5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/11960 Esas 2021/5672 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/11960
Karar No: 2021/5672
Karar Tarihi: 25.05.2021

5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/11960 Esas 2021/5672 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi, 5607 sayılı Kanuna aykırılık suçu nedeniyle mahkumiyet hükmü vererek, nakil aracının iadesine de karar verdi. Ancak, mahkemenin iade kararının, araçlar hakkında açılmış müsadere davasının konusu olması bakımından, bozma kararıyla birlikte araçların iadesi hükmünün de ortadan kalkacağı belirtildi. Yargıtayca yapılacak denetimin, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkesinin yerine getirilmesi bakımından gerekli olduğu değerlendirildi. Mahkeme kararının ceza ve müsadere bakımından ayrı başlıklarda incelenerek, nakil aracının iadesine ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olduğu, ancak sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinde hüküm öncesi ve sonrası kanun maddeleri dikkate alındığında eksik cezaya hükmedildiği belirtildi. Bu kapsamda, sanıkların hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunlu görüldü. Mahkeme kararında bahsi geçen kanun maddeleri ise şöyle: 5607 sayılı Kanun'un 13. maddesi, 5237 sayılı Kanun'un 54. maddesi, 7242 sayılı Kanun'un 61. maddesi, 5607 sayılı Kanun'un 3/22. maddesi, 5237 sayılı TCK'nın 7. maddesi, 7242 sayılı Kanun'un 63. maddesi, 5607 sayılı Kanun'a
19. Ceza Dairesi         2019/11960 E.  ,  2021/5672 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Nakil Aracının İadesi

    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    Yerel Mahkemece kurulan mahkumiyet hükümleriyle birlikte, 5607 sayılı Kanun"un 13. maddesi ve 5237 sayılı Kanun"un 54. maddesindeki şartların gerçekleşmemesi sebebiyle, nakilde kullanılan araçları iadesine de karar verildiği, iade kararının, araçlar hakkında açılmış müsadare davasının konusu olması bakımından, bozma kararıyla birlikte araçların iadesi hükmünün de ortadan kalkacağı, bu durumda yeniden yapılacak yargılama sonucunda tekrar iade kararı verilmesi halinde, kanun yollarının tüketilmesi de dahil, bu kararın kesinleşmesinin uzun bir süre geçtikten sonra mümkün olacağı, kanun yolu denetiminde aracın iadesi kararının hukuka uygun bulunması halinde, bu süre zarfında şahsın, aracı üzerindeki hukuki tasarruf hakkından mahrum kalacağı, aksi durumun ise AİHS ek 1 protokolün 1. maddesi ve Anayasa"nın 35. maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkına haksız müdahale oluşturacağı, Yargıtayca bu aşamada yapılacak denetimin söz konusu sakıncaları ortadan kaldıracağı gibi, yargılamanın makul sürede bitirilmesi ilkesinin yerine getirilmesi bakımından da gerekli olduğu değerlendirilerek, temyize konu mahkeme hükmü ceza ve müsadere bakımından ayrı başlıklarda incelenmekle;
    A-) Nakil araçlarının iadesi kararına yönelik katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
    Nakilde kullanılan aracının iadesine ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde olmakla, katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden TEMYİZ İTİRAZLARININ REDDİYLE İADE KARARININ ONANMASINA,
    B-) Sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak,
    Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanun"un 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklinde düzenlemenin sanıkların lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun"un 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun"un 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla,5237 sayılı TCK"nin 7. maddesi ve 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası mucibince ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    Kabule göre de,
    1-UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık ... hakkında temyiz davasına konu olan aynı neviden suçtan 19/07/2013 tarihli eylemi nedeni ile açılan kamu davasının tespit edilmesi karşısında;
    Yerel mahkemece; UYAP kayıtları taranarak, sanık ... hakkında aynı suçtan değişik zamanlarda açılmış başka ceza davası dosyalarının bulunup bulunmadığı da tespit edilip hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilerek TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
    2-Dosya kapsamı itibariyle sanık ..."nın TCK"nin 37/1. maddesi uyarınca asli fail olarak cezalandırılması yerine, TCK"nun 39/1. maddesi kapsamında suçun işlenmesine yardım eden olarak sorumlu tutulması suretiyle eksik cezaya hükmedilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKÜMLERİN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.











    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.