16. Hukuk Dairesi 2016/18189 E. , 2020/942 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi Dışlık Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1975 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra, 18.09.2014 tarihinde 587.533,51 metrekare yüzölçümü ile hali arazi vasfıyla Hazine adına ihdasen tapuya tescil edilen 121 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı ... adına belgesizden taşınmaz edinme sınırı olan 100 dönümden fazla tespit yapıldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, mahkemenin kabul ve değerlendirmesi dosya içeriğine uygun bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında "kayıt ve belgesiz olarak aynı çalışma alanı içinde sulu toprakta 40 dönüm, kuru toprakta 100 dönüm taşınmaz kazanılabileceği" düzenlendikten sonra, bu miktarlardan fazla kısımların zilyetleri adına tespit ve tescil edilebilmesi için, 1. fıkra uyarınca delillendirilen zilyetliğin yanında, 31.12.1981 tarihine veya daha önceki tarihlere ait vergi kayıtları veya diğer bentlerde sayılan belgelerin bulunmasını aramaktadır. Dosyada mevcut, davacı adına tespiti yapılan taşınmazlara ait onaylı tutanak örnekleri incelendiğinde, davacı adına 100 dönümden fazla miktarda taşınmaz tespit edildiği anlaşılmakta ise de, bu tespitlerin belgesizden değil, tapu kayıtlarına dayalı olarak yapıldığı, davacı adına belgesizden tespit edilen taşınmaz bulunmadığı görülmektedir. Bu durum karşısında; mahkemenin, davacı adına belgesizden 100 dönümden fazla taşınmaz tespiti yapıldığına ilişkin kabulünde isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, işin esasına ilişkin olarak yapılan inceleme ve araştırma da hüküm vermeye yeterli değildir. Dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14., 17. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca tescili istemine ilişkindir. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafları olup, bu fotoğraflar üzerinde çekişmeli taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için uzman jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi eliyle inceleme yapılması gerekirken, harita bilirkişisi hava fotoğrafında yalnızca dava konusu taşınmazın yerini işaretlemiş, taşınmazın niteliği yönünden herhangi değerlendirme yapmamış; mahkemece bu hususta ziraat mühendisleri tarafından yapılan inceleme ile yetinilmiş; ayrıca davaya konu taşınmaza komşu taşınmazlara ait kayıtlar getirtilerek dava konusu taşınmaz yönünü ne okudukları saptanmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; sağlıklı sonuca varılabilmesi için mahkemece öncelikle, dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğraflarının tarihleri açıkça yazılmak suretiyle en az üç tanesi Harita Genel Komutanlığından getirilerek dosya arasına konulmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve teknik bilirkişinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır. Mahallinde yapılacak keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının dava konusu taşınmazın yönünü ne okuduğu belirlenmeli ve bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; teknik bilirkişiden, keşfi takibe elverişli, dava konusu taşınmazı, komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, taşınmaz bölümünün toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde, taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı ve bundan sonra, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle dava konusu taşınmaz bölümünde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
04.03.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.