1. Hukuk Dairesi 2013/6625 E. , 2013/8684 K.- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- MURİS MUVAZAASI
- MİRASÇILARDAN MAL KAÇIRMA TENKİS
"İçtihat Metni"Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, olmadığı takdirden tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanlar f."nın 16.02.2004 Ş."nün ise 12.12.2009 tarihinde öldükleri, yasal mirasçı olarak davacı kızları, davalı oğluİ. ile ölen oğullarından olma torunlarını bıraktıkları, miras bırakan f."nın 20.02.1985 tarihinde kayden maliki olduğu 5673 parsel sayılı taşınmazı davalı oğluİ."e; diğer miras bırakan Ş."nün maliki olduğu 5672 parsel sayılı taşınmazı 12.02.2004 tarihinde davalıİ."in eşi diğer davalıya satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 5673 parsel sayılı taşınmaz bakımından, miras bırakan tarafından davalıİ."e yapılan temliki tasarrufun diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalı İbarahim"in bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, oybirliği ile REDDİNE,
DavalıK.e"nin temyiz itirazına gelince; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığı olacağı kuşkusuzdur. semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet veya emekte olabileceği kabul edilmelidir. (HGK’nun 29.04.2009 tarih 2009/1-130 E. 2009/150 K. sayılı kararı)
Somut olaya gelince, 1917 doğumlu miras bırakan Ş."nün 92 yaşında öldüğü, çekişme konusu arsa niteliğindeki taşınmazı davalı geliniK.e"ye 2004 yılında temlik ettiği, davalıİ."in ise bu dönemde yurt dışında bulunduğu, eşi 2004 yılı başlarında ölen miras bırakan Ş."ye davalıK.e"nin baktığının tanık anlatımlarından anlaşıldığı, keza miras bırakan Ş."nün terekesinde başka taşınmazlar bulunduğu, mal kaçırma kastıyla hareket etmesi halinde bu taşınmazları da temlik edebileceği halde etmediği görülmektedir.
O halde, yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde, miras bırakan Ş."nün yapmış olduğu temlikle ilgili gerçek amaç ve iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu söyleme imkanı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, 5672 parsel bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
DavalıK.e"nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.5.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle miras bırakan Ş."nün 5672 parsel sayılı taşınmazı davalı gelini K.e"ye temlik tarihinde K.e"nin eşi İ."den boşanmış olduğu, miras bırakan ile davacı kızlarının arasının açık olduğu, gerçekten miras bırakan ile davalı arasında bir ölünceye kadar bakma ilişkisi mevcut ise temlikin buna uygun şekilde yapılmak suretiyle tasarrufun sağlıklı olması da sağlanabilecekten bunun da yapılmamış olması sonuç itibariyle yapılan temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla gerçekte bağışlanan taşınmazın satış yapmış gibi davalıya temlik edildiği yani muvazaalı olduğu saptandığına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün 5672 parsel sayılı taşınmaz yönünden de onanması gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluğun bozma görüşüne iştirak etmiyorum.