Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2623
Karar No: 2021/387

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2623 Esas 2021/387 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2623 E.  ,  2021/387 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
    Av. ...


    1. Taraflar arasındaki “haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili; müvekkilinin aydınlatma ürünlerinin üretimi ve satışı konusunda faaliyette bulunduğunu, davalı tarafından tescilli tasarımı olduğundan bahisle müvekkilinin müşterilerine ihtarnameler gönderildiğini, ihtarnamelerde müvekkilinin kötülendiğini ve müvekkilinden ürün alınmaması gerektiğinin belirtildiğini, bu şekilde davalı tarafından müvekkili aleyhine yanıltıcı, incitici, gerçeğe aykırı beyanlarda bulunulduğunu ve davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve 25.000,00TL maddi tazminat ile 25.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili; davacı tarafından üretimi ve satışı yapılan aydınlatma ürünlerinin müvekkilinin tescilli tasarımına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkilinin yasal haklarını yine yasal yollarla korumaya çalıştığını, müvekkili tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerde de bu durumun aksini gösterir hiçbir yanlış ve yanıltıcı beyan veya itham bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.01.2014 tarihli ve 2012/74 E., 2014/5 K. sayılı kararı ile; tasarım tescil belgesi hükümsüz kılınıncaya kadar şikayet hakkının kötüye kullanılmasından söz edilemeyeceği, davalı tarafından Kartal Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan 2009/131 E. sayılı tasarıma tecavüzün tespiti ve men’i davasının hâlen derdest olduğu, dava konusu ihtarnamelere dayanak yapılan tecavüz eylemine ilişkin ürün asıllarına ulaşılamadığı, dosyadaki delillerin de tecavüzü ispatlar nitelikte olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiği, bu nedenle davacının ürünlerinin davalının tasarımına tecavüz ettiğinin sabit hâle gelmediği, davalının gönderdiği ihtarnamelerde açıkça isim kullanılarak davacının kötüniyetli olduğunun, davalının izni olmaksızın üretime devam ettiğinin, davalının tasarımının benzerini yaptığının açıklandığı, 6762 sayılı TTK"nın 57/1-2 maddeleri gereğince davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiği, olay nedeniyle kişilik haklarının zedelendiği, ayrıca davacının maddi tazminat talebini ispat edemediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile haksız rekabetin önlenmesine, 10.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, maddi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.05.2015 tarihli ve 2014/9772 E., 2015/6365 K. sayılı kararı ile; “…1- Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, haksız rekabetin tespitine, manevi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Oysa Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, tasarım tescil belgesinden kaynaklanan hakların kullanılması, bu belge ile sağlanan koruma kapsamında olup, tescilli bir tasarımın haksız kullanımından söz edilemez. Ancak, tasarım tescil belgelerinin hükümsüzlüğü yolundaki kararlar ile sicilden terkinleri sağlandıktan sonra korumaları kalkacak ve bu tarihten itibaren kullanımlarının haksız olduğu ileri sürülebilecektir. Tescilli endüstriyel tasarım sahibi, bu tescil hükümsüz kılınmadıkça tasarımını kullanabilir. Somut uyuşmazlıkta da davalı, usulüne uygun şekilde tescil ettirmiş bulunduğu tasarım tescil belgesine dayanarak, davacının müşterilerine ihtarname göndermiş, aydınlatma direği tasarımı bulunduğunu, davacıya lisans hakkı vermediğini, tasarımları izinsiz olarak üreten firmadan alım yapmaları durumunda bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceğini, tecavüze son vermelerini, aksi hâlde yasal yollara başvuracağını belirtmek suretiyle şikâyet hakkını kullanmıştır. Bu itibarla, mahkemece, yukarıda anılan hususlar nazara alınmadan, davacının müşterilerine gönderilen ve içeriği itibariyle haksız rekabet unsuru içermeyen ihtarnamelere dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2015 tarihli ve 2015/751 E., 2015/844 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelere ek olarak, davalı tarafından İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde (Kartal Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi) açılan 2009/131 E. sayılı tasarıma tecavüzün tespiti ve men’i davası derdest iken dava konusu ihtarnamelerin davacının müşterilerine gönderilmesinin yasal hakkı kullanma erkini ziyadesiyle aştığı, ihtarnamelerde davacıyı incitici ve kötüleyici amaç taşıyan beyanların yer aldığı, bu beyanların samimi olarak yasal hakları kullanma kapsamında kabul edilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamede yer alan beyanların tescilli tasarıma dayanan yasal şikayet hakkı kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre davalı eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Dava, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
    13. Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestîsi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
    14. Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
    15. Hem 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6762 sayılı TTK) hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabete ilişkin genel ilke “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre haksız rekabetin varlığı için taraflar arasında rekabet ilişkisinin mevcudiyeti, failin yarar sağlamış olması, failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması gibi hususlar aranmamaktadır. Bununla birlikte failin kusurlu olması ve haksız rekabete uğrayanın zarar görmüş olması sadece haksız rekabet nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında rol oynamaktadır.
    16. 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinde haksız rekabetin genel ilkesi belirtildikten sonra, aynı Kanun’un 57. (6102 sayılı TTK’nin 55.) maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.). Bu çerçevede bir davranış veya uygulamanın haksız rekabet teşkil edip etmediği belirlenirken öncelikle özel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 57. maddesinde sayılan hâllerden birinin var olup olmadığına bakılması gerekmektedir. Bu maddede sayılan hâllerden birisi söz konusu ise haksız rekabetin varlığı kabul edilecek, somut davranış veya uygulama bu maddede sayılan haksız rekabet hâllerine tam olarak uymuyorsa veya bu hâllerin kapsamına örnekseme yoluyla dolaylı olarak da dahil edilemiyorsa, ancak bu takdirde genel hüküm niteliğindeki 6762 sayılı TTK’nin 56. maddesinin uygulanması mümkün olacaktır.
    17. Bu aşamada uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    18. 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi gereğince; “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” haksız rekabet olarak düzenlenmiştir. Buradaki “kötüleme” kavramı, genel bir ifade ile bir kişinin ticari hayatı hakkında olumsuz intiba yaratılmasını ifade etmektedir.
    19. Kötüleme yoluyla haksız rekabette, doğrudan mağdura yönelik bir hareket yer almamakta, dürüstlük kurallarına aykırı davranılarak, mağdurun dışında yer alan kişilere, mağdurla ilgili yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici bilgiler verilerek bu kişilerin mağdur hakkında yanlış kanaat edinmeleri sağlanarak mağdur kötülenmektedir. Bu haksız rekabet türünde, konu mağdur veya onun ticari işletmesi ya da buna dâhil değerler, muhatap ise mağdurun müşterileridir. 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi anlamında kötülemeden bahsedilebilmesi için ortada sözlü, yazılı veya resimli şekilde bir açıklama (beyan) olmalıdır. Susma ise bu madde kapsamına girmemekle birlikte bilgilendirme yükümlülüğünün söz konusu olduğu yerde susmanın haksız rekabet sayılması ancak 6762 sayılı TTK’nin 56. (6102 sayılı TTK’nin 54/2) maddesindeki genel ilke kapsamında mümkün olmaktadır.
    20. Görüldüğü üzere kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir açıklamanın (beyanın) olması; bu açıklamanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekmektedir. Bu itibarla mağdurun müşterilerine yönelik yapılan eylemin kötüleme niteliğinde olup olmadığı müşterilerin de özellikleri gözetilerek her somut olaya göre titizlikle incelenmelidir.
    21. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların aydınlatma ürünlerinin üretimi ve satışı konusunda faaliyet gösterdikleri, Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nin birinci kısmının ihalesini kazanan dava dışı Polimeks İnş. Taah. ve San. Tic. A.Ş.’nin talebi üzerine davalı tarafından anılan projede kullanılmak üzere sokak lambası tasarımı yapıldığı ve bu tasarımların 2009/01799 sayı ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirildiği, ayrıca bu tasarımlara konu ürünlerin üretiminin yapılarak Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nin ikinci kısmının ihalesinin Polimeks İnş. Taah. ve San. Tic. A.Ş. tarafından alınamadığı, ihaleyi alan şirketlerin de anılan projenin ikinci kısmının sokak lambası işini davacıya verdikleri, davacının da projenin birinci kısmında kullanılan sokak lambalarıyla bağlantılı olacak şekilde sokak lambası üretim yaptığı dosya kapsamı ile sabittir.
    22. Davalı tarafından, Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nin ikinci kısmında kullanılan sokak lambalarının tescilli tasarımının taklidi olduğundan bahisle davacı aleyhine 05.10.2009 tarihinde İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde (Kartal Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi) tescilli tasarıma tecavüzün tespiti, men’i ve ref’i ile maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, anılan mahkemece dava konusu ürünlerin yeterli görselinin elde edilemediği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği görülmektedir. Bununla birlikte davacı tarafından davalının dava konusu sokak lambası tasarımının da aralarında bulunduğu 2009/01799 sayılı çoklu tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığından bahisle Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde tasarımın hükümsüzlüğü davası açıldığı, anılan mahkemece davalı adına tescilli 2009/01799-9 sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verildiği, dava konusu tasarımın da aralarında bulunduğu diğer tasarımlara yönelik hükümsüzlük talebinin ise reddedildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    23. Davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan dava devam ederken, davalı tarafından tescilli tasarım hakkına dayanılarak davacının müşterilerinden Soykaya İnşaat Mekanik Tesisat İmalat Taah. Tic. Ltd. Şti. ile Doğu Akdeniz Zeytin Gıda Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine dava konusu olan 11.01.2012 tarihli ihtarnameler gönderilmiştir. İhtarnamelerde ise davalının tescilli sokak lambası tasarımı bulunduğu, davacıya bu tasarımlar için lisans hakkı verilmediği, tasarımları izinsiz olarak üreten davacıdan alım yapmaları hâlinde bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceği, aksi hâlde yasal yollara başvurulacağı belirtilmiştir. Ayrıca ihtarnamelerin ekinde sokak lambası görsellerinin yer aldığı tasarım tescil belgesi ve ekleri anılan şirketlere gönderilmiştir. İhtarname gönderilen şirketlerin Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nden ihale alan şirketler olduğu ve bu şirketlerin anılan projede kullanılacak sokak lambalarını davacıdan tedarik ettikleri tarafların beyanları ve ihtarnamelerin içeriği ile sabittir. Bu itibarla ihtarname gönderilen şirketlerin Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi’nin birinci kısmının sokak lambalarının davalı tarafından üretildiğini bilen ya da bilmesi gereken şirketler olduğu ortadadır.
    24. Hemen belirtilmelidir ki, tescille kazanılan tasarım hakkı, tasarım üzerindeki ve tasarımdan doğan inhisari yetkilerle donatılmış mutlak bir haktır. Mutlak hak niteliği sebebiyle herkese karşı ileri sürülebilir. Tasarım hakkı sahibine, tasarımdan ekonomik olarak her türlü yararlanma ve onu her şekilde değerlendirme yetkisi sağladığı gibi, tecavüz hâlinde tasarımı koruyucu yetkiler de sağlamaktadır. Tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın tasarımın aynısını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçlarla depolamak ve elde bulundurmak gibi fiiller tasarım hakkına tecavüz kabul edilmektedir. Görüldüğü üzere sadece tasarımın uygulandığı eşyayı üretmek değil aynı zamanda bunun üretilmesi için icapta bulunmak, satın almak ve kullanmak da tasarıma tecavüz teşkil etmektedir. Somut olayda da davacının eyleminin İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin vereceği karar sonucunda davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiği sabit olursa ihtarname gönderilen şirketlerin eylemlerinin de davalının tasarım hakkına tecavüz teşkil edeceği ortadadır. Bu itibarla davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinde yer alan hususların davacıyı kötüleme boyutunda olmadığı, ihtarname gönderilen şirketlerin taraflar arasındaki çekişmeyi bildiği ya da bilmeleri gerektiği dikkate alındığında dava konusu ihtarnamelerin uyarı niteliğinde olduğu ve şikâyet hakkı kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.
    25. Bu itibarla, mahkemece, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamelerin içeriğinin 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a-1) maddesi anlamında davacıyı kötüleme olarak kabul edilemeyeceği, davalının tescilli tasarımına dayanarak uyarı ve şikâyet hakkını kullandığı, bu nedenle dava konusu ihtarnamelerin haksız rekabet oluşturmadığı gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    26. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı tarafından İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinde açılan dava derdest iken dava konusu ihtarnamelerin davacının müşterilerine gönderilmesinin yasal hakkı kullanma erkini ziyadesiyle aştığı, kaldı ki anılan mahkemece davanın reddine karar verildiği ve kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu itibarla davacının davalıya yönelik eyleminin tasarım hakkına tecavüz teşkil etmediğinin kesinleştiği, dolayısıyla dava konusu ihtarnamelerin içeriğinin yanlış, yanıltıcı ve incitici beyanlardan oluştuğunun sabit olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    27. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.04.2021 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.



    KARŞI OY

    Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Özel Daire ile Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından davacının müşterilerine gönderilen ihtarnamede yer alan beyanların tescilli tasarıma dayanan yasal şikâyet hakkı kapsamında olup olmadığı ve haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
    Haksız rekabet, olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 56. maddesinde “Haksız rekabet, aldatıcı hareket veya hüsnüniyet kaidelerine aykırı sair suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği, rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırın aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir. 6762 sayılı TTK’nın 58. maddesinde haksız rekabete dair hukuki mesuliyet başlığı altında çeşitli davalar belirtilmiştir.
    Hüsnüniyet kaidelerine aykırı hareketler, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 57.maddesinde örnek olarak sayılmıştır. Bunlar sınırlayıcı olmayıp, belli başlı haksız rekabeti oluşturan eylemlerdir. Bir eylemin haksız rekabet olup olmadığı hâkim tarafından takdir ve tayin edilir. 57/1.1 maddede “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” 57/1.2 ve 57/1.3 maddelerinde “Başkasının ahlakı veya mali iktidarı hakkında hukuka aykırı malumat vermek” “Kendi şahsi durumu, emtiası, iş mahsulleri, ticari faaliyeti veya ticari işleri hakkında yanlış veya yanıltıcı malumat vererek veyahut üçüncü şahıslar hakkında aynı şekilde hareket etmek suretiyle rakiplerine nazaran onları üstü duruma getirmek” haksız rekabet oluşturan eylemler arasında gösterilmiştir.
    Kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir beyanın (açıklamanın) olması, bu beyanın başkalarının şahsı, emtiası, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması, nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekir.

    Yanlış beyan, içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalardır. Yanıltıcı beyan; mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek açıklamalardır. Lüzumsuz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır (Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal, Temel:Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s.428).
    Açıklamanın “yanlış” olup olmadığını tespit bakımından yeğâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığıdır. Açıklama gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemez. Bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir. Halka yapılan ilân ve çağrılar ile hiçbir gerekçe göstermeksizin, belirli markalı ürünlerin veya belirli bir kişi ya da işletme tarafından üretilen mal ve hizmetlerin alınmaması çağrısında bulunulması haksız rekabet teşkil eder. Yanlış veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmakta söz konusu olan, müşterilerin satın alıp almama konusundaki kararlarını etkileyebilecek gerçek dışı veya doğru olsa bile yanlış intiba uyandıracak açıklamalardır (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Aslan/Nomer Ertan, Füsun: Ticari İşletme Hukuk, İstanbul 2015, s.540).
    Başkasını kötüleme vasfını taşıyorsa, bazen gerçeğe uygun bir beyan da gereksiz yere incitici ise, haksız rekabet sayılır (Ayhan, Rıza/Çağlar, Hayrettin: Ticari İşletme Hukuku Genel Esaslar II. Bası, s.366).
    “Yanıltıcı, kötüleyici, yalan ilân ve reklamların” “teamülün kabul ettiği toleransı aştığı takdirde” bir haksız rekabet hâli oluşturacağı kabul edilmektedir. Örneğin: (“Davalının reklamlarında kullandığı “taklit tüp” isnadının da yanlış ve yanıltıcı ilân olarak kabulü gerekir”. YHGK, 20.04.1994 tarih, 993/11-965 E., 994/252 K.).
    Tasarım dış görünümdür. Yeni ve ayırt edicilik unsuruna sahip tasarımlar tescil edilir ve tasarım belgesi verilerek korunur. 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca bu nitelikleri haiz olmayan tasarım korunamaz. Tasarım hakkına tecavüz hâlleri 554 sayılı KHK’nın 48. maddede sayılmış olup, tasarımın izinsiz olarak ticari amaçla kullanımı bu hâllerden birisidir. Tasarımın aynını veya belirgin şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçlarla depolamak, elde bulundurmak fiilleri tasarıma tecavüz teşkil eden fiillerdir.
    Tescilli tasarımın kullanımından doğan haklar, koruma kapsamında olup, tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğü kararı ile sicilden terkini hâlinde, koruma ortadan kalkar.
    Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde: Davalı, Türkmenistan Avaza Suni Kanal Projesi için aydınlatma armatürleri tasarlayarak Polimeks İnş…. A.Ş. ile sözleşme uyarınca armatürleri üretmiş ve Polimeks A.Ş. bu ürünleri projede kullandıktan sonra, kanalın ikinci projesinde kullanılmak üzere üretim yapılması ihalesi Polimeks A.Ş.’ce kazanılmayıp daha az fiyat teklif veren İç Kale İnş. Ltd. Şti. tarafından kazanılması, İç Kale Ltd. Şti. tarafından ikinci kısmın işi Ali Çaynak Afc Lighting’e verilmesi üzerine Ali Çaynak üretmeye başlamıştır. Davalı tarafından 13.07.2009 tarihinde İstanbul 29. Noterliğinden İç Kale Ltd. Şti. ve Ali Çaynak’a ihtarname gönderilerek, özel olarak tasarladığı ürünlere tecavüz teşkil eden eylemlere son verilmesi, izinsiz tasarım kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğine dair uyarı yapılmıştır.
    Davalının 16.04.2009 tarihli başvurusu üzerine, YİDK tarafından 06.01.2010 tarihinde itirazın reddi sonucunda tescil edilen ve 16.04.2009 tarihinden itibaren koruma sağlayan 2009/01799 nolu çoklu tasarımı bulunmakta olup, sokak lambası 1,2,3,4,5,6,7 ve sokak lambası gövdesi 8,9,10 numaralı çoklu tasarım tescili söz konusudur. İhtarnameler içeriğinden, davalının ayrıca 2009/04109, 2009/04176, 2009/04175 tescil nolu tasarım tescil belgeleri de bulunduğu ve dava konusu 2009/01799 nolu tasarımla birlikte, aydınlatma direği, sokak lambaları, çim, aplikler, banklar, çöp kovaları tasarımları olduğu anlaşılmaktadır.

    İşbu davanın konusu olan tasarımın 2009/01799 nolu çoklu tasarım ve bu tasarımda yer alan 6.1 nolu sokak lambası tasarımı olduğu, 11 Ocak 2012 tarihli ihbarnamenin 3.bendinden ve taraflar arasında görülen İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2009/131 esas 2004/51 karar nolu kararda yer alan 09.03.2011 tarihli celsede ara kararla dava dilekçesinin açıklattırıldığına ve haksız rekabet, maddi manevi tazminat istenen tasarımın 6.1 nolu sokak lambası tasarımının izni olmaksızın kullanıldığına dair açıklama olduğuna dair belirlemeden anlaşılmıştır.
    Davalı, davacının sokak lambası ürünlerine el konulması talebinde bulunmuş ve Tuzla Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7029 sayılı yazısı uyarınca 28.09.2009 tarihinde arama ve yediemin tutanağı ile bütün malzemelerin fotoğrafı çekilerek birer adet numune alınarak yetkili Ali Çaynak’a yediemin olarak ürünler teslim edilmiş ise de Tuzla Sulh Ceza Mahkemesinin 29.09.2009 tarih 2009/723 D. İş nolu kararı ile, CMK 119. maddesindeki aciliyetin olmadığı, aynı sürelerde mahkeme tarafından da arama talebinin değerlendirilebileceği, el konulan mallar değerlendirildiğinde suç konusu olabileceklerine ilişkin açık bir veri olmadığı bunun ancak yargılama sonunda belirlenebileceği gerekçeleriyle usule uygun el konulmayan ürünlere ilişkin onama talebi CMK 127. madde gereğince incelenerek reddedilmiştir.
    Kartal Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/47942 soruşturma, 2011/18477 karar nolu 23.12.2011 tarihli kararı ile şüpheli Ali Çaynak hakkında, davalı tarafından yapılan tasarıma tecavüz nedeniyle 554 sayılı KHK hükümlerine muhalefet ederek kendisini gerçek dışı hak sahibi göstermek suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
    Davalı, davacının müşterilerine noterden 11 Ocak 2012 tarihli dava konusu ihtarnameleri göndermiş, ihtarnamelerde, yukarıda belirtilen tasarım belgeleri ile ilişkili ürünlerden bahsettikten sonra, 2009/01799 tescil numaralı tescil belgesiyle koruma hakkına sahip olduğu sokak lambalarının Türkiye’de Ali Çaynak ve/veya başka firmalarca kendisinden izinsiz olarak üretildiğini, bu ürünlerin özel tasarlanmış, özgün ürünler olduğu, Ali Çaynak’ın izni olmaksızın ve hiçbir hak sahibi bulunmamasına rağmen kendine ait tescilli tasarımları ürettiği, Ali Çaynak’a karşı davalar açıldığı, daha önce de tescilli tasarımlarına tecavüzleri söz konusu olduğu, kötü niyetli hareket ettiği, şirkete ait tescilli tasarımları kopyalamak suretiyle haksız rekabet yarattığı açık olduğu, 554 sayılı KHK ve FSEK’ye muhalefet teşkil ettiği, Ali Çaynak ve şirketin tescilli tasarımlarını izinsiz üreten başka bir firmadan ürün satın aldıklarının öğrenildiği, bunun haksız tecavüz teşkil ettiği, eylemlerine derhal son vermeleri, aksi hâlde haklarında yasal yollara başvuracağı, 554 sayılı KHK ve diğer yasal mevzuat gereğince her türlü talep ve dava haklarını kullanacakları ihtar edilmiştir.
    Davalının davacıya ve İç Kale Ltd. Şti’ye karşı açtığı, tescilli tasarıma tecavüz, maddi manevi tazminat davası 22.10.2010 tarihinde açılmış, İstanbul 1. FSHHM 2009/131 E.-2014/51 K. nolu 18.03.2014 tarihli kararda, Özlem Aydınlatma … Ltd. Şti.’nin tasarımına tecavüz davasını ispat edemediğinden davasının reddine karar verilmiş, bu kararda da belirtildiği üzere Ankara FSHHM’nin 2010/48 esas 2012/110 K. sayılı davada davalının 2009/01799 nolu çoklu tasarımının hükümsüzlüğü istenmiş, bekletici mesele yapılan bu davada 2009/01799-9 nolu tasarımın hükümsüzlüğüne, diğerlerinin hükümsüzlüğü talebinin reddine karar verilmiş ve karar temyiz aşamasından geçerek 17.12.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Davalının davacıya karşı sokak lambaları tasarımına tecavüz ettiği iddiasıyla açtığı haksız rekabet, muhafaza, imha, maddi manevi tazminat davasının ispat edilemediğinden reddine dair karar da Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.05.2015 tarihli onama ve 17.11.2006 tarih 2015/12277 E.-2016/8884 K. sayılı karar düzeltmenin reddi ilamıyla kesinleşmiştir.
    Dosyada alınan üç kişilik bilirkişi heyeti raporunda davalının davacı müşterilerine gönderdiği ihtarnamenin 6762 sayılı TTK’nın 57/1, 2, 3 maddeleri bakımından haksız rekabet teşkil ettiği belirtilmiştir.
    Yukarıda açıklandığı gibi tasarım tescili, hükümsüz kılınana kadar sahiplerine koruma hakkı verir ve şikâyet hakkı sağlar ise de bu hakkın kapsamı sınırsız değildir ve 6762 sayılı TTK’nın 56 ve 57. maddelerindeki hüsnüniyet kaidelerine aykırı haksız rekabet teşkil eden davranışlarda bulunma hakkı vermez. Davalı, tasarımın verdiği koruma ve şikâyet hakkı kapsamında, davacı müşterileri bilgilendirici mahiyette ihtarlarda açıklamada bulunduğunu savunmuş ise de, ihtarlarda bu hak ve yetkinin sınırlarını aşmış, mevcut gelişmeleri anlatarak bilgilendirmekten ziyade, davacının ismi ve unvanını zikrederek kendisinden izinsiz kendisine ait tasarımları ürettiğini, kopyaladığını müşterilerine bildirerek davacının iş mahsullerinin kopya olduğuna dair yanlış, yanıltıcı, incitici beyanlarda bulunmuştur. Bu kişiden ürün satın aldıklarını öğrendiklerini, bu durumun tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğini ve derhal son vermelerini, aksi hâlde kendileri hakkında da yasal yollara başvuracaklarını ihtar ederek, davacının müşterilerini etki-baskı altında bırakarak, müşterilerini azaltma ve davacıya iş verilmemesi girişiminde bulunmuştur. TMK 2. madde uyarınca, “Herkes haklarını kullanırken, borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. Davalının bu eylemi MK 2. maddesine, ticari hayatın kurallarına aykırı olup, 6762 sayılı TTK’nın haksız rekabete ilişkin 57/1-2-3 maddeleri kapsamında haksız rekabet teşkil eden eylemdir. İhtar tarihi olan 11 Ocak 2012 tarihinde, davalının davacıya karşı açtığı ihtara konu aydınlatma direkleriyle ilgili tasarıma tecavüz-maddi-manevi tazminat davası sonuçlanmamış ise de, 22.10.2010 tarihinde açtığı dava ispat edilemediğinden ret edilmiş ve taraflar arasında dava konusu tasarımın tecavüz teşkil etmediğine dair kesin hüküm hâlini almıştır. Bu da, ihtardaki kopyalama, izinsiz üretme iddialarının haksız, gereksiz yere incitici ve yanlış olduğunu, müşterilere bu ürünleri satın almayın uyarısının teamülün kabul ettiği tolerans sınırlarını aşan, gereksiz beyan olduğunu göstermektedir. Her ne kadar dava konusu tasarımın hükümsüzlüğü davası reddedilmiş ve tasarım hükümsüz kılınana kadar koruma ve şikâyet yetkisi verir ise de, bu yetkinin sınırı aşılmış, ihtar tarihindeki durum itibariyle dahi incitici ve kötüleyici gereksiz beyan niteliğinde haksız rekabet fiili oluşmuştur.
    Mahkemenin direnme kararında da, henüz kendisi tarafından açılan dava derdest iken ihtarnameleri üçüncü kişilere gönderdiği, ihtarname kapsamına göre yasal haklarını kullanma erkini ziyadesiyle aşarak, davacı aleyhine incitici ve kötüleyici nitelik ve amaç taşıyan beyanlarla haksız rekabet eylemini işlediği beyanların samimi olarak yasal hakları kullanma kapsamında kabul edilemeyeceği açıklanmıştır ve mahkemenin kararı usul ve yasaya uygundur (YHGK’nın 17.10.2012 tarih 2012/11-236 E., 2012/714 K., 10.06.2020 tarih 2017/11-39 E., 2020/396 K., 11.03.2021 tarih 2017/11-2475 E., 2021/246 K. nolu kararları).
    Açıklanan nedenlerle haksız rekabete dair direnme kararı doğru olup, maddi tazminatın reddi kararı davacı tarafça temyiz edilmeyerek kesinleşmiş, manevi tazminatın kısmen kabulü kararı Özel Dairece incelenmediğinden dosyanın bu yönden Özel Daireye gönderilmesi görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyoruz.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi