Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9417
Karar No: 2016/11732
Karar Tarihi: 27.09.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/9417 Esas 2016/11732 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/9417 E.  ,  2016/11732 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davacının 01/10/2008-20/07/2011 dönemine ait sigortalılığının iptal edildiği, ancak davacının primleri öderken ve yapılandırırken davalı kurum tarafından sigortalı olarak kabul edildiği ve bu yönde davacıya sigortalı olduğu inancı verildiği, 4721 sayılı kanunun 2.maddesi gereğince herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bu nedenle davacının 01/10/2008-20/07/2011 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacıya 01/12/2013 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Eldeki davada davacı hakkında 22.03.2011 tarihli ekstre ile 01.03.1988-28.12.1995 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında zorunlu 29.12.1995-22.03.2011 tarihleri arasında 1479 veyahut 5510 sayılı Yasanın 4’üncü maddesinin b bendi kapsamında kendi nam ve hesabına çalışan olarak zorunlu sigortalılık süresi kabul edilmiş iken, davacının davalı kuruma 22.03.2011 tarihindeki başvurusu ile 6111 sayılı Yasa kapsamından fayadalanmasından sonra 29.11.2013 tarihli tahsis talebine göre sigortalılık durumunun yeniden sorgulanması ile, 29.12.1995-20.07.2011 tarihleri arasındaki oda kaydı ile 29.12.1995-19.07.2011 tarihleri arasındaki esnaf sicil kaydı ve 08.01.1996-14.07.2005 tarihleri arasında kuyumculuk işinden ve kuruyemişçilik işinden vergi kaydının bulunduğunun ve 01.10.2008 tarihinden sonra vergi kaydının devam etmediği gerekçesi ile Kurumca 29.12.1995-30.09.2008 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığın kabul edilerek 01.10.2008-20.07.2011 tarihleri arasındaki dönem bakımından sigortalılık verilmemesine yönelik kurum işlemine karşı davanın açıldığı, davacının prim ödemelerine ilk kez 21.08.2003 tarihinde başladığı ve 20.07.2011 tarihinde 6111 sayılı Yasa kapsamında tahakkuk ettirilen borcu ödediği anlaşılmaktadır.
    Davaya konu olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; başlangıçta tescili ve prim ödemesi olmayan davacının sonradan geriye yönelik yapılan prim ödemeleri nedeniyle, 2008-2011 yılları arasında isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı sayılıp sayılmayacağı, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinin somut olaya uygulanması olanağı bulunup bulunmadığı, noktasında toplanmaktadır.
    HGK"nun 3.2.2010 tarih ve 2010/10-23 esas ve 2010/59 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sigortalılık şartları bulunmayan döneme ilişkin olan primler, Kurumun kendi hatası nedeniyle tahsil edilip uzun süre kullanıldıktan ve davacıya bu dönemler için sigortalı olduğu izlenimi verildikten sonra, yanlışlık fark edilerek sigortalılığın iptal edilmesi, TMK"nun 2. maddesinde düzenlenmiş bulunan dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Anılan kanun gereğince, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olup, zorunlu sigortalılık şartları bulunmadığı halde, bu dönemlere ait Primlerin icra takibi sonucu tahsil edilmesi veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primlerin ödenmesi bu kapsamda değerlendirilmelidir.
    Eldeki davada ise, davacı tarafından HGK’nun ilamında belirtildiği şekilde bir prim ödemesi olmadığı gibi, somut olayın özelliği itibariyle Medeni Kanunun 2.maddesinin uygulanma şartları da oluşmadığından objektif iyi niyet kuralının olayda uygulanması olanaksızdır. Ne varki davacının zorunlu sigortalılık süresi de tam olarak netleştirilmemiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4.. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
    ...b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
    1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
    2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,
    …sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Anılan düzenleme ve devamındaki “Sigortalılığın Başlangıcı” başlığını taşıyan 7. madde hükümlerine göre, “...kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” olarak nitelendirilen çalışanlardan “gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan “esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadırlar.
    Diğer taraftan 5510 sayılı Yasanın 50. madde hükmüne göre, “isteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye"de ikamet edenler ile Türkiye"de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerdeki Türk vatandaşlarından;
    a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalışmak ya da tam gün çalışmamak,
    b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,
    c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,
    d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak, şartları aranır.” hükmüne yer verilmiştir..
    51. maddede sigortalılığın, isteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden, aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden veya ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona ereceği hüküm altına alınmış, 52. maddenin 3. fıkrasında da “Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammıyla birlikte primi ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
    Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde; uyuşmazlık konusu 01.10.2008-20.07.2011 tarihleri arasında kalan dönemde vergi kaydı olmayan davacının 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesi gereği vergiden muaf olup olmadığı araştırılmalı, vergiden muaf olduğu anlaşılırsa sicil kaydına ve bağımsız çalışmasının varlığı araştırılarak sonucuna göre zorunlu sigortalılık durumu değerlendirilmeli, aksi halde davalı Kurumun kabul ettiği sigortalılık süreleri için ödenmesi gereken prim borçları dışında davacının ödediği primlerin, 5510 sayılı Yasa’nın 50’nci maddesi kapsamında ödeme tarihlerinden ileriye doğru olacak şekilde karşıladığı günler kurumdan sorulmalı ve bu sürenin de yazılı talep olmasa bile isteğe bağlı sigortalılık iradesi yerine geçtiği gözetilmeli ve sonucuna göre tahsis şartlarının irdelenmesi gereklidir.
    Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi