahkemece, zarar miktarı hususunda herhangi bir bilirkişi raporu alınmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının gerçek zarar miktarıyla sorumlu olduğu nazara alınarak ödeme tarihindeki (16.05.2011) verilere göre destek ..."un yakınlarının destekten yoksun kalma zararlarının hesaplanması amacıyla aktüer uzmanı bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Somut olayda, ceza davasında davalı sürücü ..."ün kaza esnasında 1.40 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir. Yine soruşturma dosyasına yansıyan beyanlara göre davalı ..., destek Enes"inde aralarında bulunduğu arkadaşları ile beraber alkol almıştır. Bu konuda taraflar arasında uyuşmazlıkta bulunmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca belli bir miktarın üzerinde alkollü olan sürücülerin araç kullanması yasaktır. Zira alkolün insan vücuduna olan etkileri nedeniyle alkollü olan kişilerin trafik kazası yapma riski çok daha fazladır. Alkollü olduğu bilinen bir sürücü idaresindeki araca binilmesi zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vermektedir. Destek... alkollü olduğunu bildiği sürücü ... idaresindeki araca bindiğinden zararın doğmasına veya artmasına sebebiyet vermiştir.
Bu durumda mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) maddesi gereğince davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve tazminattan indirim yapılmasının gerekip gerekmediği hususu tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususun değerlendirilmemiş olması doğru görülmemiştir.
4-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK"nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davalı vekilince desteğin araçta hatır yolcusu olarak bulunduğu iddia edilmiştir. Soruşturma dosyasındaki beyanlarda davalı ile destek ..."un arkadaş olduğu belirtilmiştir. Mahkemece karar verilirken davalı tarafın bu savunması hakkında değerlendirme yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafın iddiasına ilişkin olarak toplanmasını istediği deliller bulundukları yerlerden celbedilerek hatır taşıması bulunup bulunulmadığı hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 12/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.