Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/475
Karar No: 2021/382
Karar Tarihi: 30.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/475 Esas 2021/382 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/475 E.  ,  2021/382 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “zilyetlik şerhinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; çekişmeli 28205 ada 17 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu bölgede 5831 sayılı Tapulama Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu"na eklenen Ek 4. maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda kullanımsız, kayalık ve çalılık vasfında ve zilyetlikle veya başka suretle iktisap edilebilecek yerlerden olmadığı hâlde yasaya aykırı şekilde kullanıcısı varmış gibi zilyetliği bulunmayan davalı adına tespitinin yapıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazda davalı adına olan kullanım/zilyetlik şerhinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı cevap dilekçesinde; çalılık vasfında olan taşınmazı emek harcayarak, odun ve kütüklerini sökmek suretiyle 1985 yılından bu yana kullandığını, zilyetliğe ilişkin yapılan tespitte usulsüzlük bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini ve zilyetliği adına tespit edilmiş olan taşınmazın tarafına satılmasını istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2012 tarihli ve 2011/215 E., 2012/678 K. sayılı kararı ile; 6292 sayılı Kanun"un 9. maddesinin 2. fıkrası gereğince Hazine tarafından açılmış ve durdurulması gereken davaların 2/B alanlarındaki taşınmazların aynına yönelik açılmış olan davalar olduğu, eldeki davanın taşınmazın aynına yönelik bir dava olmayıp zilyedin belirlenmesine yönelik bulunduğu, bu nedenle 6292 sayılı Kanun"un 9. maddesinde düzenlenen ve durdurulması gereken davalar kapsamında olmadığı, çekişmeli taşınmazın %45-50 eğimli, makilik ve traverten kayalık niteliğinde olduğu, üzerinde 150 yaş üzerinde olduğu tahmin edilen çam ağacı bulunduğu, çalıların bir kısmının son iki üç aylık dönemde temizlenip kenara yığıldığı, davalının bu yer üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı ve taşınmazın zilyetliğe konu olabilecek yerlerden de olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile taşınmazın beyanlar hanesinde yazılı bulunan "Şakir oğlu ... kullanımındadır" şerhinin iptaline karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 05.11.2013 tarihli ve 2013/10359 E., 2013/10371 K. sayılı kararı ile;
    "… Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalının kullanımında olmadığı kabul edilmek sureti ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, 26.04.2012 tarihli 28275 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun"un 9. maddesinin 2. bendi, "Hazine tarafından kişiler aleyhine açılan davalar ile ilgili davaların durdurulacağı" hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca anılan yasa maddesi uyarınca işlem yapılması zorunlu olduğundan hükmün bu nedenle bozulmasına, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına …" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Antalya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.04.2015 tarihli ve 2014/261 E., 2015/142 K. sayılı kararı ile; 6292 sayılı Kanun"un 9/2. maddesine göre, Hazine tarafından açılmış ve durması gereken davaların 2/B alanları hakkında taşınmazın aynına yönelik açılmış davalar olduğu, 9. maddenin 4. fıkrasında da, bu işlemler sonuçlanıncaya kadar bu alanların aynına yönelik olarak dava açılmasına ilişkin hak düşürücü sürelerinin işlemeyeceğine ilişkin düzenlemeye yer verildiği, hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği davalar taşınmazların aynına yönelik olan davalar olduğuna göre bu düzenlemenin zilyetliğe ilişkin açılmış davaları kapsamayacağı, ayrıca aynı Kanun"un 9/2. maddesinde, durdurulan davalarla ilgili hak sahibi ve ilgililer tarafından başvuruların yapılmaması hâlinde davalara devam edileceğinin belirtildiği, oysa eldeki davada davalının hak sahibi/zilyet olup olmayacağının tartışma konusu olduğu, 6292 sayılı Kanun"un 6. maddesinde, hak sahibinin belirlenmesinde mahkeme kararlarının da zikredildiği, bu durumda 3402 sayılı Kanun"un Ek 4. maddesi uyarınca 2/B alanlarında yapılan kullanım kadastro çalışmaları sonucu açılmış kadastro mahkemelerindeki davaların devam ettiği, eldeki davanın 2/B alanında bulunan taşınmazın aynına yönelik bir dava olmayıp zilyetliğe, başka bir deyişle sonucu itibariyle taşınmaz üzerinde kimin hak sahibi olup olamayacağına ilişkin olduğu, bu davalar durdurulduğu taktirde, gerçek zilyet olmadığı hâlde, kadastro görevlilerinin veya bilirkişilerin bir kısım usulsüz işlemlerle yaptıkları yolsuz zilyetlik tespitleriyle, hak sahibi olmayan kişilerin 6292 sayılı Kanun"a göre talepte bulunmasının mümkün olacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek 4. maddesi gereğince 6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesine göre orman dışına çıkartılan yerlerde fiili kullanım durumu ve muhdesatların tespitine ilişkin yapılan kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazda davalı lehine oluşturulan zilyetlik şerhinin iptaline ilişkin eldeki davada; 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun"un 9. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "..Hazine tarafından kişiler aleyhine açılan davaların durdurulacağı…" düzenlemesi uyarınca işlem yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. 3402 sayılı Kadastro Kanun"a 15.1.2009 tarihli ve 5831 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen Ek 4. maddesinin 1. fıkrasında, 6831 sayılı Orman Kanunu"nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanun"la değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanun"larla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanun"un 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edileceği hükme bağlanmıştır.
