9. Hukuk Dairesi 2015/16411 E. , 2015/22911 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının 23.02.2008 - 20.06.2009 tarihleri arasında davalı şirketin.....’daki yol inşaatı şantiyesinde çalıştığını, bu tarihte iş akdine işlerin bitmesi üzerine son verildiğini, uzun süre beklemesine rağmen yeni iş için kendisine haber verilmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının, müvekkili şirkette değil, ....."da bulunan ........... isimli şirkette çalıştığını, bu şirket için .... kanunlarına göre kurulmuş bir şirket olduğunu, davacının bu şirket ile taşeronluk anlaşmasıyla iş yaptığını, çalışan olmaması nedeni ile iş mahkemelerinde dava açamayacağını, davacı ile imzalanan iş sözleşmesinin davacının ....."ya giriş vizesi alması için yapılmış bir sözleşme olduğunu, davacının işçi olarak çalışması durumunda fazladan yapılan ödemeleri iade etmesi gerektiğini savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında hizmet akdinin bulunmadığı kanaatine varılarak, hizmet akdine dayanmayan taleplerin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayalı olup olmadığı ve bu bağlamda iş mahkemelerinin görevi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 16. Maddesi, “Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen bu işçilerden birinin, takım kılavuzu sıfatıyla işverenle yaptığı sözleşmeye takım sözleşmesi denir.
Takım sözleşmesinin, oluşturulacak iş sözleşmeleri için hangi süre kararlaştırılmış olursa olsun, yazılı yapılması gerekir. Sözleşmede her işçinin kimliği ve alacağı ücret ayrı ayrı gösterilir.
Takım sözleşmesinde isimleri yazılı işçilerden her birinin işe başlamasıyla, o işçi ile işveren arasında takım sözleşmesinde belirlenen şartlarla bir iş sözleşmesi yapılmış sayılır. Ancak, takım sözleşmesi hakkında Borçlar Kanununun 110 uncu maddesi hükmü de uygulanır.
İşe başlamasıyla iş sözleşmesi kurulan işçilere ücretlerini işveren veya işveren vekili her birine ayrı ayrı ödemek zorundadır. Takım kılavuzu için, takıma dahil işçilerin ücretlerinden işe aracılık veya benzeri bir nedenle kesinti yapılamaz.” hükmünü içermektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde taraflar arasındaki ilişkinin yukarıda belirtilen Kanun hükmü kapsamında iş ilişkisi ve sözleşmenin de “Takım Sözleşmesi” niteliğinde olduğu, bu durumda davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait bulunduğu halde yanılgılı değerlendirme sonucu taraflar arasında “hizmet akdinin bulunmadığı” şeklindeki hatalı gerekçeyle davanın reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan yerel Mahkemenin, taraflar arasında hizmet akdi bulunmadığı yönündeki gerekçesine göre de görevsizlik kararı yerine davanın esastan reddi de doğru olmamıştır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.