Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/423
Karar No: 2019/93

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/423 Esas 2019/93 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/423 E.  ,  2019/93 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 384-67

    Nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından sanık ..."ın TCK"nın 142/1-b maddesi uyarınca 2 yıl hapis; aynı Kanun"un 116/1. maddesi uyarınca 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, her iki suç yönünden TCK"nın 53 ve 58. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve cezaların mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Eyüp (Kapatılan) 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.05.2011 tarihli ve 543-339 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.10.2014 tarih ve 17394-18144 sayı ile;
    “...Aynı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olan ve duruşmadan vareste tutulma talebi bulunmayan sanığın karar oturumunda hazır bulundurulmayarak yokluğunda hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı davranılması, böylece savunma hakkının kısıtlanması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi ise 26.02.2015 tarih ve 384-67 sayı ile;
    "Her ne kadar Yargıtay bozma kararında sanığın karar kurulurken aynı yer cezaevinde başka suçtan hükümü olduğu belirtilmiş ise de, gerek dosya kapsamında bulunan ve gerekse UYAP üzerinden yapılan çalışmalar ve sanığın bozma sonrası alınan savunamsında da anlaşıldığı üzere sanığın aynı yer cezaevinde değil, Ordu cezaevinde bulunduğu dolayısıyla son duruşmaya çağrılmamasında CMK"nın 196. maddesine aykırı bir durum olmadığı," gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2015 tarihli ve 180071 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 547-1298 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.03.2017 tarih ve 653-775 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmemiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık hakkında nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; başka bir suçtan ceza infaz kurumunda bulunan sanığın, hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmamasının savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanığın, bozma öncesi yargılandığı Eyüp (Kapatılan) 4. Asliye Ceza Mahkemesince 11.03.2010 tarihli oturumda başka suçtan tutuklu olarak bulunduğu Maltepe 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan getirtilip sorgusunun yapıldığı, sanığa duruşmalardan bağışık tutulmak isteyip istemediğinin sorulmadığı, sanığın da duruşmalara katılmama yönünde bir talebinin bulunmadığı, 10.05.2011 tarihli oturumda ise sanık hazır edilmeden yargılamaya devamla sanığın nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından mahkûmiyetine karar verildiği, bozma üzerine bu kez İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesince 26.02.2015 tarihinde yapılan oturumda İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda bulunan sanığa ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) ile bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra direnme kararına konu mahkûmiyet hükümlerinin tesis ve tefhim edildiği anlaşılmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
    Bu aşamada ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) üzeride durulması faydalı olacaktır.
    Şüpheli veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde uyulacak hususları belirleyen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "İfade ve sorgunun tarzı" başlıklı 147. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde ifade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılacağı düzenlenmiş,
    20.09.2011 tarihinde yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmeliğin;
    3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; SEGBİS: “UYAP Bilişim Sisteminde ses ve görüntünün aynı anda elektronik ortamda iletildiği, kaydedildiği ve saklandığı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi” olarak tanımlanmış,
    14. maddesinin 1. fıkrasında; "Teknik altyapının hazır olması durumunda ceza infaz kurumunda bulunan kişi SEGBİS ile dinlenebileceği gibi, SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir." hükmü getirilmiştir. Böylelikle, ceza infaz kurumunda, tedavi kurumunda veya yargı çevresi dışında bulunan kişilerin dinlenilmesinde SEGBİS"in kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.
    Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası, “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin 2. fıkrasında “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    194. maddenin ikinci fıkrasında “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    195. maddesinde “(1) Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”,
    200. maddenin birinci fıkrasında “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,
    204. maddesinde “(1) Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.” şeklinde gösterilmiştir.
    Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutacak olan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı CMK’nın 196. maddesi ise suç ve karar tarihi itibarıyla;
    “(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
    (2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
    (3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
    (4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
    (5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
    (6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu hâlinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir.” şeklinde iken 25.08.2017 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı KHK"nın 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." biçiminde değiştirilmiş, 08.03.2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7078 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun"un 142. maddesiyle de anılan fıkra kanunlaşmıştır.
    Görüldüğü üzere, 694 sayılı KHK"nın 147. maddesi ile CMK’nın 196. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan birinci değişiklik “yukarıdaki fıkralar içeriğine göre” ibaresinin madde metninden çıkarılmasıdır. Bu halde alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda sanığın huzurda dinlenilmesine ilişkin gereklilik, sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilmesini düzenleyen aynı maddenin ikinci fıkrası bakımından devam etmekte iken, sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunun yapılmasını düzenleyen dördüncü fıkrası bakımından aranmamıştır. Böylelikle, alt sınır ayrımı yapılmaksızın tüm suçlar yönünden sanığın SEGBİS yöntemi uygulanarak sorgusu yapılabilecektir.
    694 sayılı KHK"nın 147. maddesi ile CMK’nın 196. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan ikinci değişiklik ise “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda” ibaresinin madde metnine eklenmesidir. Bu manada, somut yargılamanın şartlarına göre bir değerlendirme yapacak olan Yerel Mahkeme, zorunlu gördüğü durumlarda, sanığın SEGBİS yöntemi ile sorgusunu yapabilecek veya sorgusu yapılan sanığın bu sistem vasıtasıyla oturumlara katılmasına karar verebilecektir.
    Bu bilgiler ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
    Sanık hakkında verilen ilk mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece "Aynı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olan ve duruşmadan vareste tutulma talebi bulunmayan sanığın karar oturumunda hazır bulundurulmayarak yokluğunda hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlanması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verildikten sonra; Yerel Mahkemece 26.02.2015 tarihinde yapılan oturumda farklı yargı çevresindeki cezaevinde başka bir suçtan hükümlü olan sanığın SEGBİS yöntemi ile hazır edilip savunması da alınarak mahkûmiyet hükümleri kurulduğu anlaşıldığından; Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmış olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.02.2015 tarihli ve 384-67 sayılı karar, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.02.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi