Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/3108
Karar No: 2021/380
Karar Tarihi: 30.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3108 Esas 2021/380 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/3108 E.  ,  2021/380 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Sincan İş Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra mahkemece verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    5. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 18.09.2001-05.03.2010 tarihleri arasında çalıştığını, davalı aleyhine açtığı feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talepli davada, feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle mahkemece verilen davanın reddine ilişkin kararın Yargıtay tarafından onandığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    6. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkiline karşı açtığı feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talepli davda mahkemece iş sözleşmesinin haklı ve geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay tarafından onandığını, bu nedenle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    7. Sincan İş Mahkemesinin 18.03.2014 tarihli ve 2013/479 E., 2014/86 K. sayılı kararı ile; 04.03.2010 tarihinde gece vardiyasında saat 05:00 sıralarında ocağa, hurda malzemesi yüklenmesi sırasında vinç halatlarının raylara sürttüğü, davacıya yardım için gelen dava dışı Mustafa Aksoy"un, “niçin böyle yapıyorsunuz, bu halatlar zedeleniyor, takviye arabası koyun öyle çekin” dediği, davacının da "Mustafa git" diye cevap verdiği, bunun üzerine dava dışı Mustafa Aksoy"un “seni amire, formene söyleyeceğim” dediği, davacının “git nereye söylersen söyle” şeklindeki ifadesinden sonra dava dışı Mustafa Aksoy’un davacıya yumruk attığı, davacının da elindeki kumandayı fırlattığı ancak kumandanın Mustafa Aksoy’a değmeden eritme kazanına düştüğü, bu olay nedeniyle iş ilişkisinin sürdürülmesinin işverenden beklenmeyeceği, dava dışı Mustafa Aksoy’un iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-d maddesi gereğince feshedildiği ve Mustafa Aksoy isimli işçinin açtığı feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talepli davanın sonucunda mahkeme tarafından feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararının Yargıtayca onandığı, davacının davalı işveren aleyhine açtığı işe iade davasında ise, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin ret kararının Yargıtay tarafından onandığı, işe iade davalarında öncelikle geçerli fesih nedenine bakıldığı, bu neden mevcutsa haklı nedenin sorgulanmadığı, davacı ile kavga ettiği çalışanın iş sözleşmeleri aynı nedenle feshedildiği ve işveren tarafından eşit işlem yapıldığı nazara alındığında davacının iş sözleşmesinin geçerli aynı zamanda haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    8. Sincan İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    9. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.11.2015 tarihli ve 2014/17936 E., 2015/30606 K. sayılı kararı ile; “…Somut olayda, davacı işçinin iş sözleşmesi 05.03.2010 tarihli fesih bildirimi ile 4857 sayılı Kanun"un 25/2 (d) ve (ı) bentlerine göre bildirimsiz ve tazminatsız olarak feshedilmiştir. Davacı işçi tarafından açılan işe iade davasında mahkemece, ""...davacının iş sözleşmesinin davranışlarından kaynaklanan nedenlerle feshedildiği ortada geçerli bir nedenin bulunduğu... "" gerekçesi ile reddedilmiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.04.2013 gün 2013/10099 esas ve 2013/6919 karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Yine davacı ile kavga ettiği için işten çıkarılan diğer işçinin açtığı işe iade davasında mahkemece feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesi ile red kararı verilmiştir. Karar dairemizin 04.06.2012 gün 2012/6869 esas ve 2012/12232 karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği Yargıtay kararı ile onanarak kesinleşmiştir. İş sözleşmesinin geçerli nedenle feshi halinde, işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanır. Bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin iş bu davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı :
    10. Bozma sonrası dosyanın tevzi edildiği Ankara Batı 1. İş Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/1245 E., 2016/75 K. sayılı kararı ile; işe iade davasında, davanın mahiyeti gereği kısa sürede yargılama yapılması amacıyla ilk olarak feshin geçerli olup olmadığının değerlendirildiği, davacının eyleminin kavga ettiği diğer işçiye göre daha ağır olduğu, bu eylemin işe iade davası bakımından geçerli fesih nedeni olmasına rağmen, eldeki alacak davası bakımından aynı zamanda haklı fesih nedeni olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    11. Ankara Batı 1. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.03.2017 tarihli ve 2016/22-1609 E., 2017/401 K. sayılı kararı ile; “…Somut olaya gelince; mahkemece aslolan kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış sadece "Mahkememizin 18/03/2014 tarih 2013/479 esas, 2014/86 sayılı kararında direnilmesine" denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
    Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
    Şu durumda mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
    Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa karar usule uygun karar değildir.
    Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.
    12. Ankara Batı 1. İş Mahkemesinin 22.06.2017 tarihli ve 2017/199 E., 2017/352 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    13. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından açılan ve feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talepli davada, mahkemece iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği somut olayda, mahkemenin iş sözleşmesinin davalı işverence haklı nedenle feshedildiğine ilişkin kabulünün yerine olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanıp kazanamayacağı noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “delil”, “kesin hüküm” ve “kuvvetli (güçlü) delil” kavramlarını kısaca açıklamakta yarar vardır.
    16. Medeni usul hukukunda deliller, kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hukukumuzda kesin deliller, ikrar (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı HMK/HMK) m. 188), senet (HMK m. 199 vd.), yemin (HMK m. 225 vd.) ve kesin hüküm (HMK m. 303) olmak üzere dört tanedir. Takdiri deliller ise tanık (HMK m.240 vd.), bilirkişi (HMK m. 266 vd.), keşif (HMK m.288 vd.) ve kanunda düzenlenmemiş diğer deliller (HMK m. 192) olarak sayılmaktadır. Takdiri deliller yönünden delil türlerinin sınırlı olarak sayılmadığı kabul edilmektedir (Arslan, R./ Yılmaz, E./ Taşpınar Ayvaz, S.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2017, s. 389-390). Bu açıdan kuvvetli (güçlü) delil takdiri bir delil türü olarak nitelendirilebilir.
    17. Kesin hükme gelince, kesin hüküm HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiş olup, şekli ve maddi anlamda kesin hüküm olmak üzere olarak ikiye ayrılır. Verilen bir hükme karşı kanun yolları kapalı ise veya kanun yolları açık olsa bile süresinde gidilmemişse veya tüm kanun yolları tükenmişse hüküm şeklen kesinlik kazanmıştır.
    18. Maddi anlamda kesin hükümde ise; dava sebebinin (maddi vakıaların), taraflarının ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
    19. Önemle vurgulanmadır ki; maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası için söz konusudur. Hüküm fıkrası, davada (veya karşı davada) istenen hususlar (talep sonucu) hakkında mahkemece verilen kararı (hükmü) gösterir. Hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü bulunmamaktadır. Bununla beraber, gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir.
    20. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrasına ilişkin olduğundan hükümde tarafların talep sonuçları (veya talep sonuçlarının bazı kalemleri) hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemişse, hakkında karar verilmemiş olan hususlar bakımından maddi anlamda kesin hüküm söz konusu olmaz.
    21. İspat bakımından değerlendirmek gerekir ise; HMK"nın 204. maddesinin birinci fıkrasına göre ilamlar kesin delil sayılmaktadır.
    22. Birinci davada verilmiş olan hüküm, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak, aynı konuya ilişkin olarak açılan ikinci davada, kesin hükme bağlanmış olan husus yönünden kesin delil teşkil eder (HMK m.303/1,2).
    23. Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukukî ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
    24. Bir davada verilen kesin hüküm, bu davanın tarafları dışındaki başka birine (üçüncü kişiye) karşı açılan (veya üçüncü kişi tarafından birinci davanın taraflarından birine karşı açılan) ve konusu ile dava sebebi (vakıalar) aynı olan ikinci bir davada kesin delil teşkil etmez; çünkü iki davanın tarafları farklıdır. Fakat, birinci davada verilen kesin hüküm, ikinci davada kuvvetli (güçlü) bir takdiri delil teşkil eder (Kılıç, H.: Açıklamalı İçtihatlı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Cilt II, Ankara, 2011, s. 2341 vd.).
    25. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.02.2021 tarihli ve 2016/(7)9-1247 E., 2021/54 K.; 17.11.2020 tarihli ve 2016/9(7)-1867 E., 2020/908 K.; 15.09.2020 tarihli ve 2017/(22)9-1293 E., 2020/588 K. ve sayılı kararlarında da yer verilmiştir.
    26. Bu noktada feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında verilen ret kararlarının kıdem ve ihbar tazminatlarına etkisi üzerinde durulmalıdır.
    27. Feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında, mahkemece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesindeki nedenlerle haklı olarak feshedildiği ve bu sebeple işe iade talebinin reddine karar verildiği takdirde, işe iade davasında feshin haklı nedene dayandığının kabulü yönündeki kesinleşen bu tespit, aynı vakalara dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında, unsur etkisi nedeni ile kuvvetli delil olarak kabul edilmeli ve kıdem ile ihbar tazminatlarının reddine karar verilmelidir.
    28. İşe iade davasında mahkemece feshin açıkça haklı nedene değil de, geçerli nedene dayandığı tespit edilmiş ise, yine unsur etkisi nedeniyle bu kez feshin haklı nedene dayanmadığına ilişkin tespit kesinleştiğinden, işçinin kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı kabul edilmelidir.
    29. Ancak her haklı feshin aynı zamanda geçerli fesih olduğundan, işe iade davasında mahkemece kesin bir tespit yapılmaksızın feshin geçersizliği ile işe iade davasının reddine karar verildiği takdirde, burada unsur etkisi ile kuvvetli delilden söz edilemeyeceğinden kıdem ve ihbar tazminatlarının talep edildiği alacak davasında toplanacak delillere göre feshin haklı nedene mi yoksa geçerli nedene mi dayandığı değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
    30. Somut olayda, davacı tarafından davalı işveren aleyhine açılan feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade talepli davada; Sincan İş Mahkemesinin 18.12.2012 tarihli ve 2012/673 E., 2012/163 K. sayılı kararı ile, davacının işini yanlış yapması nedeniyle dava dışı Mustafa Aksoy ile sözlü tartışmaya başladığı, Mustafa Aksoy’un yumruk atması sonrasında davacının Mustafa Aksoy’a attığı kumandanın eritme kazanına düştüğü ve kullanılamaz hâle geldiği, bu olay nedeniyle davalı işverenden iş ilişkisinin sürdürülmesinin beklenilemeyeceği, feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 17.04.2013 tarihli ve 2013/10099 E., 2013/6919 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    31. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalara, somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgulara göre; feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade davasında, iş sözleşmesinin haklı nedenle mi yoksa geçerli nedenle mi feshedildiği konusunun tartışıldığı, mahkeme tarafından feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davanın reddedildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği dikkate alındığında, sözü edilen davadaki feshin geçerli nedene dayandığına ilişkin kesinleşen bu tespitin görülmekte olan bu davada kuvvetli delil teşkil ettiği, bu nedenle mahkemeyi bağlayacağı ve bu alacak davasında da feshin geçerli nedene dayandığının kabulü gerektiği anlaşıldığından, eldeki davada da feshin geçerli nedene dayandığının kabulü gerekir.
    32. O hâlde davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına ilişkin talepleri kabul edilmelidir.

    33. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenler yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    ...


    ...







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi