8. Hukuk Dairesi 2012/6795 E. , 2012/9315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 21.03.2012 gün ve 1661/417 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.10.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat Esin Özbey geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Ercan vekili, 1083 ada 6 parseldeki 12 numaralı bağımsız bölüme ilişkin 5.010 TL katkı payı alacağı isteğinde bulunmuş, 01.07.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle de alacak miktarını 116.276,47 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı ... vekili, davacının alımda katkısı olmadığını, dava konusu meskenin davalıya ait kooperatif yolu ile edindiği dubleks konut ile aracın satışından elde ettiği gelir ve çalışarak elde ettiği kazancı ile alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 101.829,41 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine ilişkin hükmün, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairenin 26.01.2010 tarih 2009/5507 Esas 2010/265 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, taraf vekillerinin karar düzeltme istekleri de Dairenin 04.11.2010 tarih 2010/1945 Esas 2010/5285 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 5.010 TL için dava tarihinden, 79.160 TL için ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 84.170 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 18.05.1985 tarihinde evlenmişler, 13.10.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 13.09.2006 tarihinde boşanmışlardır. Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dava konusu muayenehane olarak kullanılan 12 numaralı bağımsız bölüm taraflar arasında mal ayrılığının geçerli olduğu 26.12.1996 tarihinde satın alınarak davalı koca adına tescil edildiğinden uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir.
Dairenin bozma ilamında kısaca, öğretmen olan davacının çalışmasına ve gelirlerine ilişkin belgeler dosya arasına getirtilmesine rağmen serbest diş hekimi olarak çalışan davalının gelirlerine ilişkin belgelerin Maliye Bakanlığı Arşiv Yönetmeliği gereğince süresi geçtiğinden imha edildiği belirtilerek gönderilemediği, davalının edinme tarihine kadar olan gelirini asgari ücret üzerinden hesaplayan hukukçu bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verildiği, özel muayenehanesinde serbest diş hekimi olarak çalışan davalının aylık gelirinin asgari ücret esas alınarak hesaplanmasının olağan yaşam akışına uygun olmadığı, meslek odası ve vergi dairesinden sorularak alınacak cevapların dosya arasına konulması, bundan sonra uzman bilirkişi ya da bilirkişilerin de görüşleri alınarak adil ve hukuka uygun emsal gelirin belirlenmesi ve katkı payı alacağı hesabında geçerli ilkeler çerçevesinde davacının katkı payı alacağının saptanması gerektiğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda, Ankara Diş Hekimleri Odası, Türk Diş Hekimleri Birliği, Çankaya ve Kızılbey Vergi Dairelerinden alınan cevaplar sonrası ayrı bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadan önce bankacı devamında hukukçu bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan 27.12.2011 tarihli bilirkişi raporunda davalı gelirinin belirlenmesine ilişkin bir belge sunulmadığından bankacı bilirkişi raporu, gelen yazı cevapları da dikkate alınarak davalı için asgari hayat standardından hareketle hesaplama yapıldığı açıklanmıştır. Her ne kadar bozma ilamında ayrı bir bilirkişi aracılığı ile davalının emsal gelirinin belirlenmesinden bahsedilmiş ise de, bozma sonrası gerek diş hekimleri odası gerek vergi dairelerinden gelen cevaplar, gerekse bankacı bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi davalının belirlenebilen gelirlerinin alım tarihi 1996 yılı ve sonrasına ilişkin olması karşısında bu gelirlerden hareketle hesaplama imkanı olmadığından davalı tarafından kendi geliri ile dosyaya yargılama boyunca herhangi bir bilgi veya belge ibraz edilemediğinden, ayrı bir bilirkişi incelemesinde dahi emsal gelirin belirlenmesinde kullanılabilecek ayrı bir kriter de belirlenemediğinden, mahkemece bankacı ve hukukçu bilirkişi raporları göz önünde bulundurularak asgari hayat standardından hareketle bulunan ve hesaplamaya esas alınan gelirin taraflar bakımından adil ve hukuka uygun olduğunun kabulü gerekir.
Diğer yandan aynı mesleklerine devam eden iki tarafın dosyaya yansıyan ve hesaplamada dikkate alınma imkanı bulunmayan 1996 yılı ve sonrasına ait gelirlerinin birbiri ile karşılaştırılmasında da bulunan sonucun adil ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmaktadır. Katkı payı alacağı davalarında kesin ve net bir sonuca ulaşılamadığı durumlarda fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinin de göz önünde bulundurulacağı unutulmamalıdır. Bu açıklamalar karşısında yapılan araştırma ve alınan raporlar hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri de gözetilerek usule uygun kabul edilerek, mahkemece bozma ilamına uygun şekilde yapılan araştırma sonunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin hükmün esasına yönelen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün esasının ONANMASINA,
Davalı vekilinin harca yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece toplam 84.180 TL alacağa hükmedilmesine rağmen karar tarihinde geçerli bulunan Harçlar Tarifesi gereği toplam 4.999,69 TL harçtan peşin alınan 1.583,85 TL harç düşüldükten sonra bakiye 3.415,84 TL harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, hesaplamada hataya düşülerek davalı aleyhine fazla olacak şekilde 3.937,60 TL bakiye harcın davalıdan tahsiline karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün usul ve yasaya uygun bulunmayan harca ilişkin bölümünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 1.381,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 4.140,45 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 16.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.