8. Hukuk Dairesi 2012/8693 E. , 2012/9385 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın önlenmesi
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının kabulüne dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.12.2010 gün ve 797/940 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, 24.05.2004 tarihinde ..."den satın aldığı ve o tarihten beri malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunan 5.000 m2"lik taşınmaza davalıların müdahale ettiğini açıklayarak elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili 24.12.2010 tarihli cevap dilekçesinde; taşınmaz kadastro harici bırakılan yer olup davalılar murisi ..."e ait iken ölümü ile mirasçılara intikal ettiğini, mirasçılar arasında yapılan paylaşım ile davacının eşi Devlet"in kendisine düşen yeri aldığını, muris ... ile davacı arasında yapılan satışın bedel ödenmediğinden geçersiz olduğunu bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının dayanmış olduğu sözleşme kapsamında bulunan 7.000 m2"lik yerde davalıların herhangi bir hakkı bulunmadığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamından; dava konusu taşınmazın tapusuz yerlerden olduğu ve kadastro çalışmaları başlamasına rağmen taşınmaz hakkında kadastro tutanağının düzenlenmediği saptanmıştır. Davacı önceki zilyet ile yapmış olduğu 24.05.2004 tarihli satış sözleşmesine dayanarak taşınmaza yönelik elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuş olup isteği TMK.nun 683 ve devamı maddelerinde düzenlenen tescili talep etme hakkı doğan zilyedin müdahale edene karşı elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Mahallinde 07.09.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından dava konusu taşınmazın öncesinde yaklaşık 50 dönüm alana sahip taşınmazın bir parçası olarak 2007 yılında ölen davalılar murisi Ahmet Akgül"e ait iken Ahmet Akgül tarafından gelini olan davacı ..."e 24.05.2004 tarihli senet ile davacıya devredildiği saptanmıştır. Keşifte belirlenen bu beyanlar ve davacının dosyaya sunmuş olduğu, davalılar tarafından karşı çıkılmayan senet içeriğinden dava konusu taşınmaz parçasının davacıya ait bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, davacı, dava dilekçesinde davalıların müdahale ettiği yerin 5.000 m2 genişliğinde bulunduğunu bildirmiş ve senette de satılan taşınmaz miktarı 5.000 m2 olarak belirtilmiş iken mahkemece 7.000 m2 için kabul kararı verilmesi doğru değildir. Şöyle ki, davacının dayanmış olduğu 24.05.2004 tarihli satış sözleşmesinde satışa konu taşınmazın kuzeyi ziyaret okumakta olup, bu sınır genişlemeye elverişli gayri sabit bir sınırdır.
O halde, mahkemece yapılacak iş, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar ...nun 243, 244, 259 ve 290/2.maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmalı, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmeli, davacının dayanmış olduğu satış sözleşmesi tanık ve yerel bilirkişiler vasıtası ile zemine uygulanmalı, senet gayri sabit sınırlar içerdiğinden taşınmazın miktarı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi gereğince 5.000 m2 kabul edilerek sabit sınırlardan başlatılmak suretiyle belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar esas alınarak teknik bilirkişiden infaza elverişli rapor ve kroki temin edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4., HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 18.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.