17. Hukuk Dairesi 2016/6657 E. , 2016/5774 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleştirilen davaların davalısı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, dava dışı ..."nın sürücüsü ve işleteni olduğu, davalıya ZMMS ile sigortalı araç ile davacı küçük ...."in kullandığı bisikletin çarpıştığını, kazada bisiklet sürücüsü küçük ..."in yaralandığını, malül kaldığını, sürekli bakıma muhtaç hale geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL bakıcı giderinin kaza tarihinden itibaren işleyeacek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen davada davacı vekili, müvekkili küçük ...."in %94 oranında daimi sakat kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yargılama sırasında davacı vekili, bakıcı giderini talebini 107.292,00 TL ve maluliyet tazminatı talebini 71.947,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacının daha önce müvekkil şirlet aleyhine .... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/49 esas sayılı dosyasında dava açtığını,
davacı vekili ile anlaşarak 22.06.2010 tarihli sulh ve ibra protokolü imzlandığını, bu protokol uyarınca davacıya 28.06.2010 tarihinde 100.000,00 TL ödendiğini ve ödeme sonucunda davacı vekilinin bu davadadan feragat etmesiyle iş bu davanın feragat ile sonuçlandığını belirterek davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, Asıl davanın kabulü ile 107.392,00 TL bakıcı giderinin ödeme tarihinden (22.06.2010) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; birleştirilen davanın kabulü ile 71.947,00 TL maluliyet tazminatının ödeme tarihinden (22.06.2010) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı sigorta vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; hüküm, davalı ...vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile bakıcı giderine ilişkin asıl davanın onanması gerekmiştir.
2-Birleştirilen dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı istemine ilşkindir.
6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde (1086 sayılı HUMK 237. md ) “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır. (5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm,
diğerleri hakkında geçerli değildir." hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre kesin hükmün söz konusu olabilmesi için daha önce açılarak hükme bağlanmış ve kesinleşmiş olan davanın tarafları, dava sebebi ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davanın talep sonucunun aynı olduğu ikinci bir dava açılması gerekir.
Somut olayda, iş bu davanın davacısının, davalı aynı sigorta şirketi aleyhine . Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/49 esasında maluliyet tazminatına ilişkin dava açtığı, davacı vekilinin 06.07.2010 tarihli feragat dilekçesi ve 19.10.2010 tarihli duruşmadaki feragat beyanı üzerine davanın feregat nedeniyle reddine karar verildiği (Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2010 tarih, 2010/49 -586 sayılı kararı), kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu halde, davalı sigorta şirketince süresinde kesin hüküm itirazında bulunulnmuş olup, iş bu hüküm birleşen dava yönünden kesin hüküm oluşturduğundan yerel mahkemece, 6100 sayılı HMK 114/1-i ve 115/2. maddeleri gereğince birleştirilen davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleştirilen davaların davalısı sigorta şirketinin sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddi ile asıl davanın ONANMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 5.503,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 11/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.