10. Hukuk Dairesi 2015/19135 E. , 2016/11738 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal yardımların davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulaak yapılan yargılama sonunda, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 06.08.2003 tarihinde tadilat onarım işi yapıldığı sırada, yıkılan duvarın sigortalının üzerine devrilmesi sonucu vefat etmesi nedeniyle, hak sahiplerine bağlanan gelir ve yapılan harcamaların, rücuan tazmini istemine ilişkin olup, Mahkeme; taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi niteliğinde olduğunu kabul edip, davanın reddine karar vermiştir.
Eldeki davada, mahkemece verilen ilk hüküm, kaza gününde kazalı ile davalılar arasındaki ilişkinin belirlenmesi bakımından davalılar ..., ..."ün birlikte mi, ayrı ayrı mı, yoksa davalı ..."ün ortağı olduğu şirketin mi işveren olduğu, davalı ..."ün kurum müfettişine verdiği beyanı da dikkate alınmak suretiyle istisna akdi veya iş akdi olup olmadığının açıklıkla belirlenmesinden sonra bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek dairemizce bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr.
..., Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. ...’e ..., ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Eldeki davada ise, kazalının kayınpederinin davalılara ait olduğunu belirttiği ... Sitesinde tescilsiz boş bir dükkândaki tadilat işinde kazalıyla çalışmaya başladığına dair beyanı, davalılardan ...’nin ise 20.11.2003 tarihli kurum müfettişine verdiği beyanında dükkânın, duvar yıkım işini de kapsayan tadilatı işi için davalı ... ile birlikte kazalı ve kayınpederi ile anlaştıklarına dair beyanı, davalı ...’ın olay esnasında dükkânda işin kontrolü için bulunduğuna dair beyanı ve iş kazasından sonra davalılardan ... ve ... adına yapılan işyeri tesciline dair işleme karşı herhangi bir itirazda bulunmamaları, kazalının usta olması nedeniyle kendi adına ve hesabına çalıştığına dair 1479 sayılı Yasa kapsamında tescil ve vergi kaydının bulunmaması, sonradan alınan çelişkili beyanların da sorumluluktan kurtulmaya yönelik olduğu ve ceza soruşturmasında alınan ifadeler ve raporlar ile tüm dosya kapsamından, davalıların iş kazasına konu olayda işveren konumunda bulundukları açık olup, mahkemece bu deliller gözardı edilerek aksi kanaatle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalıların her ikisinin de işveren sıfatı ile olayın meydana geldiği tarih itibari ile 506 Sayılı Yasanın 9, 10, veya 26’ncı maddesi kapsamında sorumluluklarını belirlemek için meydana gelen olay hakkında, soyut ifadelere dayanmayan, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümleri ayrıntılarıyla irdelenerek, iş kazasının olduğu meslek kolu ile iş ve işçi güvenliği konusunda uzman bilirkişi kurulundan alınacak kusur raporu ile sonucuna göre bir karar verilmesinden ibaret iken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.