9. Hukuk Dairesi 2016/33528 E. , 2020/19649 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 02.04.2007-01.11.2010 tarihleri arasında çalışıp askerlik görevini nedeniyle ayrıldığını ve 01.06.2012-28.03.2013 tarihleri arasında posta başı olarak çalıştığını, böylece iki dönem çalışmasının bulunduğunu, prime esas kazancının kuruma eksik bildirildiğini, tüm çalışma süresi boyunca haftalık 45 saati aşan fazla mesai yapmasına rağmen yasal olarak ödenmesi gereken ücretlerinin ödenmediğini, aynı şekilde milli bayram günlerinde de çalıştığını, ancak, bu çalışmalarına ilişkin ücretlerinin de ödenmediğini, bu nedenlerle iş akdini 4857 sayılı Yasanın 24/ll-e maddesi kapsamında haklı olarak feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, milli bayram ve genel tatil ücreti alacağı ile fazla mesai ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının posta başı olarak çalışmadığını, davalı şirkette posta başı anlamında bir görev tanımı bulunmadığını, davacının asgari ücretle çalıştığını, ücretin bankaya yatırıldığını, elden ödemenin söz konusu olmadığını, davacının fazla mesai yaptığı ve tatil günlerinde çalıştığı iddiasının asılsız olduğunu, hizmet sürelerinin birleştirilemeyeceğini, askerlik nedeniyle işten ayrılan davacıya kıdem tazminatı bordrosu çerçevesinde tüm alacaklarının eksiksiz olarak ödendiğini, böylelikle davacının davalı şirketten hiçbir alacağının kalmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, genel tatil günlerinde çalışmasının bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Aynı ilkeler, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, fazla çalışma ve tatil ücreti alacakları, davacı tanıklarının beyanları doğrultusunda hüküm altına alınmış ise de, bu beyanlardan, tanıkların hesaplamaya esas hizmet süresinin tamamında davacı ile birlikte çalışmadıkları, çalışma sürelerinin sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak tanıkların davacının çalışma düzenine ilişkin bilgileri çalışma süresi ile sınırlıdır. Mahkemece, öncelikle davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalıştıkları süreler yöntemince belirlenip, bu süre ile sınırlı olarak beyanlarına itibar edilmeli, diğer dönem çalışması bakımından ise dosya kapsamında yer alan diğer deliller ve davalı tanık beyanlarına göre hesaplama yapılmalıdır.
Bu husus gözetilmeden yapılan hesaplamaya itibar edilerek yazılı biçimde hüküm tesis edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Mahkemece hükme esas alınan 02.05.2016 tarihli ikinci bilirkişi raporunun dosya kapsamına göre denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Taraf tanıklarının davacının gece çalıştığı yönünde herhangi bir beyanlarının ve dosya kapsamında bu yönde başkaca bir delilin de bulunmamasına rağmen, davacının gece vardiyasında çalıştığının kabulü ile yapılan hesaplamanın hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 17.12.2015 havale tarihli ilk bilirkişi raporunda, davacının, 02.04.2007-01.11.2010 tarihleri arasındaki birinci dönem çalışmasında haftada 3 saat fazla mesai yaptığı, 01.06.2012-28.03.2013 tarihleri arasındaki ikinci dönem çalışmasında ise haftalık 8,5 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek fazla mesai alacağı hesaplanmıştır. Davacı, 09.12.2015 tarihli dilekçesinde, bu rapora sadece hizmet süresi yönünden itiraz etmiş, kıdem tazminatı tespit ve hesaplaması haricindeki diğer tespit ve değerlendirmelere ise hiç bir itirazının bulunmadığını açıkça beyan etmiştir. Buna rağmen, fazla mesai ve genel tatil alacağı hususunda, davalı tarafın itirazları üzerine düzenlenen 02.05.2016 tarihli ikinci bilirkişi raporunda, fazla mesai saati, ilk rapordan farklı olarak yeniden belirlenmiş, birinci dönem çalışması yönünden gündüz vardiyasında 5 saat, gece vardiyasında 17,5 saat, ikinci dönem çalışmasında ise 8 saat olarak hesaplanmış ve mahkemece ikinci bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki, az yukarıda açıklandığı üzere, davacının ilk bilirkişi raporunda belirlenen fazla mesai saat tespitine herhangi bir itirazının bulunmaması karşısında, ikinci raporda yeniden yapılan hesaplama üzerinden karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılması gereken, davacının ilk bilirkişi raporunda yer alan ve açık kabulünde olan hususlar nazara alınarak, fazla çalışma ücreti ve genel tatil alacağına yönelik taleplerin, tüm dosya kapsamındaki delil durumu gözönüne alınarak değerlendirilmesidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve kanuna aykırı olup bozma sebebidir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.