    13. Diğer taraftan, 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkındaki Kanun 26.4.2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş, aynı Kanun"la 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
    14. 6292 sayılı Kanun’un 1. maddesinde Kanun’un amacı; 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesi gereğince, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak ifade edilmiş, 6831 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler ile Hazineye ait tarım arazileri hakkında uygulanacağı açıklanmıştır.
    15. Anılan Kanun’un genel gerekçesinde; bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş ve ormana geri dönüşümü artık mümkün bulunmayan ve özellikle yerleşim alanı olarak işgal edilerek kullanılan bu alanlarda; imar planları yapılamaması yüzünden şehircilik anlayışı ve planlama ilkelerine aykırı oluşmuş çarpık yerleşim alanlarının varlığı nedeniyle düzenli ve planlı kentleşmenin yapılamadığı, oluşan fiili durum sonrasında bu alanlardaki yerleşim yerlerine götürülmek zorunda kalınan kamu yatırımlarının yapılmasının zorluğu, bu alanların orman sınırları dışına çıkartıldıkları tarihler itibarıyla yaklaşık 10 ilâ 30 yıldır herhangi bir bedel ödenmeksizin kullanıcılarının tasarrufunda bulunduğu ve bu alanların kullanıcıları tarafından haricen yapılan satışlarla el değiştirdiği, bu yerlere ilişkin olarak Devlet ile vatandaşlar arasında uzun süren hukuki ihtilafların meydana geldiği, Devletin bu yerleri tasarruf edememesi sebebiyle önemli ölçüde gelir kaybının oluştuğu belirtilerek bu alanlarla ilgili fiili durumun hukuki zemine kavuşturulmasının bir zorunluluk hâline geldiği ifade edilmiştir.
    16. Açıklanan gerekçeye 6292 sayılı Kanun’un "Hak sahibi, başvuru ve doğrudan satış" başlıklı 6. maddesinin madde gerekçesinde de yer verilmiş olup, bahsi geçen maddede “ (1) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulan tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu Kanuna göre hak sahibi sayılır.
    (2) 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde idareye başvuran ve idarece tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler de hak sahibi sayılır.
    (3) Hak sahiplerinden birinci fıkra kapsamında olanlar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, ikinci fıkra kapsamında olanlar ise, güncelleme listelerinin tescil edildiği veya kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren sekiz ay içinde idareye başvurarak, bu taşınmazların bedeli karşılığında kendilerine doğrudan satılmasını isteyebilirler….” düzenlemesine yer verilmiştir.
    17. Kanun’un 6. maddesi hükümüne göre; 2/B alanlarında bulunan taşınmazlar hakkında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenen veya bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre taşınmazların 31.12.2011 tarihinden önce veya sonra kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen ve hak sahibi sayılan kişilerin, 6292 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 26.04.2012 tarihinden itibaren idareye başvurmaları sağlanarak, bu şekilde hak sahibi kişilerin mağduriyetlerinin önlenmesi ve bu taşınmazların da değerlendirilmelerine imkan sağlanması amaçlanmıştır.
    18. 6292 sayılı Kanun’un “Davalar” başlıklı 9. maddesinin 2. fıkrasında da, “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur. Durdurulan bu davalara konu taşınmazlar hakkında hak sahipleri veya ilgilileri tarafından bu Kanunda belirtilen süreler içinde gerekli başvuruların yapılmaması veya başvuru yapılmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde mahkemelerce bu davalara devam edilerek genel hükümlere göre karar verilir” hükmü yer almaktadır.
    19. Buna göre; Kanun hükümlerine göre işlem yapılmak üzere ilgilileri tarafından süresi içerisinde başvuruda bulunulmaması veya başvuruda bulunulmasına rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebebiyle hakkında işlem yapılamayan taşınmazlara ilişkin olarak 2. fıkra uyarınca açılmamış davalar açılır, durdurulan davalara devam edilir ve kesinleşmiş yargı kararları yerine getirilir.
    20. Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede 15.07.2010 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanun"un Ek 4/1. maddesi uyarınca yapılan kullanım kadastrosu sırasında, çekişmeli taşınmaz 36 nolu Orman Komisyonu tarafından P.I parsel numarası ile orman dışına çıkarılmış, taşınmazın Şakir oğlu ..."un 1995 yılından bu yana fiili kullanımında olduğu belirtilerek, beyanlar hanesine "6831 sayılı Kanun"un 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır", “Şakir oğlu 1975 doğumlu ... kullanımındadır” şerhi verilerek Hazine adına tespiti yapılmış, itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine 25.08.2010 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Davacı Hazine tarafından, 12.05.2011 tarihli dava dilekçesinde, dava konusu bu taşınmazın beyanlar hanesine davalı lehine konulan zilyetlik şerhinin usulsüz olduğu gerekçesiyle zilyetlik şerhinin iptali istenmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere, 6292 sayılı Kanun"un 9/2. maddesi ile getirilen “Bu Kanuna göre yapılacak işlemler sonuçlanıncaya kadar 2/B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmaz, açılmış ve devam eden davalar durdurulur” düzenlemesi gereğince davacı Hazine tarafından davalıya karşı açılan bu davada durma kararı verilmesi yasadan kaynaklanan bir zorunluluktur. Yerel Mahkemece, 6292 sayılı Kanun’un 9/2. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken davanın esastan sonuçlandırılması doğru değildir.
    21. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.


    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddeye göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi