Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/10220
Karar No: 2016/11706
Karar Tarihi: 26.09.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/10220 Esas 2016/11706 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/10220 E.  ,  2016/11706 K.

    "İçtihat Metni"

    ... adına Av. ... ile ... adına Av. ... arasındaki dava hakkında ... 8. İş Mahkemesinden verilen 20.05.2015 gün ve 2014/405-2015/300 sayılı hükmün, Dairemizin 05.11.2015 gün 2015/20351 E. 2015/18697 K. sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 23.03.2016 gün ve 2016/84-2016/111 sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. Maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci Maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    Dava, asıl dava davacının ölüm aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali, birleşen dava ise yersiz ödenen ölüm aylıklarının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine karar verildiği, hükmün Dairemizce, “Mahkemece verilen ilk hükmün, Dairemizin temyiz denetimi sonrasında 13.03.2014 gün ve 2013/22620 E. 2014/5584 K. sayılı ilamla bozulması üzerine, anılan ilama uyularak gereken inceleme ve araştırmanın yapıldığı anlaşılmakla; Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu görevlilerince gerçekleştirilen soruşturmada elde edilen somut veri ve saptamalar ile bu soruşturma kapsamında ifadesine başvurulan apartman yöneticisi ... ile apartman komşusu ..."nin taraflar arasında boşandıktan sonra da fiili beraberliğin bulunduğu yönündeki beyanları, 01.12.2009 tarihinde boşanma gerçekleşmesine karşın, yalnızca davacının oturduğu ileri sürülen daire yönünden, 15.04.2011, 06.05.2011 ve 06.01.2012 tarihli apartman toplantısı haziran
    cetvellerinde boşanılan eşin isim ve imzalarının bulunması, bahse konu dairenin 2010-2012 Ocak tarihleri arasındaki dönemine ait apartman aidatı makbuzlarının boşanılan eş adına düzenlenmiş olması ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, davacı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgindir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu asıl davanın kabulü, itirazın iptali davasının ise reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece, “…tarafların iddia ve savunmalarında belirtilen tüm deliller,... C.Başsavcılığının 2011/86419 soruşturma sayılı dosyası,... 12. aile mahkemesinin 2009/1020 E,2009/957 K sayılı dosyası,... 27. icra müdürlüğünün 2012/11249 sayılı takip dosyası,yetim aylığı tahsisine yönelik SSK dosyası celp edilip bilirkişi incelemesi yaptırılıp toplanan delillere göre mahkememizce, mahkememiz dava dosyası yönünden davanın kabulüne, birleşen dava dosyası yönünden davanın reddine karar verilip hükmün davalı kurum tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 05/11/2015 tarih,2015/20351 E,2015/18697 K sayılı kararı ile bozularak gelmekle dosya mahkememize tevdi edilip yeniden esasa kayda yapılmıştır.
    Her ne kadar mahkememiz kararı Yargıtay 10.Hukuk Dairesinin 05/11/2015 tarih,2015/20351 E,2015/18697 K sayılı kararı ile bozulmuş ise de mahkememizce verilen kararın usul ve yasaya uygun olması nedeni ile önceki kararda direnmek gerekmiştir. Zira;
    Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 56. Maddesinin son fıkrası ile 96. Maddesini a bendidir.
    5510 sayılı Kanunun 56. Maddesinin son fıkrasında; Eşinden boşandığı halde boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Davalı Kurum, Kontrol Memuru ... tarafından düzenlenen 25.05.2011 tarih ve 2011/EAB-42 sayılı rapor ile; “tarafların boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşadıkları, kişilerin 01.12.2009 tarihindeki boşanmalarının muvazaalı bir işlem olduğu, ” tespit edilmesi üzerine, SGK Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı tarafından davacının babasından dolayı almakta olduğu yetim aylığı 15.12.2009 itibariyle kesilerek 15.12.2009-20.07.2011 süresi kendisine ödenen 11.745,11.-TL aylıklar ve bu sürede yapılan 142,58.-TL tedavi gideri yersiz ödeme borç kaydı yapılarak 5510 sayılı Kanunun 96/1-a bendi gereğince kendisinden tahsiline karar verilmesi yönünde görüş bildirdiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 5510 sayılı Kanunun 59 maddesinde; “Bu kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eliyle yürütülür. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurların görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler; yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
    Şu hale göre, her ne kadar Kurumun olayda denetim yetkisi mevcut ise de, bu yetkinin yasal sınırlar içerisinde ve hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmekte
    olup, denetim sırasında ifadesi alınan şahısların gerçeği söyleyip söylemediğinin veya söylediklerinin gerçeğe uygun olup olmadığının denetimi yapılmaksızın her olayda gerçekmiş gibi kabul edilerek kişilerin haklarının sınırlandırılmasına hukuken cevaz verilemez. Nitekim bu nedenle olsa gerek kanun koyucu tarafından da Kurum memurları tarafından tutulan tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu düzenlemesi yapılmıştır.
    Olayda çözümlenmesi gereken husus, Kurum Kontrol Memuru tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olup olmadığı, iade edilmesi gereken bir yersiz ödeme mevcut ise bu ödemenin hangi tarihler arasını kapsayacağı noktalarında toplanmaktadır.
    Her ne kadar Kurum Kontrol memuru tarafından ifadelerine dayanılan davacının komşuları ..., apartman yöneticisi ...’ın ifadelerinde “ numara 24’te kiracı olarak ... Hanım, eşi ... bey, ... Hanımın annesi ve bir oğulları ile birlikte ikamet ettikleri” nin beyan edildiği tutanağa geçirilmiş ise de, tanık ...’ın mahkememizdeki ifadesinde okunan kontrol memuru raporundaki imzayı kabul etmekle beraber, “tarafların boşandıklarını bilmediğini, ancak görevli memurun kendisine bir takım sorular sorduğunu ve notlar aldığını tutanağı kendisine boş olarak imza attırdığını daha sonara kendisinin yazmış olduğunu, davacıyı ve eşi ... beyi haftada 1-2 kez görüyorum şeklinde bir beyanı olmadığını,davacı ve eski eşini apartmana girip çıkarken gördüğünü, ancak şahısları ayrı ayrı gördüğünü, karı- koca olarak birlikte görmediğini, , davacı ile ailece görüşmediğini, “ ifade emiş, diğer komşu ... de”davacı ile aynı apartmanda oturduklarını ancak kendisi ile görüşmediklerini, davacının eşini de tanımadığını, geçen yaz döneminde bir bayan ve bir erkek gererek kapıdan kendisine davacıyı ve eşini sorduklarını, kendilerini tanımadığını söylediğini, kendisinin apartmana ilk taşındığı sıralarda davacının eşini gördüğünü, ancak daha sonraki dönmede görmediğini, tutanaktaki imzanın kendisine ait olduğunu ,ancak kendisine sorulan sorulara memurlara da mahkemedeki beyanı verdiğini, ancak onların ifade tutanağını yanlış geçmiş olduğunu,” ifade ettikleri görülmektedir.
    Bunun gibi davalı Kurum tarafından davacı ve eski eşi hakkında ... C.Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuş ve yapılan hazırlık soruşturmasında ifadesi alınan davacının eski eşi ...’ın,”üzerine atılı suçu kabul etmediğini, kendisinin eşinden 2009 yılında boşandıktan sonra ... Mah. ... Sok.No.3/10 .../... adresinde annesi ile birlikte yaşadığını ve halen de yaşamaya devam ettiğini, “ ifade etmiş, davacı tanığı olarak dinlenen bitişik komşu ... ve davacının arkadaşı ... da “davacının eşinden 2009 yılı sonlarında boşandığını, boşandıktan sonra tarafların kesinlikle bir araya gelmediklerini, davacı ile eski eşini birlikte görmediklerini, davacının boşandığı eşinin ...’da oturduğunu,” ifade etmişlerdir.
    Gerçekten de davalı kurum yoklama memuru raporuna ekli ifade tutanaklarından açıkça davacı ile boşandığı eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşadıkları anlamı çıkmadığı gibi, davacı ile eşinin boşandığını bilmeyen ve müşterek bir çocukları bulunduğu nazara alındığında zaman zaman çocuk nedeni ile bir araya gelmeleri mümkün olup, eve girip çıktıklarını gören komşuların davacının eşi ile birlikte yaşadıklarını zannederek ifade vermeleri doğal karşılanmalıdır.
    Şu halde davalı Kurumun 5510 sayılı Kanunun 56/2. maddesi ile kendisine tanınan denetim yetkisini hukuk devletine yaraşır usullerle kullanması, gelişigüzel olmayan, resmi kayıt ve belgelerle desteklenen ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak deliller ile ortaya koyması gereklidir. Aksi takdirde bu denetim ilgili şahıslar açısından çok olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.
    Nitekim dava konusu olayda da davacının yetim aylığının kesildiği hakkında 13.603,46.-TL yersiz ödeme borcu tahakkuk ettirildiği görülmektedir.
    Davalı Kuruma şikayet dilekçesi veren ... (...’un eşi, davacının üvey babası) olduğu ve davacının annesi ile boşanma aşamasında olduğu, davalı Kurum tarafından ... ve ... aleyhine Kamu Kurum ve Kuruluşlarını vb Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık suçu işlediklerine dair şikayeti ... Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2013 tarih, 2011/86419 Sor. 2013/7726 No’lu Karar ile “ Kovuşturmaya Yer Olmadığına,” dair karar verildiği, tarafların kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile boşandıkları , ... ... Mahallesi Muhtarlığı kayıtlarında ... (...)’ın 17.08.2007 tarihinden itibaren ... Cad.No.9/24 adresine kayıtlı olduğu ve adres kayıt sisteminin de aynı adres olduğu, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü kayıtlarında, ...’ın ... Mah... Sok.No.3/10 .../... adresinde kayıtlı olduğu, Yüksek Seçim Kurulu kayıtlarında ...’ın 26.04.2011 tarihinde ... Mah. ... Sok.No.3/10 .../... adresinde kayıtlı olduğu görüldüğünden, davacı ve eski eşinin ikamet adreslerinin farklı olduğu, farklı adreslerde ikamet ettiği, ... ... Mahallesi Muhtarlığının kayıtlarında ve ... 5 Apt. Yönetim Kurulu tarafından düzenlenen Yöneticiler tarafından Muhtarlığa verilen Değişiklik bildirim formunda davacının annesi ...’un 28.01.2010 tarihinden itibaren kızı ile ikamet ettiği görüldüğünden davacının annesi ile birlikte ikamet ettiği beyanının gerçeği yansıttığı, Sayın Mahkemece yaptırılan ...’un boşandığı eşi ... ile birlikte sürekli ikamet edip etmediğinin komşularından gizli surette sorulup araştırılması istemi üzerine, ... Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü ... Polis Amirliği tarafından düzenlenen 27.12.2011 tarihli memur raporunda; “...’un ... Cad.No.9/24 ... adresinde oğlu ve annesi ile birlikte ikamet ettiği, ayrıldığı eşi saffet Aşık isimli şahsın adreste ikamet etmediği, ancak adrese gelip gittiği yapılan araştırmadan anlaşıldığı,” tesbiti karşısında davalı Kurumca yapılan denetimin sağlıklı olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bozma ilamı sonrasında ... Kaymakamlığı İlçe Nüfus Müdürlüğünün 08.10.2014 tarihli yazısında belirtildiği üzere; Davacı ...’un, eski yerleşim eski yeri adresinin 29.03.2007 Tarihli TÜİK beyanında ... Mah.273/1 Sok. ... (A) Blok No.36/1 İçKapı No.10 .../..., yeni adresinin 12.03.2009 tarihinde ... Mah ... Cad. ... 5 Blok No.9 İç Kapı No.24 .../... adresinde olduğu, eski Eşi ...’ın eski yerleşim yeri adresinin 29.03.2007 Tarihli TÜİK beyanında ... Mah. ... Sok. ... (A) Blok No.36/1 İçKapı No.10 .../..., 12.03.2009 tarihinde ... Mah ... Cad. ... 5 Blok No.9 İç Kapı No.24 .../... ,son adresinin 16.03.2010 tarihinde ... Mah. ... Sok.No.3.İç Kapı No.10 .../... adresi olduğu bildirilip,
    ..../...
    ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Abone İşleri Daire Başkanlığı ... Bölge Şube Müdürlüğünün yazısında; ..., ... Sokak No:36/A adresinde su abonelik kaydının bulunmadığı ve ..., ... Sokak No:36/3 A Blok, No:36/4 B Blok olmak üzere ... Apt. adına 35 hane-tek sayaç şebeke aboneliğinin bulunduğunun bildirilmesi,... Elektrik Dağıtım AŞ’nin yazısında;” .../1 No.9 K.5.D.24 .../... adresinde ... adına abone kaydının bulunduğunun bildirilmesi,...’un, ... adına kayıtlı telefonun 16.09.2004 tarihinde Üçkardeşler Apt. (A) Blok No.36/1 İçKapı No.10 .../... adresinde, 06.07.2007 tarihinde ... Cad. ... 5 Blok No.9 İç Kapı No.24 .../... adresinde kayıtlı iken 05.05.2012 tarihinde iptal edildiğinin bildirilmesi karşısında, davacının eski eşi adına birlikte yaşadıkları iddia edilen ... Cad. ... 5 Blok No.9 İç Kapı No.24 .../... adresinde telefon, elektrik, su aboneliği kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Her ne kadar ... 5 Apart.Yönetim Kurulunun göndermiş olduğu 26.12.2014 tarihli yazı eki belgelerde, 2010 ve 2011 yılı apartman aidatları makbuzlarında ... adının, 2012, 2013 ve 2014 yılı apartman aidatlarında ... adının yazılı olduğu ve 26.05.2009 tarihli, 16.04.2011 tarihli ve 08.01.2012 tarihli toplantı tutanaklarında ...’ın, imzasının bulunduğu görülmekte ise de zabıt mümzii tanık ve apartman yöneticisi olan ... beyanında davacının boşandığı eşinin bina sahibi ... isimli şahsın akrabası olması sebebi ile bina toplantıların bu şahsın vekili olarak katıldığını, davacının eşinden boşandığının bildirilmesi üzerine makbuzlara daha sonra davacının adının yazıldığını belirttiği, yine bina yöneticiliği yapan ... anlatımına göre aidatların davacı ... tarafından ödenip boşanma hadisesini öğrenene kadar makbuzlara ...’in boşandığı eşinin adının yazıldığı boşanma olayı öğrenildikten sonra davacının adını yazmaya başladıklarını, binada oturan ... ile mahalle muhtarının beyanlarına göre davacının boşandıktan sonra eşi ile birlikte yaşamadığını belirttikleri,
    Yargıtay bozma ilamında her ne kadar apartman yöneticisi ... ile ...’nin beyanlarına göre davacının boşandığı eşi ile birlikte fiili beraberliklerinin olduğu yönünde beyanda bulundukları belirtilmiş ise de tanık beyanları incelendiğinde özellikle binada yöneticilik yapan ...’ın “ davacının 2007 yılında binaya taşındığı, bu dönemde eski eşi ile birlikte ikamet ettikleri, boşanma olayından sonra davacı ve eşinin birlikte ikamet etmediklerinin açıkça görmediğini” belirttiği, tanık ...’nin de “gelen memurlara davacı ve eşini binaya ilk taşındığı dönemde birlikte gördüğünü ancak daha sonra birlikte görmediğini, 2011 yılında davacı ve eşinin ayrı olup birlikte yaşamadıklarını, davacının binada oğlu ve annesi ile birlikte ikamet ettiklerinin” beyan edildiği, zabıt mümzii tanıklardan başka aynı binada oturan ve yine binada bir dönem yöneticilik yapan ...’nın anlatımına göre “davacının oturduğu binanın ... isimli şahsa ait olup bu şahsın davacının boşandığı eşinin akrabası olduğunu, aidatları bizzat kendisinin topladığını, aidatları bizzat davacı ...’in ödediğini, boşanma olayını öğrenene kadar davacının boşandığı eşinin adının aidatlara yazılıp boşanmayı öğrendikten sonra davacının adını yazdıklarını”, bu şahıslar dışında mahalle muhtarı olan ... ..., ... tarafından davacı ve boşandığı eşinin boşanma hadisesinden sonra birlikte
    yaşamadıklarının beyan edildiği, özellikle tanık ...’nın anlatımına göre davacının boşandığı eşinin apartman toplantılarına katılma ve aidatlarda adının yazmasının nedenlerinin açıklandığı, davacının boşandığı eşinin apartman toplantısına katılmasının nedeninin davacının oturduğu dairenin davacının akrabası adına olması, akrabalık ilişkisinden dolayı daire malikini temsilen toplantıya katıldığının belirtilmesi ve yukarıda belirtilen diğer deliller göz önüne alındığında; yapılan açıklamalar ışığında davacı ile eski eşinin boşandıktan sonra birlikte yaşamamış oldukları anlaşıldığından davalı Kurum işleminin yerinde olmadığı ve iptal edilmesi gerekeceği anlaşılmakla mahkememiz dava dosyası yönünden davanın kabulü ile kurum işleminin iptaline,mahkememiz dosyası ile birleşen ... 9. iş mahkemesinin 2012/457 E,2012/581 K sayılı dava dosyası yönünden davanın reddine karar verilip aşağıdaki hüküm fırkası tesis olunmuştur.” gerekçesi ile direnme kararı verildiği anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar karşısında, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 26.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi