Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1309
Karar No: 2021/377
Karar Tarihi: 30.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1309 Esas 2021/377 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1309 E.  ,  2021/377 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle icra takibine konu edilen faturaların tanzim edilerek davalıya tebliğ edildiğini ancak borcun ödenmediğini, davalının gönderilen cari hesap ekstresine de cevap vermediğini, borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını ancak takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, söz konusu malların faturalarının ve sevk irsaliyelerinin de olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, asıl alacağın %40’ı oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı davaya cevap vermemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.03.2013 tarihli ve 2012/29 E., 2013/91 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdikinin yapılmamış olduğunun anlaşıldığı, davalı şirkete ticari defterlerinin ibrazı için ihtarlı tebligat yapılmasına rağmen defterlerini ibraz etmediği için bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davacının ticari defterlerinin kapanış tasdiki yapılmadığından aleyhine delil olacağı, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olan faturalara ilişkin alacak ile ilgili faturalardaki malların teslimini ispat etmesi gerektiği, davacıya hangi faturalara ilişkin hangi sevk irsaliyelerinin istenmesi ve ambar teslim fişlerinin sunulması için kesin süre verilmesine rağmen davacı tarafından sunulmadığı, davacının sunduğu teslim belgeleri ile Denizli Birlik Kargo Taşımacılığı’na ait teslim belgelerinin davalı şirkete ihtarlı isticvap davetiyesi ile gönderildiği ancak davalının duruşmaya gelip beyanda bulunmadığı, bu nedenle dosyaya sunulan teslim belgelerindeki teslim alan kısmı imzalı olan belgelerdeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğu ve bu malların teslim edildiğinin kabul edildiği, buna göre davacı tarafından teslimi ispat edilen faturalardan dolayı 214.953,50TL mal satışı yapıldığının ispat edildiği, davacının ticari defterleri kendi aleyhine delil teşkil edeceğinden davalıdan mal alışı ve tahsilâtların da yapılmış kabul edileceği, buna göre davacının davalıdan 2008 yılında 438.042,08TL tahsilat yaptığı, 2009 yılında ise 149.758,64TL mal alışı ve 25.000TL tahsilat yaptığı, buna göre davacının toplam 612.800,72TL tahsilat yaptığının anlaşıldığı, davacının sattığını ve teslim ettiğini ispat ettiği maldan daha fazla tahsilatının olduğu, tahsilat ve mal alışlarının hangi satış faturasının bedeli karşılığı olduğu anlaşılmadığından davacının yapmış olduğu bütün satışları ispat etmesi gerektiği ancak davacının sadece bir kısmını ispat edebildiği, davacının defterlerinde kayıtlı olan ve takibe dayanak yapılan 20.04.2009 tarihli 6.181,90TL bedelli faturanın ise fiyat farkı faturası olarak düzenlendiği, ancak fiyat farkı faturası düzenlenebilmesi için taraflar arasında bu hususta sözleşme veya teamül olması gerektiği, davacı tarafından sözleşme sunulmadığından ve teamülün varlığı ispat edilmediğinden bu faturanın da hesaplamaya katılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
    8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 11.09.2014 tarihli ve 2014/11364 E., 2014/13336 K. sayılı kararı ile;
    “…1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak, incelenip, çözümlenmesi gerekir.
    Somut olayda, dava konusu icra takibine bir kısım faturalar dayanak yapılmış ve bu fatura örnekleri takip talebi ekinde sunulmuştur. Davalı, duruşmalara gelmemiş ve böylece davayı inkar etmiştir. Mahkemece davacı tarafından delil olarak sunulan fatura ve dayanağı olan teslim belgeleri altındaki teslim alan imzalarının davalıya ait olup, olmadığı yönünden usulüne uygun meşruhatlı davetiyesi çıkarılmış, bu davetiyenin tebliğine rağmen davalı duruşmalara gelmediği gibi mazeret de bildirmemiştir. Bu durumda sözü edilen teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğunun kabulü gerekir. Nitekim bu husus yerel mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki mahkemece takip ve dava konusu edilmeyen faturalarda inceleme konusu yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Bu yön usul ve yasaya aykırı olup, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2015 tarihli ve 2014/1391 E., 2015/285 K. sayılı kararı ile; davacının icra takibine dayanak olarak bir kısım faturaları gösterdiği gibi 2009 yılına ait muavin defter hesap ekstresini de gösterdiği, itirazın iptali davasının eda davası olarak tanımlandığı, davacının alacak iddiasını düzenlemiş olduğu faturalardaki malların davalıya teslimi ile ispat edeceği, her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu belirtilmiş ise de; iddia ve ispat hususunda sıkı sıkıya bağlılığın mevcut olmadığı, icra takibinde dayanak yapılan faturalar ile bağlı kalınmayarak davalının inkâr savunmasına göre ticari defterler de incelenerek ticari defterlerin lehe veya aleyhe olma durumlarına göre davacının alacak iddiasının değerlendirileceği, bozma kararındaki gibi sadece takibe dayanak belgeler incelense dahi davacı tarafından icra takibine dayanak olarak faturaların yanında muavin defter dökümü olan hesap ekstreleri de sunulduğu, buna göre faturaların yanında ticari defter kayıtlarının da incelenmesi gerektiği, davacının defterlerinin kendi aleyhine delil oluşturduğu, 2008 yılı defterlerinde davalının toplam 438.042,08TL ödeme yaptığının kayıtlı olduğu, bu ödemenin avans olarak yapıldığı iddia edilmediğinden mevcut bir borcun ödemesi olarak kabul edildiği, buna göre 2008 yılı defterlerinde toplam 612.181,14TL alacak kaydı mevcut olduğundan bu miktarın ödeme miktarı kadarı olan yani 438.042,08TL"lik kısmının ispat edildiğinin kabul edildiği, bu yön itibari ile bozma ilamına uyulduğu; davacının 2008 yılından 2009 yılına devrettiği bakiye 174.139,06TL alacak miktarını davacının ispat etmesi gerektiği ancak ispat edemediği, buna göre 2009 yılı defterinde devir olarak kayıtlı olan 174.139,06TL alacak miktarının kabul edilmediği, takibe dayanak olarak gösterilen 23.07.2009 tarihli 9.119,63TL bedelli faturadaki malların teslimi de ispat edilemediğinden bu alacağın kabul edilmediği, 20.04.2009 tarihli, 6.181,90TL bedelli faturanın da fiyat farkı faturası olup davalıya tebliğ edildiği ve taraflar arasında fiyat farkı uygulanacağına dair sözleşmenin varlığı veya teamülün oluştuğu ispat edilemediğinden bu alacağın da kabul edilmediği, davacının 2009 yılı defterinde davalıdan 149.758,64TL mal iadesi alındığı, 25.000TL de tahsilât yapıldığının kayıtlı olduğu, buna göre toplam 174.758,64TL tahsilât olduğunun anlaşıldığı, davacının takibe dayanak yaptığı ve defterlerinde kayıtlı olan ve teslimi edilmiş faturalardan dolayı alacağının toplam 214.953,50TL olduğu, davacının bakiye 40.194,76TL alacaklı olduğu bu yönü itibari ile de bozma ilamına uyulmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın 40.194,36TL üzerinden iptaline ve alacak miktarının %40’ı üzerinden hesaplanan 16.077,74TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının iddia ettiği alacak miktarı, sadece icra takibine konu edilen belgeler dikkate alınarak mı yoksa icra takibi ve dava konusu edilmeyen faturalar da dikkate alınarak mı tespit edileceği noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle ilgili mevzuat hükümlerinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
    13. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “İtirazın hükümden düşürülmesi” ana başlıklı “İtirazın iptali” alt başlıklı 67. maddesinde;
    “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
    (Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.
    İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
    (Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
    Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
    (Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
    14. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, itirazın iptali davasının hukuki niteliği üzerinde de durulması gerekmektedir.
    15. İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir.
    16. İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
    17. Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır.
    18. Diğer taraftan, İİK’nın 67. maddesinin son fıkrasında alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davası açmamışsa umumi hükümler dairesinde alacağını dava etme hakkının saklı olduğu ifade edilmiştir. Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğunda ve itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
    19. Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır.
    20. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Bursa 15. İcra Dairesinin 2013/5410 E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine 13 adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmış, icra takibine dayanak fatura örnekleri de takip talebi ekinde sunulmuştur. Ödeme emri davalıya 20.08.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu vekilince 25.08.2009 tarihinde takibe itiraz edilmiş ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
    21. İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir.
    22. Mahkemece, takip ve dava konusu edilen faturalarla ilgili araştırma ve inceleme yapılarak, teslim edildiği ispat edilen fatura konusu malzemelere ilişkin alacak miktarının ödenip ödenmeği hususunda bu faturalara bağlı olarak davacının ticari defterleri de incelenmek suretiyle takibe konu faturalardan sonra yapılan ödemeler var ise bu ödemeler de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
    23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, itirazın iptali davasının icra takibi ile sıkı sıkıya bağlı olduğu ancak somut uyuşmazlıkta davacının icra takibinde açıkça cari hesap ekstresi ve muavin kayıtlarına da dayandığı, davacının ticari defterleri usulüne uygun tutulmadığından ticari defterlerde davacının aleyhine olan hususların mahkemece dikkate alındığı, ticari defterlerin incelenmesi suretiyle davacının alacaklılık durumunun değerlendirildiği, mahkemece verilen direnme kararının yerinde olduğu ancak miktar itibariyle inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerde Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    24. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi 22.10.2009 olduğu hâlde 09.12.2014 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
    25. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    26. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun"un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.03.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.



    KARŞI OY

    Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı tarafından ödenmeyen borcun tahsili amacıyla girişilen icra takibindeki borca itirazın iptali davasıdır.
    Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, davacının iddia ettiği alacak miktarının, sadece icra takibine konu edilen faturalar dikkate alınarak mı, yoksa diğer ticari kayıt ve defterler de nazara alınarak mı belirleneceği noktasında toplanmaktadır.
    Mahkemece icra takibine dayanak fatura ve irsaliyeler ile muavin defter kayıtları incelenerek, bu konuda bilirkişi incelemesi de yaptırılarak, karar gerekçesinde bilirkişi raporuna uyulmayan hususlar da açıklanarak davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen gerekçeyle karar bozulmuş, Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
    İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlu tarafından itiraz edilmiş alacak miktarı olan ve takip borçlusuna karşı açılan, genel hükümlere tabi bir davadır.
    İİK 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gereken, bu hak düşürücü süre geçtikten sonra da genel hükümler dairesinde alacak davası açma hakkının saklı olduğu ve takip hukuku içinde, takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla da takibin devamına etkili bir dava türüdür. Alacaklı, bir yıl içinde itirazın iptali davasını açmazsa, yaptığı ilamsız takip düşer, alacaklı bu alacağı hakkında bir daha ilamsız takip yapamaz.
    İtirazın iptali davasına konu alacak, alacaklının ilamsız icra takibine konu yaptığı ve borçlu tarafından itiraz edilen alacaktır. Alacaklı, takip talebinde alacağının belgesini, belgesi yoksa sebebini göstermek zorundadır. Bu husus, takip takibi ve muhtevası başlıklı İİK 54/4. maddesinde “senet, senet yoksa borcun sebebi” olarak düzenlenmiştir.
    Alacaklı, takip talebinde alacağının senede veya belgeye bağlı olduğunu bildirmemiş, sebebini göstermemiş, icra dairesine hiçbir belge vermemiş ise, borçlunun ödeme emrine itirazı üzerine alacaklı, takip talebinde göstermediği ve icra dairesine vermediği bir belgeye dayanarak itirazın iptalini isteyemez.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davacı alacaklı takip takibinde, takip dayanağı olarak “ekli faturalar, cari hesap özeti, ticari kayıtlar” göstermiş ve icra dairesine dava konusu faturalar ve faturalara ilişkin sevk irsaliyeleri ile muavin defter kayıtlarını sunmuştur. Mahkemece fatura ve sevk irsaliyeleri davalıya isticvap davetiyesi ile gönderilmiş ve tebligat sonucuna göre fatura ve sevk irsaliyesindeki alacak miktarı belirlenmiş, bilirkişi raporunda da bu husus incelenmiştir. Bilirkişi raporunda, takibe dayanak defter kayıtları da belirlenmiş ve defter kayıtlarında yer alan 2008 yılından 2009 yılına devreden alacak kaydı ve borç kayıtları ile davacının davalıdan mal alış kaydı ve tahsilat kaydı, defterde yer alan fiyat farkı faturası (6181,90TL, 4149 nolu fatura) incelenip sonuca varılmış, mahkemece davacının takibe esas defter kaydının kapanış tasdiki bulunmaması nedeniyle lehine olan kayıtlar nazara alınmayarak, aleyhine olan kayıtlar ve fiyat farkı faturası, takip ve dava konusu fatura ve sevk irsaliyeleri tek tek değerlendirilip incelenerek sonuç olarak davanın reddine karar verilmiştir.

    19. Hukuk Dairesince, fatura ve teslim belgelerinin davalıya isticvap davetiyesi ile tebliği ve davalının usulüne uygun meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen gelmediği ve mazeret de bildirmediğinden, bu fatura ve belgelere göre sonuca varılmasının doğru olduğu, ancak dava konusu edilmeyen faturaların da inceleme konusu yapılmasının hatalı olduğu, sadece takip ve dava konusu faturalara göre inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Mahkemenin, “bozma ilâmında itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı olduğu belirtilmişse de sıkı sıkıya bağlılık mevcut olmadığı” gerekçesi yukarıda belirtilen itirazın iptali davalarının niteliğine uygun bir gerekçe değil ise de, Mahkemece direnme gerekçesinde ayrıca, “sadece takip dayanağı belgeler incelense dahi davacı tarafından icra takibine dayanak olarak faturaların yanında muavin defter dökümü olan hesap ekstreleri de sunulduğu, buna göre faturaların yanında ticari defter kayıtlarının da incelenmesi gerektiği” belirtilmiştir. Mahkemenin bu gerekçesi, itirazın iptali davalarının yargılama usulüne ve dosya kapsamına uygun bir gerekçedir. Takip talebinde, sadece; bozma ilamında incelenmesiyle sonuca varılması gerektiği belirtilen faturalar değil, cari hesap özeti ve ticari kayıtlara da dayanılmış ve icra dairesine sunulmuş olup, mahkemece bu kayıtlar da incelenip, araştırılmıştır. Davacı alacaklının, takip talebinde dayandığı kayıtların, defter kaydının, kapanış tasdiki olmaması nedeniyle alacaklı aleyhine sonuç doğurması hali, lehine olan kayıtların nazara alınamayacak olması, delil olarak dayanan alacaklının delil ve takibe dayanak olarak göstermesinin sonucu olup, mahkemece bu sonuçlardan vazgeçilerek bir inceleme yapılıp sonuca varılamaz.
    Mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık, itirazın iptali davalarında incelenecek delillerle ilgili olup, Mahkemece de takip dayanağı belgelerin sadece bozma ilamında yer alan faturalar olmayıp, sunulan defter kaydı ve cari hesap özeti de dayanak olup sunulduğundan, bunların da incelenerek davanın neticelendirilmesi gerektiğine ilişkin gerekçesi yerinde olduğundan, direnme kararı bu bakımdan uygun olup, bu uygun gerekçeye göre Mahkemenin yaptığı inceleme ve sonuç Özel Dairece değerlendirilmediğinden dosyanın esasa ilişkin temyiz itirazları incelenmek üzere Daireye gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun bozma görüşüne katılmamaktayız.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi