8. Hukuk Dairesi 2012/3564 E. , 2012/9392 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Hamzalı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne air Karakoçan Asliye Hukuk Mahkemesinen verilen 23.11.2011 gün ve 61/211 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, 65 sayılı parselin çevresinde bulunan yaklaşık 20-25 dönümlük yerin kadastro tespit çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldığını, 50-60 yıldan beri babasının zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, yaklaşık 20 yıl önce babasının sağlığında çocukları arasında taşınmazları paylaştırdığını, bu taşınmazın vekil edenine düştüğünü, arpa buğday vb. tahıllar ekmek suretiyle kullandığını açıklayarak dava konusu yerin vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu yerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, 20 yıllık sürenin geçip geçmediğinin araştırılması gerektiğini, TMK.nun 713. maddesindeki koşulların davacı yararına oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... Köy Tüzel Kişiliğine temsilen, Köy Muhtarı..., 13.09.2010 tarihli keşifte dava konusu yeri bildiğinden beri davacı ve babası tarafından ekip biçildiğini, babası tarafından paylaştırma sonucu davacıya verildiğini, Hazine ya da köy merası olmadığını bildirmiştir.
Mahkemece, "teknik bilirkişinin 01.10.2010 tarihli raporunda; A, B, C, D ve E harfleriyle gösterilen (....) m2’lik kısmının iptaline ve davacı adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dosya arasında bulunan orijinal kadastro paftası ile teknik bilirkişilerin birlikte dosyaya sundukları krokiye göre taşınmazın çevresinde mera, dere ve bayır ibarelerinin yazılı olduğu belirlenmiş olup, mahkemece, bu olgular üzerinde durulmadığı, kadim ve tahsisli mera araştırılmasının yapılmadığı saptanmıştır.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz, 1954 yılında yapılan arazi kadastro çalışmaları sırasında bayır niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Taşınmaz tapusuz bir yer olduğuna göre çifte tapunun önlenmesi açısından teknik bilirkişilerin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle tescili istenen ve 65 sayılı parselin çevresinde yer alan taşınmaz bölümlerinin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, taşınmaza komşu 65, 66, 71 ve 72 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları ile taşınmazın çevresinde paftasına göre mera yazılı olduğu anlaşıldığından Hamzalı Köyüne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının bulunup bulunmadığının İlçe Özel İdare, Kadastro ve Tapu Sicil Müdürlüklerinden sorulması, var ise, tahsisli ve kadim meraya ait harita ve kayıtlar getirtilerek dosyaya eklenmesi, mera olgusu nedeniyle yerel bilirkişilerin meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasında mahkemece belirlenmesi, aynı şekilde dava konusu yeri bilen yaşlı tanıklarını komşu köyler halkı arasında belirleyip mahkemeye bildirmeleri hususunda taraflara süre ve imkan tanınması, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, kadim ve tahsisli meraya ait kayıt ve haritalar ile komşu parsellere ilişkin tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla keşifte zemine uygulanması, dava konusu yerlerin tahsisli ve kadim mera kapsamında kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulması, bu kayıtlar kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde kadim mera araştırılmasının yapılması, dava konusu edilen yerlerin çevresindeki kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olup olmadığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak saptanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmazlar yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye krokisinde işaret ettirilmesinin sağlanması, yine taşınmazların çevresinde derenin bulunması nedeniyle konunun uzmanı bir jeoloji mühendisinin bilirkişi olarak dinlenilmesi, taşınmazların derelerle bir ilgisinin bulunup bulunmadığı, aralarındaki kod farkı ve nitelikleri konusunda jeoloji mühendisinden gerekçeli ve denetime açık rapor istenmesi, aynı şekilde teknik bilirkişiden de rapor istenmesi, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5403 sayılı Kanunla Değişik 14/2. maddesi uyarınca kuru-sulu araştırılmasının yapılması ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.